Arama

Ertuğrul Fırkateyni - Tek Mesaj #10

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Eylül 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ŞEHİT AİLELERİ İÇİN YAPILAN YARDIMLAR

Ad:  ertuğrul fırkateyni.jpg
Gösterim: 339
Boyut:  73.1 KB

JAPONYA'DAN GELEN YARDIM


Japonya'nın ünlü gazetelerinden "Yiji Şimbun"un topladığı 18.907 frank, 1890'da gazetenin muharrirlerinden Şotara Noda tarafından İstanbul'a getirilmiştir. Bu gazetenin sahibine üçüncü rütbeden Mecidi nişanı verilmiştir. Daha sonra da Yakın Doğu Ticaret Komitesi Şefi Torajiro Yamada, Tokyo zenginlerinden toplanan parayı 1891'de İstanbul'a getirmiştir. Bu iki kişi Abdülhamid'in isteği üzerine, Türk subaylarına Japonca öğretmek için kalmışlardır. Kendileri de Türkçe öğrenmişlerdir.

Ayrıca İmparatoriçe ve Japon prensesleri ile diğer kişilerin verdikleri hediyeler de şehit ailelerine verilmek üzere İstanbul'a gönderilmiştir.Yine Hebyo, Şadinci Şimpo gazetelerinin topladığı 13.862 kuruş da yardım komisyonuna verilmiştir.

Afadülhamid, 1891'de yaverlerinden yüzbaşı Mehmet Bey'i teşekkür için Japonya'ya göndermiş ve Meiji'ye bir Arap atı hediye etmiştir. Hüsrev Gerede, saklavi cinsinden olan bu atın, bugünkü imparatorun askeri törenlerde bindiği güzel kır atın ceddi olduğunu da Tokyo'da iken duyduğunu ifade etmektedir.

OSMANLI DEVLETİ'NDE TOPLANAN YARDIM


Padişah'ın isteği üzerine İstanbul'da bir "Askeri İane Komisyonu" kurulmuş ve yapılan bütün yardımlar bu komisyon bünyesinde toplanmıştır. Mesela, Girit'te toplanan yardım, yukarıda bahsedilen Japonların gönderdikleri yardımlar, hep bu komisyona verilmiştir. Komisyon da tespit ettiği şehit ailelerine bu miktardan dağıtmıştır. Bu konuyla ilgili, şehitlerden sağkolağası çarkçı Mehmed Arif Efendi'nin oğlu Rasim Efendi'nin ayağından ameliyat olması sebebiyle çalışamadığından, babasının vefatından dolayı tahsis edilen yüz yetmiş dört buçuk kuruş maaşın kendisine verilmesi hususuna dair Bahriye Nazırı'nın tezkeresi örnek olarak verilebilir.

Yapılan yardımlara bakıldığında, her kesimden kişilerin güçleri nisbetinde bu komisyona katkıda bulundukları görülmektedir. Ertuğrul'un yabancı sularda batması halk üzerinde çok etkili olmuş, şehit ailelerine yardımı milli bir görev addederek ellerinden geleni yapmışlardır.

ERTUĞRUL ŞEHİTLİĞİ


Şehitler için üç anıt dikilmiştir. Birincisi Oshima halkı tarafından yapılmıştır. Buraya taştan bir kitabe dikilmiştir. Wakayama valisine, burada bir kabristan yapılmasındaki çalışmalarından dolayı ikinci rütbeden Osmani Nişanı verilmiştir. 1900 yılında da şehitlere ve şehitliğe ait fotoğrafları Yamada getirmiştir.

Anıt ikinci kez ise, 1929 yılında Türk-Nippon Ticaret Derneğinin yardımıyla düzeltilmiştir. Ertuğrul Anıtı'nın üçüncü kez düzenlenmesi de 3 Haziran 1937'de olmuştur.

YOLCULUĞUN ETKİLERİ


Ertuğrul Fırkateyni'nin Japonya'ya giderken yol güzergahındaki Müslüman ülkelerinin limanlarına uğrayacak olması, Halife bayrağını taşıyan bir elçi durumuna sahip olması demekti. Nitekim yol boyunca uğradığı İslam ülkelerindeki yerli Müslüman halk tarafından büyük ilgi ve sevgiyle karşılanmıştır. İlk defa bir Türk gemisinin buralara gelmesi ve Türk bayrağının dalgalanması, askerlerin Cuma günleri halk ile beraber namaz kılmaları, halk tarafından coşkuyla karşılanıyordu. Halk, Ertuğrul'a "bağımsız Müslüman toprağı" diye namaz kılmaya geliyor, bandonun verdiği konserleri dinlemek için ağaçların tepelerine kadar tırmanıyorlardı. En önemlisi de Cuma günleri hutbelerde halifenin adının okunmasıydı. Bu coşku sömürge yöneticilerini de etkilemişti ki, Türk subay ve erlerine büyük saygı göstermişlerdir. Bazı Avrupa çevreleri tarafından Abdülhamid'in Japonya ile ilişki kurma teşebbüsü Japonları İslama davet şeklinde yorumlanmıştır. Bunun sebebi halkın gösterdiği coşkulu davranışlardır. Avrupalılar bir pan-İslam hareketinden korkuyorlardı. Yine halktaki bu coşkunun sebebinin ne Abdülhamid'in ne de Türk subaylarının rolü olmadığını, içlerinden gelen bir davranış olduğunu görüyorlardı. Onları asıl korkutan da buydu.Ertuğrul yolculuğunu tamamlayabilseydi bu anlamda yaratacağı etki daha büyük olacaktı.

Yolculuk boyunca yerli halk Müslüman oldukları için Türk askerlerine gösterdikleri yakın ilgiyi, onlara yardım ediyorlar diye Japonlara da gösteriyorlardı.

Japonya'daki Fransızlar ve Ruslar, Ertuğrul'un bu ziyaretini samimi karşılamışlardı. Memnun olmayan ise İngilizlerdi. Çünkü yol güzergahındaki Müslüman limanlarını ziyaretleri İngilizlerin Asya siyasetine ters düşüyordu. Onlar bu ziyaretleri Aden, Hindistan ve Güney Asya'da Osmanlı Devleti'nin propagandası olarak mütalaa ediyorlardı. Bu sebepledir ki İngilizler, İngiltere'nin Asya'daki nüfuzunun kırılacağı düşüncesiyle Ertuğrul'un faaliyetlerini yakından izlemişlerdir. Onları endişelendiren Panislamizmin buralarda yayılmasıydı.

Hollanda ise geminin yolculuğu sırasında duruma göre hareket etmiştir. Gemi Japonya'ya giderken, Osmanlı hariciyesinin Hollandalı sömürgecileri fazla rahatsız etmemesi için Sunda Adası'na uğramamasını istemesiyle buraya uğranılmamıştı. Bunun üzerine burada hemen Osmanlı Devleti aleyhine yazılar yayınlanmıştır. Halbuki başta, geminin uğrayacağını zanneden yöneticiler, halkı kontrol edebilmek için, Hollanda'nın Hind denizinde idaresi altında bulunan limanlara, Türk temsilcilerine gereken saygının gösterilmesi için emirler göndermişti.

Nitekim, Osmanlı Devleti'nin, Lahey Sefareti Maslahatgüzarı'ndan Hariciye Nezareti’ne gönderilen 18 Mayıs 1899 tarihli ve 44 numaralı ve "Felemenk müstemlekatında bulunan Avrupalıların haiz bulundukları imtiyazatı Japonyalılara da bahş ve ita eden kanun lahiyasmın bu kere meclis-i mebusan tarafından kabul ve tasdik edilmiş olduğu..." şeklindeki telgraftan Hollanda'nın daha sonraki yıllarda Japonya ile ilişkilerine daha fazla önem vermeye başladığını söyleyebiliriz.

Rusya için ise, Ertuğrul'un Japonya'ya gitmesi Türk-Japon ilişkileri açısından çok önemli görünmüyordu. Bu konu ile ilgili olan yazıların çoğunda "talim gemisi" ifadesinin Türk-Japon dostluğunun gelişmesini istemeyen Rusları kışkırtmamak için bir bahane olduğu söyleniyordu. Oysa daha önce de belirtildiği gibi Ruslar, bu geziden zararlı çıkacak tarafın İngiltere olacağını düşünüyorlardı.

Ertuğrul'un Japonya'da kaldığı zaman içinde buradaki Rusların Ertuğrul'un mürettebatına çok iyi davrandığı Osman Paşa'nın mektubundan anlaşılmaktadır. Kazadan sonra ise Rusya, Almanya'nın yardım ettiğini görünce, yardım etmek bir yarışmış gibi bu yarışa katılmıştır. Almanlar kazazedelerin taşınması için "Wolf "adlı harp gemisini göndermişlerdi. Ruslar bunun üzerine harekete geçmişler, Japonya'daki Rus sefiri kazazedeleri İstanbul'a götürmeyi Japon hükümetine teklif etmiştir. Japonlar bunu Osmanlı hükümetine bildirmişlerdir. Osmanlı hükümeti tarafından bu sakıncalı bulunmuştur. Daha sonra Japonların ısrarı üzerine, Japon İmparatoru'nun kazazedelerin Japon gemileriyle götürülmesi teklifi kabul edilmiştir. Rus sefirine bu teklifinden dolayı da Osmanlı Devleti tarafından madalya verilmiştir.

Fransa'nın da Ertuğrul'un denizden çıkarılan eşyasının İstanbul'a getirilmesi konusunda bir girişimde bulunduğu görülmektedir. Mesajeri Kumpanyası'nın İstanbul temsilcisi Martin de Palyer, Hariciye Nezareti’ne gelerek, eşyanın kumpanyaları aracılığıyla İstanbul'a getirilmesini teklif etmiştir.

Görüldüğü üzere Ertuğrul'un Japonya yolculuğu Ruslar'ı pek de fazla rahatsız etmemiştir. Ancak yine de Abdülhamid, Ruslar’ı kuşkulandırmak istememiştir.

Mesela, kazazedeleri İstanbul'a getirmekte olan iki Japon harp gemisini, Çar'ı kuşkulandırmamak için ilk önce İzmir'e göndermiştir. Bununla birlikte, bu yolculuk en çok İngiltere için tehlike arzediyordu. Çünkü Osmanlı İmparatorlu’ğu bu yolculuk sayesinde İngilizlerin Osmanlı Devleti aleyhindeki hilafet kampanyasına karşılık veriyordu. Bir anlamda Avrupalı devletlerin, özellikle İngiltere'nin sömürgesi altındaki Müslüman ülkeleri ziyaret ederek, halkın bu Türk gemisine karşı olan coşkusunu ve ilgisini göstererek onları uyarıyordu. Bir diğer yandan da Uzakdoğu'da emelleri olan Rusya'ya karşı kendine bir müttefik arıyordu.

SİLENTİUM EST AURUM