Arama

Ertuğrul Fırkateyni - Tek Mesaj #5

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Eylül 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Ertuğrul Fırkateyni6.jpg
Gösterim: 545
Boyut:  67.6 KB

YAZIŞMALAR


Meselenin aslı şu idi; Mikado'nun amcası, 1887 senesinde İstanbul'a gelmişti. Padişah bu ziyarete karşılık vermek istiyordu. Padişah'ın Mikado'ya hediyelerini götürecek olan bir harp gemisi ile o yıl Mekteb-i Bahriye'den mezun olanların bilgi ve becerilerini artırmaları uygun görülmüştü. Bunun devletin idare kademesince de onaylandığını Sadrazam Kamil Paşa'nın 14 Şubat 1889 tarihli tezkeresinden öğreniyoruz. Kamil Paşa, Bahriye Nezareti'nden eldeki harp gemilerinden hangisinin eğitim gemisi olarak seçileceği ve hangi mevsimde yola çıkarılmasının uygun olacağı hakkında bilgi istemiştir. Bunun üzerine Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa tarafından yazılan 25 Şubat 1889 tarihli tezkerede Ertuğrul Fırkateyni'nin bu işe uygun olduğu, gerekli tamiratın yapıldığı, mevsim olarak da Mart ayı sonunda yola çıkarılabileceği bildirilmiştir. Kamil Paşa'nın 26 Şubat 1889 tarihli Sadaret tezkeresinden öğrendiğimize göre, Bahriye Nezareti cevap olarak, daha önce de, Mekteb-i Bahriye'den mezun olan talebenin öğrendiklerini uygulayabilmeleri için Mehmet Selim Fırkateyn-i Hümayunu'nun eğitim gemisi olarak kullanıldığını ve Bahr-i Sefid'de bulunduğunu örnek olarak göstermiş ve bahriye talebelerinin bu kez Hind, Çin ve Japonya taraflarına gönderilmesi için ahşap Ertuğrul Fırkateyni'nin seçildiğini, yola çıkış tarihinin de Mart sonu olarak belirlendiğini bildirmiştir. Ayrıca daha önceleri de 1863'te Hüdavendigar Okul Gemisi'nin Trablus ve Tunus'a, 1873'te de Muhbir-i Sürür Fırkateyni'nin Basra'ya gittiği göz önüne alınmalıydı.

Buna karşılık Sadaret makamından gönderilen l Nisan 1889 tarihli tezkerede, belirtilen geminin ve mevsimin uygun olduğu, Padişah tarafından Japonya İmparatoru'na gönderilecek olan hediyeler ve İmtiyaz Nişanı'nın firkateyn komutanı ile ulaştırılacağından komutanın dil bilmesi gerektiği belirtiliyordu. Bunun üzerine Bahriye Nezareti, 6 Nisan 1889 tarihli tezkeresinde;
Padişah'ın gönderdiği nişanı takdim etmek görevine ve gemi komutanlığına birkaç dil bilen ve denizcilikte yetenekli olan Osman Bey'in atanmasına,
Yolculuk sırasındaki masraflar ve subayların ailelerinin geçimini sağlamak için 12.000 kuruşun tahsisine,
Yirmi kişiden oluşan mızıka bandosunun bulundurulmasına,
Komutana kendisinin ve subayların davranışlarına ve yolculuğa dair (nerelere uğranılacağı vs. gibi) talimat gönderildiği bildiriliyordu.
Bu talimat Bahriye Nezareti tarafından Ertuğrul Fırkateyni komutanına hitaben yazılmıştı ve on bir maddeden oluşuyordu. Geminin uğrayacağı yerler ile mürettebatın yapması gerekenler belirtiliyordu. Talimatın birinci maddesinde Ertuğrul'un yol güzergahı şöyledir:"Mezkur fırkateyn-i hümayun Dersaadet'ten hareketle Marmaris'e uğrayarak oradan Port Sait'e gidecek ve kanaldan ba'del-mürur icab eder ise Bahr-i Ahmer'e Cidde veya Kameron limanlarına dahi uğrayarak Aden'e muvasalatla oradan Bombay veya doğruca Serendib Adası'nda Kolombo'ya, Gale ve Trinkomali limanlarına gidecektir. Mahall-i mezkure Hindistan'ın meşhur iskelelerinden olmak hasebiyle burada görülmeye şayan olan mevaki ve mümkün olduğu halde istihkamat şakirdana gösterildikten ve icabı kadar aram edildikten sonra hareketle mevsim rüzgarları gözetilerek Hindistan'ın taraf-ı şarkisinde bulunan Madras, Pondişeri ve icabında Kalküta limanlarına dahi uğranılarak şayan-ı temaşa olan mahaller şakirdana gezdirilerek ve lüzumu kadar aram olunarak buradan dahi kıyam edildikten sonra Akyab nam limana teveccüh edilecek ve mahal-i mezkure muvasalatta dahi lüzumu görüldüğü kadar oturulduktan sonra kıyam ile Malaka Boğazı'na müteveccihen seyr ü hareket ve boğaz-ı mezkurda Penan ve Malaka ve Singapur limanları gibi meşhur limanlar görüldükten sonra cihet-i şimale teveccüh ile Saygon limanı dahi görülerek Çin'in meşhur iskelesi olan Hongkong limanına azimet olunacaktır. Burası Çin ikliminin en meşhur memleketi olmak hasebiyle me-vaki'-i mu'tena ve müstahkem görülüp icabı kadar aram edildikten sonra kıyam birle lüzumu görüldüğü ve heyet-i sefinece tensip kılındığı halde Svatov ve Amoy ve Şanghay limanlarına uğranılarak Çapon'da vaki' (Nagasaki) limanına teveccüh edilecek ve oradan da Çapon Devleti'nin makarr-ı hükümeti iskelesi olan Yokohama limanına azimet olunacak ve bi-mennihi teaia şehr-i Teşrin-i evvel'de Dersaadet'e avdet edilecektir. Mezkur limanlardan başka isimleri ta'dad olunmayan sair bir mahalle gidilmek ve bu limanlarda ne müddet durulmak veyahud hın-i hacette es-bab-ı mani'a-i bahriyye hayluletiyle zikr olunan mersaların bazısı terk olunmak veyahud havaların müddet-i medi-de muhalif gitmesi hasebiyle limanlarda mu'taddan ziyade durmak gibi hususat kumandan olan zatın heyet-i sefine ile bil-istişare vuku' bulacak karar ve tedbir-i makule menut olup ancak bu gibi halatın esbab-ı mucibe ve kavi-yesi sefine jurnaline dere ve tezbir edilerek Dersaadet'e hin-i muvasalatta Bahriye Nezaret-i Celilesine izahen arz ve beyan edilecektir".

11 Nisan 1889 tarihli tezkerede Sadrazam Kamil Paşa, yukarıdaki konulara ilişkin Padişah iradesinin çıktığını, ayrıca Fırkateynin eksiklerinin olup olmadığının tespitini, eğer varsa giderilmesini ve bir aksilik çıkmazsa Ramazan Bayramı'nın beşinci günü (4 Haziran 1889) hareket edileceğini, hareket gününe kadar da eksikliklerinin tamamlanıp hazırlanmasını emrediyordu.

Bahriye Nezareti, bu konuda Sadaret'e bir cevap vermemiştir, 13 Nisan 1889'da Mabeyn Başkitabeti'ne bir maruzat göndermiştir. Bu maruzatta, Mekteb-i Fünun-u Bahriye'den mezun olan öğrencilerin Ertuğrul Fırkateyni ile Hind, Çin ve Japonya sularına gönderilmesi, hükümetin emri olduğu için bu firkateyne bilgili ve yetenekli bir komutan ile muavin (ikinci komutan) gerekli olduğu, bu görevlere Tekfurdağlı (Tekirdağlı) Ali ve Cemil Efendi kaptanların atanmasının uygun görüldüğü, rütbelerinin kaymakamlığa (yarbaylığa) yükseltilerek, Ali Efendi Kaptan'ın komutanlığa, Cemil Efendi Kaptan'ın ikinci komutanlığa atanmalarının uygun görüldüğü bildiriliyordu. Mabeyn Başkitabeti'nin bu teklifi kabul ettiği 14 Nisan 1889 tarihli cevabından anlaşılmaktadır.

Ertuğrul'un gönderilmesi konusunda Padişah iradesinin geç çıkmasının sebebi, geminin bu kadar uzun bir seyahate çıkmaya elverişli olmadığı görüşünün yaygın olmasıdır. Japonya'dan gelen bir mektup sözü edilen nişanın ne zaman gönderileceğini soruyordu. 24 Nisan'da Hariciye Nazırı bu mektuba nasıl cevap verileceğini Sadaret'e sorduğunda, Kamil Paşa konuyu Padişah'a bildirmiş, 30 Nisan'da buna cevap olarak yazılan iradede; "...zikrolunan Nişan-ı Ali'nin vapur-ı mahsus ile gönderilmesi mukarrer bulunmasından neş'et eylediği..." şeklinde karşılık verilmiştir. Buna dayanarak, Ertuğrul'un gönderilmesinden bir ara vazgeçilmiştir diyebiliriz. Ayrıca, 3 Nisan 1889 tarihli "Times" gazetesindeki "...Osmanlı Deniz Kuvvetlerinden bir savaş gemisinin Japonya'ya gönderilmesi düşünülmekteydi. Ama vazgeçmişler..." şeklindeki haberden anlaşıldığı kadarıyle, Ertuğrulun Japonya seferi hakkında ortalıkta birtakım söylentiler de dolaşıyordu.

Sadaret tezkeresi ile emredilen Ertuğrul'un incelenmesi tamamlanarak, "...Fırkateyn-i Hümayun-u mezkurun Japonya sularına kadar azimet ve avdete ve şan-ı celil-aza-met-i delil-i saltanat-ı seniyye-yi i'fa için rayet-i zafer-ayet-i Osmani'nin münteha-yı şark sularında kemal-i muvaffakiyetle temevvücüne vasıta olabilecek bir hali haiz bulunduğu kemal-i şükran ve memnuniyetle görülmüş..." şeklinde bir rapor, 9 Mayıs 1889'da hazırlanmış ve Bahriye Nezareti’ne sunulmuştur". Raporun altındaki imzalar arasında Ertuğrul'un başçarkçısı olan Harty'nin imzası dikkat çekmektedir. Çünkü Harty'nin daha sonra bu raporu nakzeden bir başka rapor sunduğu bilinmektedir.

Ertuğrul'un durumu ile ilgili olarak üç rapor verilmiştir. Bunlardan birincisi yukarıda bahsi edilen inceleme heyetinin hazırladığı rapordur. Diğer ikisi de İmalat Komisyonu ve Fabrikalar Komisyonu'na aittir.

İmalat ve Fabrikalar Komisyonu'nun hazırladığı raporlarda, Ertuğrul'un her yönden bu yolculuğu tamamlayabilecek güçte olduğu belirtiliyordu. Her iki komisyon da raporlarını, 27 Mayıs 1889'da Bahriye Nezareti'ne sunmuşlardır. Bahriye Nezareti bu raporları, Sadaret'e 28 Mayıs 1889'da takdim etmiş ve geminin mükemmel bir halde olduğunun anlaşıldığından, hareket zamanının da yaklaştığından görevinin icrasına; ayrıca on bin liranın tahsisine emir ve müsaadesini istemişti. Ardından Maliye Nezaretince gemi komutanlığına maaş, ta'yinat ve kanal rüsumuna ait olmak üzere on bin adet Osmanlı altınının gönderildiği ve hazineden 14 Temmuz 1889 tarihiyle Bahriye Dairesinin 1889 senesi tahsisatına geçirildiğini öğrenmekteyiz.

Bu raporların 28 Mayıs'ta Sadrazam'a takdim edilmesi bazı şüpheleri de ortaya çıkarmaktadır. Çünkü Ertuğrul'un hareket tarihi 4 Haziran 1889 olarak belirlenmişti. İnceleme sonucunun bu tarihe yetişmesi gerektiği halde, raporlar ancak 28 Mayıs'ta verilebilmişti. Bu gecikmenin sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte Ertuğrul'dan vazgeçme düşüncesi olabilir. Çünkü Japonya yolculuğu için seçilen Ertuğrul'un bu seyahati tamamlayabileceği üzerinde şüpheler vardı. Hatta Ertuğrul'un bu yolculuk için uygun olmadığını belirten Harty bile daha önce Japonya'ya Ertuğrul'un gitmesinde bir sakınca görmeyen raporun altına imza atmıştı. Komisyonların hazırladıkları raporlar da gecikince, hareket tarihi 4 Haziran olarak belirlenen Ertuğrul, ancak 14 Temmuz'da Japonya'ya doğru yola çıkabilmiştir.

Ertuğrul'un başçarkçısı olan İngiliz Harty, bir rapor hazırlamış ve raporunda geminin kazanının hiç değiştirilmemiş olduğunu, kazan yerinden oynatılmadığı için de kazan altının gözden geçirilmemiş ve onarım görmemiş olması sebebiyle makinadaki haraplığın, o koca tekneyi 8-9 milden fazla götüremeyeceğini, hava ne kadar elverişli olursa olsun, yelkenle, bu büyük yolculuğu hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğini söylemişti. Harty, bu raporu yüzünden görevinden alınarak, adalar arasında çalışan vapurlardan birine çarkçıbaşı olarak atanmıştır.

Ancak Harty'nin raporu bir şekilde saraya ulaşmış olmalı ki, Başkatip Süreyya Paşa imzasıyla, 3 Haziran 1889 tarihli resmi yazıda, Ertuğrul'un yolda kalmasının pek ayıp ve çirkin olacağı, bu takdirde, başka uygun bir geminin bu yolculuk için hazırlanmasını ya da Ertuğrul'un mükemmel bir şekilde tamir edilmesini emreden iradenin çıktığını görmekteyiz. Bu iradenin aslı bulunamamıştır. Ancak, 6 Haziran 1889 tarihli ve Sadrazam Kamil Paşa'ya hitaben yazılan ve Ertuğrul'un Japonya'ya gidip gelecek kadar mükemmel olmadığının duyulduğu, bu sebeple ya Ertuğrul'un iyi bir şekilde tamiri, ya da yeni bir geminin hazırlanmasının istendiğine dair üç gün sonra yazılan bir iradeye ulaşabildik.

Harty'nin görevden alınmasına karşılık Bahriye Nezareti, Fırkateynin eski çarkçısı Harty Bey'in ne sözlü ne de yazılı bir müracaatı olmadığını, kendisinin gemiden çıkarılmasının sadece Ertuğrul'un bünyesinde yabancı işçi bulundurulmasının uygun olmadığından ve Adalar Vapuru'na tayinin ise Londra'dan yeni gelmiş olan bu vapurun yeni sistem makinasını tanıyıp kullanabilecek bir eleman olmasından kaynaklandığını açıklamıştır. Harty'nin yerine de Miralay İbrahim Bey, başçarkçı olarak atanmıştır.

Harty yeni görevine gitmeden önce nezarete bir dilekçe takdim ederek, bu dilekçede Girit seferinde Gamsız Hasan Bey'in yanında çarkçıbaşı olduğunu, Arkadi Vapuru'nun yakalanmasında büyük bir hizmeti olduğunu, nişanla ödüllendirildiğini, miralaylığa kadar yükseldiğini belirterek, samimi olarak bildiklerini söylediğinden dolayı, küçük bir geminin çarkçıbaşılığına getirildiğini, ancak, Çin veya Hind denizlerinde bile bile ölmektense, bu vazifede kalmanın kendisine bir lütuf olduğunu ifade etmiştir.

Bahriye subayları arasında da Ertuğrul'un bu seferi tamamlayıp tamamlayamayacağı hakkında tartışmalar sürüp gidiyordu. Japon Denizi'nde çok büyük tayfunların olduğu, Ertuğrul'un bu tayfunlara dayanamayıp, bir Karamürsel kayığı gibi kalacağı ve ayrıca bu yolculuğa yeni mezunların gitmesinin de bu seferi gerçekleştirmenin zorluğunu daha da arttıracağı söyleniyordu. Ancak buna rağmen, Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa'nın bu seferi gerçekleştirmekte ısrarlı olduğu iddia ediliyordu.

Yine Şura-yı Bahriye azasından olan ve İstanbul Vapuru komutanı Şükrü Paşa da II. Abdülhamid'e dört rapor takdim etmiştir. Paşa raporlarından birisinde Bahriye Nezaretinin mazbatasını niçin imzalamadığını açıkladıktan sonra, Ertuğrul'un tekne ve kazanlarıyla diğer bölümlerinin açık denizlere dayanamayacağını bildirmiş ve bu geminin Japonya'ya gönderilmesinden vazgeçilmesini istemiştir.

Ayrıca Bahriye Erkan-ı Harb dairesinde ferik rütbeli İngiliz Amirali Vodz da Padişah'a takdim ettiği arizada; "Ben, bu memleketin ekmeğini yemiş bir memurunuzum. Doğruyu söylemek ve bu memleketin hayır ve menfaatine çalışmak vazifemdir. Zat-ı şahanelerine hakikati olduğu gibi arz etmezsem, vazifeme, vicdanımın emrine ihanet ve küfran-ı nimet etmiş olurum. Ertuğrul gemisi, gerek makinaları, gerek bünyesi itibariyle açık denizlere tahammül edecek metaneti haiz değildir. Japonya'ya gidip gelebilecek kudret ve kuvvette olduğu hakkındaki bütün iddialar ve mazbatalar yalan ve yanlıştır. Bu hususta zat-ı şahaneleri iğfal ediyorsunuz. Bu hakikati huzur-u şahanelerinde ve bütün bahriye mütehassıslarının muvacehesinde izah ve isbata muktedirim. Bu geminin Japonya'ya gönderilmesinden vazgeçilmesini istirham ederim" diyordu.

Bu gibi görüşler sadece Ertuğrulun yolculuğu ile ilgili değildir. Japonya yolculuğu hakkında da söylenenler dikkati çekmektedir. Mesela Japonya seferinin Bahr-i Sefid seferleri ile asla kıyaslanamayacağı söyleniyordu. Bahr-i Sefid yolculuklarında bir limana iltica etmek mümkündü. Halbuki Aksa-yı Şark seferinde bu o kadar da kolay değildi. Bu sebeple bu yolculuk sırasında uğranılacak limanlar, geçilecek denizler ve özellikle geminin karşılaşacağı mevsim rüzgarları hakkında bilgiler veriliyordu.

l Temmuz 1889 Pazartesi günü, Bahriye Nazırı, Sadrazam tarafından çağrılmıştır. Bunun sebebi de Padişah'ın Ertuğrul'un yetersizliği üzerine çıkan dedikodular hakkında geminin Japon seferini yapıp yapamayacağı konusunda kesin karara varmak istemesiydi. Bunun için de 23 Haziran 15 Temmuz'da Cuma selamlığında Ertuğrul mürettebatı Padişah tarafından teftiş edilecekti. Neticede Padişah mürettebatı beğenmiş ve geminin 2 Temmuz/14 Temmuz 1889 Pazar günü Japonya'ya hareketini emretmişti.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM