NURİ İYEM
MsXLabs.org
1915 yılında İstanbul‘da doğdu. Nazmi Ziya aracılığıyla Akademi'nin orta bölümüne kaydını yaptırmıştır. Nazmi Ziya, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat atölyelerinde çalıştıktan sonra Levy'den dersler alan Nuri İyem, Akademi'nin orta bölümünden Ragıp Gökcan ile birlikte birinciliği paylaşarak mezun oldu. Bir ara Leopold Levy’den dersler aldı. Askerlik görevini yaptıktan sonra Giresun’a atandı. Yüksek bölümü yeni açılan Akademi'ye 1940 yılında yeniden giren ve dört yıl sonra okulu bitiren ressam, toplumcu-gerçekçi sanat anlayışını paylaştığı arkadaşlarıyla "Yeniler Grubu"nu kurdu.
İlk sergilerini 1941 yılında açmıştır. Eserlerinde İstanbul’un güzelliklerini anlatmaktadır. 1960 yılına kadar soyut eserler yaptıktan sonra portre resimleri yapmaya başlamıştır. Mimarlık kurgu (tektoni) üzerine oturttuğu izlenimi uyandıran eserlerinde yalın çizgiler ve renklerle insan-doğa ilişkisini yerel özellikleri öne çıkararak ele alır; portrelerinde umutsuzluk, acı gibi duygulan işlemesine karşın figürleri boyun eğmiş değil, tersine çektiklerinden gurur duyarcasına bir gizemcilik içindedir.
Nuri İyem, bir süre Resim-Heykel Müzesinde Halil Dikmen’in yardımcısı olarak çalıştı. 1946’da ilk kişisel sergisini, Beyoğlu’nda bir mobilya mağazasında açtı. Ankara, İstanbul ve İzmir’de duvar resimleri uyguladı. İki yıla yakın tutuklu olarak yaşadı. 1950’den sonra yöneldiği soyut resim anlayışını 1960’lı yıllarda bırakarak, köyden kente göç eden insanların, gecekondu yaşamından sahnelerin ve genç kadın portrelerinin ağırlıklı bir yer aldığı eski sanat anlayışına bir dönüş yaptı. 1950’li yıllarda, İstanbul’un ilk özel galerisi Maya’da kişisel sergiler yaptı. Yurt dışında devlet tarafından düzenlenen karma sergilere yapıt verdi.
1950’den sonra soyut resme yöneldi, 1966’dan sonraysa anlatımcı portrelere ağırlık verdi. Mimarlık kurgu (tektoni) üzerine oturttuğu izlenimi uyandıran eserlerinde yalın çizgiler ve renklerle insan-doğa ilişkisini yerel özellikleri öne çıkararak ele alır; portrelerinde umutsuzluk, acı gibi duyguları işlemesine karşın figürleri boyun eğmiş değil, tersine çektiklerinden gurur duyarcasına bir gizemcilik içindedir. Yeniler Grubu’nun dağılmasından sonra, Türk Ressamlar Derneği’ne üye oldu. Yurt içinde açtığı çok sayıda kişisel serginin yanı sıra Hollanda’daki Türk Ressamları sergisine, Paris , Venedik, Sao Paulo sergilerine katıldı. 1988 Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’ nü aldı.
Nuri İyem’in figüre ve çevre gözlemine, insan sevgisine bağlı iki büyük dönemi araşma sıkışıp kalmış olan soyut resimlerini, bir sanatçının kişiliği ve oluşum evreleri açısından dikkate alma zorunluğu bulunmakla birlikte, gerçek kimliğin figür çevresinde geliştiği ve yarım yüzyıla yaklaşan bir deneyimin, en belirgin yapıtlarını bu alanda verdiği söylenebilir. 1940’ta Yemler Grubu’nun etkin bir üyesi olarak, toplumsal gerçekçi sanata yönelen ilgisi, özellikle 1960’tan sonra daha çok portre üstünde yoğunlaşan bir dinamizme dönüştü. Gene de onu salt bir portre ressamı sayamayız. Çizginin, mimari kuruluşun ve hacimsel etkilerin her zaman ön planda geldiği portrelerinin yanı sıra, insanlı peyzajları da en az portreleri kadar önemlidir. Nuri İyem bütün bu resimlerinde. Batılı akım ve eğilimlerin kötü bir kopyacısı ya da iz sürücüsü olmak yerine, özgün resim değerlerinden kaynaklanan yöresel ya da ulusal bir sanatın savunuculuğunu yapmış, bu konuda kendisinin de içinde bulunduğu çağdaş Türk ressamlarına önemli görevler düştüğünü yazılarında sık sık dile getirmiştir. Kısa süreli değişimler, onun sanatını etkilememiştir. Tersine, gerçekçi ve kalıcı bir sanatın, uzun araştırma ve deneyler sonucunda kökleşebileceği görüşünden kalkarak resimlerinde temel biçimleri yetkinleştirme, arıtıp zenginleştirme yolunu seçmiştir. Bu bakımdan, kendisini izleyen kuşakları geniş ölçüde etkilemiş, yöresel sanatın olanaklarına dikkati çekmiştir. Ama Nuri İyem’de yöresellik, folklorik bir özentinin şuurları dışındadır. Kuruluşu ön planda tutan plastik sağlamlık, onun resimlerine diri bir duyarlık katmıştır.
İstanbul’un gecekondu yaşamına özgü genç kadın ve erkek portreleri, Anadolu’dan büyük kente göçen insanlarımızın acılar ve mutluluklarla örülü yaşamlarını akla getirir. Nuri İyem, bu resimlerinde onları, yaşadıkları çevre içinde, bir bakıma geçmişten geleceğe uzanan yaşam deneylerinin yoğurup biçimlendirdiği fiziksel özelliklerle yansıtır. Yüzlerin anlatımı, Anadolu gerçeklerine özgü derin izleri taşır. İnsan ve doğa gerçeği, Nuri İyem’de yöresel sanatın temel gerecini oluşturan ve ona tükenmezlik kazandıran başlıca öğelerdir.
19 Haziran 2005 yılında hayatını kaybeden büyük usta, altı bini aşkın resme imza attı.
Derlemedir.