Arama

Nuri İyem - Tek Mesaj #3

Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
8 Eylül 2016       Mesaj #3
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Nuri-İyem.jpg
Gösterim: 1132
Boyut:  30.4 KB

NURİ İYEM


MsXLabs.org

1915 yılında İstanbul‘da doğdu. Nazmi Ziya aracılığıyla Akademi'nin orta bölümüne kaydını yaptırmıştır. Nazmi Ziya, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat atölyelerinde çalıştıktan sonra Levy'den dersler alan Nuri İyem, Akademi'nin orta bölümünden Ragıp Gökcan ile birlikte birinciliği paylaşarak mezun oldu. Bir ara Leopold Levy’den dersler aldı. Askerlik görevini yaptıktan sonra Giresun’a atandı. Yüksek bölümü yeni açılan Akademi'ye 1940 yılında yeniden giren ve dört yıl sonra okulu bitiren ressam, toplumcu-gerçekçi sanat anlayışını paylaştığı arkadaşlarıyla "Yeniler Grubu"nu kurdu.

İlk sergilerini 1941 yılında açmıştır. Eserlerinde İstanbul’un güzelliklerini anlatmaktadır. 1960 yılına kadar soyut eserler yaptıktan sonra portre resimleri yapmaya başlamıştır. Mimarlık kurgu (tektoni) üzerine oturttuğu izlenimi uyandıran eserlerinde yalın çizgiler ve renklerle insan-doğa ilişkisini yerel özellikleri öne çıkararak ele alır; portrelerinde umutsuzluk, acı gibi duygulan işleme­sine karşın figürleri boyun eğmiş de­ğil, tersine çektiklerinden gurur duyarcasına bir gizemcilik içindedir.

Nuri İyem, bir süre Resim-Heykel Müzesinde Halil Dikmen’in yardımcısı olarak çalıştı. 1946’da ilk kişisel sergisini, Beyoğlu’nda bir mobilya mağazasında açtı. Ankara, İstanbul ve İzmir’de duvar resimleri uyguladı. İki yıla yakın tutuklu olarak yaşadı. 1950’den sonra yöneldiği soyut resim anlayışını 1960’lı yıllarda bırakarak, köyden kente göç eden insanların, gecekondu yaşamından sahnelerin ve genç kadın portrelerinin ağırlıklı bir yer aldığı eski sanat anlayışına bir dönüş yaptı. 1950’li yıllarda, İstanbul’un ilk özel galerisi Maya’da kişisel sergiler yaptı. Yurt dışında devlet tarafından düzenlenen karma sergilere yapıt verdi.

1950’den sonra soyut resme yöneldi, 1966’dan sonraysa anlatımcı portrelere ağırlık verdi. Mimarlık kurgu (tektoni) üzerine oturttuğu izlenimi uyandıran eserlerinde yalın çizgiler ve renklerle insan-doğa ilişkisini yerel özellikleri öne çıkararak ele alır; portrelerinde umutsuzluk, acı gibi duyguları işlemesine karşın figürleri boyun eğmiş değil, tersine çektiklerinden gurur duyarcasına bir gizemcilik içindedir. Yeniler Grubu’nun dağılmasından sonra, Türk Ressamlar Derneği’ne üye oldu. Yurt içinde açtığı çok sayıda kişisel serginin yanı sıra Hollanda’daki Türk Ressamları sergisine, Paris , Venedik, Sao Paulo sergilerine katıldı. 1988 Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’ nü aldı.

Nuri İyem’in figüre ve çevre gözlemi­ne, insan sevgisine bağlı iki büyük dö­nemi araşma sıkışıp kalmış olan soyut resimlerini, bir sanatçının kişiliği ve oluşum evreleri açısından dikkate al­ma zorunluğu bulunmakla birlikte, gerçek kimliğin figür çevresinde geliş­tiği ve yarım yüzyıla yaklaşan bir de­neyimin, en belirgin yapıtlarını bu alanda verdiği söylenebilir. 1940’ta Yemler Grubu’nun etkin bir üyesi ola­rak, toplumsal gerçekçi sanata yöne­len ilgisi, özellikle 1960’tan sonra da­ha çok portre üstünde yoğunlaşan bir dinamizme dönüştü. Gene de onu salt bir portre ressamı sayamayız. Çizgi­nin, mimari kuruluşun ve hacimsel et­kilerin her zaman ön planda geldiği portrelerinin yanı sıra, insanlı peyzaj­ları da en az portreleri kadar önemli­dir. Nuri İyem bütün bu resimlerinde. Batılı akım ve eğilimlerin kötü bir kop­yacısı ya da iz sürücüsü olmak yerine, özgün resim değerlerinden kay­naklanan yöresel ya da ulusal bir sa­natın savunuculuğunu yapmış, bu ko­nuda kendisinin de içinde bulunduğu çağdaş Türk ressamlarına önemli gö­revler düştüğünü yazılarında sık sık dile getirmiştir. Kısa süreli değişim­ler, onun sanatını etkilememiştir. Ter­sine, gerçekçi ve kalıcı bir sanatın, uzun araştırma ve deneyler sonucun­da kökleşebileceği görüşünden kalka­rak resimlerinde temel biçimleri yet­kinleştirme, arıtıp zenginleştirme yo­lunu seçmiştir. Bu bakımdan, kendi­sini izleyen kuşakları geniş ölçüde etkilemiş, yöresel sanatın olanaklarına dikkati çekmiştir. Ama Nuri İyem’de yöresellik, folklorik bir özentinin şuur­ları dışındadır. Kuruluşu ön planda tutan plastik sağlamlık, onun resimle­rine diri bir duyarlık katmıştır.

İstanbul’un gecekondu yaşamına öz­gü genç kadın ve erkek portreleri, Anadolu’dan büyük kente göçen in­sanlarımızın acılar ve mutluluklarla örülü yaşamlarını akla getirir. Nuri İyem, bu resimlerinde onları, yaşadık­ları çevre içinde, bir bakıma geçmiş­ten geleceğe uzanan yaşam deneyle­rinin yoğurup biçimlendirdiği fiziksel özelliklerle yansıtır. Yüzlerin anlatı­mı, Anadolu gerçeklerine özgü derin izleri taşır. İnsan ve doğa gerçeği, Nu­ri İyem’de yöresel sanatın temel gere­cini oluşturan ve ona tükenmezlik ka­zandıran başlıca öğelerdir.

19 Haziran 2005 yılında hayatını kaybeden büyük usta, altı bini aşkın resme imza attı.

Derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.