Arama


caposca - avatarı
caposca
Ziyaretçi
8 Eylül 2016       Mesaj #3
caposca - avatarı
Ziyaretçi
Belirtileri
Kalp kasında su toplanmasının belirtileri oldukça aşikardır. Bu belirtilere şu şekilde örnekler verebiliriz:
Göğüs bölgesine saplanan bıçak hissi veren şiddetli ağrılar. Bu ağrılar uzanırken ve dinlenme sırasında artmakta otururken ve öne doğru eğilme sırasında azalmaktadır.
  • Uzanma sırasında nefes alıp verirken sorunlar yaşanması
  • Oksijensiz kalma hissi
  • Kuru öksürük nöbetleri
  • Yüksek ateş
  • Sürekli yorgun ve bitkin bir durumda olma
  • Kaslarda oluşan ağrılar
  • Bacaklarda ve ayaklarda ödem toplanmasına bağlı olarak oluşan şişlikler
Nedenleri
Kalpte su toplanmasının bazı durumlarda kesin olarak nedeni anlaşılmasa da genel olarak bakteri ve virüslere bağlı olarak meydana gelebilen oldukça önemli bir sağlık sorunudur. HIV virüsü veya sıradan bir grip virüsü veya çeşitli enfeksiyonlar bu sağlık probleminin oluşmasına neden olabilmektedir.

Kalpte su toplanmasının genel olarak gözlemlenen nedenlerine şu şekilde örnekler verebiliriz.
  • Romatizmaya bağlı nedenler
  • Timürler
  • Kalp krizi
  • Böbrek yetmezlikleri
  • Radyasyon
  • Radyoterapiler
  • Göğüs bölgesinde ortaya çıkan yaralar
  • HIV virüsü
  • Bakteriler
  • Mantarlar
  • Parazitler
  • Kullanılan bazı ilaçların oluşturduğu yan etkiler
  • Otoimmüm perikardit
  • Enfeksiyonlar
Uygulanan Tedavi Yöntemleri
Kalp kasında toplanan veya biriken suyun acil olarak daha ciddi sorunlara neden olmasını önlemek amacıyla tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu hastalık; kalp krizine de zemin hazırlamaktadır. Uygulanacak olan tedavi yöntemi belirlenmesinde ve tedavi planı yapılmasında en önemli etken bu rahatsızlığın ortaya çıkmasında veya oluşmasında etken olan sorunun saptanıp gerekli olan tedavinin yapılmasıdır.

Kalpte su toplanmasına maruz kalan hastanın tedavisinde izlenecek yollardan en önemlisi hastanın dinlenmesidir. Hastanın yorulacak veya stres oluşturacak her türlü davranıştan uzak durması bol miktarda istirahat etmesi gerekmektedir. Tedavide ilk aşama; oluşan iltihabın engellenmesi veya büyümesinin önlenmesi amacıyla hastaya ilaç tedavisi uygulanmaktadır.

Kalpte toplanan su oranın risk oluşturacak boyutta artması ilaç tedavisinin tek başına yeterli olmadığını göstermektedir. Bu durumda hastanın göğüs kafesinden sokulan bir iğne yardımıyla kalp kasına ulaşılır ve zarda biriken su çekilerek normal seviyeye getirilir. Lokal anestezi eşliğinde yapılan bu operasyon oldukça kısa sürmesine rağmen hastanın sürekli olarak kontrol altında tutularak izlenmesini gerektiren bir durumu gündeme getirir.

Kalpte su toplanmasının nedeni bakteri veya enfeksiyon kökenliyse bu durumda antibiyotik tedavisine başlanarak oluşan iltihap kurutulma yoluna gidilir. Antibiyotik tedavi yanında enjektörle kalp zarında oluşan suyun boşaltılması işlemi tekrarlanır.

Bütün bu uygulamalara rağmen hastalığın tedavisinde olumlu bir gelişme kayıt edilememişse nadir durumlarda cerrahi müdahale gerekebilmektedir. Yapılacak bu müdahale sırasında zarın hasar gören bir kısmının da çıkarılma olasılığı bulunmaktadır.

Bitkisel Tedavi Yöntemleri
İlk çağlardan itibaren günümüze kadar gelişerek gelen bitkisel tedavi yöntemleri kalp kasının su toplanması konusunda da başarılı sonuçlar ortaya koymaktadır. Beslenme bilhassa kardiyolojik sistem rahatsızlıkları konusunda büyük önem taşımaktadır. Doğru bir şekilde beslenilmesi halinde kalp kası ve damarlar güçlenir. Oluşabilecek rahatsızlıklardan pek çoğunun önüne geçilir. Bunun yanında kalpte su toplanması gibi rahatsızlıklar konusunda; doğru uygulandığı taktirde yapılan tıbbi tedaviye destek olarak, iyileşme sürecinin kısalmasına sebep olur. Beslenme alışkanlıklarında yapılan hatalar tansiyon, kolesterol, diyabetik rahatsızlıklar, kalp ve damar hastalıkları gibi pek çok rahatsızlığın oluşmasına neden olmaktadır.

Kalpte su toplanmasının tedavisi konusunda etkin rol oynayan bitkilere örnek olarak sarımsak, melisa otu veya alış otu verilebilir. Çay gibi demlenerek ayrı ayrı hazırlanarak içilen melisa otu ve alıç bitkisi düzenli kullanımda kalp kasında oluşabilecek iltihabın önüne geçebilmektedir. Bunun yanında doğal antibiyotik olarak da tanımlanan sarımsağın her gün düzenli olarak tüketilmesi önerilmektedir.
Son düzenleyen Safi; 4 Ağustos 2018 15:00