Arama

Elif Naci - Tek Mesaj #4

Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
30 Eylül 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Elif_Naci.JPG
Gösterim: 1215
Boyut:  71.4 KB

ELİF NACİ

1898 yılında Çanakkale, Gelibolu' da doğdu. Sanayii Nefise Mektebi İbrahim Çallı Atölyesi’nde eğitim gördü. 1930’da ilk kişisel sergisini “Alay Köşkü”nde açtı. 1933’te beş sanatçı arkadaşıyla kurduğu “D Grubu” nun sergilerine katıldı. Resim çalışmalarının yanı sıra 1937’de Türk İslâm Eserleri Müzesi’nin yöneticiliğini de yürüttü. Bu çalışmalarının yanı sıra çeşitli gazetelerde eleştiri yazıları yazdı. 1982’de Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Onur Plaketi” ile ödüllendirildi.

Öğrenciliği sırasında geçinebilmek için bir yandan da arşiv memuru olarak ga­zeteciliğe başladı. Gazete ressamı olmak istemeyen Elif Naci, sonradan çeşitli sa­nat yazıları da yazdı ve iyi bir polemist oldu. İlk çalıştığı gazete Celâl Nuri, Sup­hi Nuri ve Sedat Nuri kardeşlerin çıkar­dığı İleri gazetesidir. Ardından İkdam, İiham, Milliyet, Tan, Son Telgraf ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Aka­demiyi bitirince Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ne Önce müdür yardımcısı, son­ra müdür oldu. Bu görevi sırasında re­simlerine Arap harflerini ve Türk motif­lerini soktu, Bunu tenkit edenlere, “Bra-que’ta yok mu? Juan Gris’de-, Picasso, Chagall, Dufy, Klee’de yok mu? Var, ama onlar Latin harflerini yerleştirmişler, ben Arap harflerini yerleştirmişim” cevabını veriyordu.

İlk şahsî sergisini 1930’da Alay Köşkü’nde açtı. Bu sıralarda bir yandan Ga­latasaray sergilerine, bir yandan da Müs­takil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’-nin sergilerine katılıyordu. Sanat haya­tına büyük bir gürültüyle girişi, 1933’te açılan, kurucuları arasında bulunduğu “D Grubu”nun ilk sergisiyle oldu. Ondan sonra bu grup Halkevi, Güzel Sanatlar Akademisi ve Fransız Konsolosluğu sa­lonlarında olmak üzere on beş sergi da­ha açtı. Yurt dışında da Budapeşte, Ati­na, Bükreş, Moskova, Brüksel. Londra ve Paris’te çeşitli karma sergilere katı­lan Elif Naci, ikinci şahsî sergisini 1947′-de Eminönü Halkevi’nde, üçüncüsünü ise retrospektif olarak 1951 “de Galatasa­ray Lisesi girişinde açtı. Bu sergi dolayı­sıyla yayımlanan Elif Naci adlı broşürde otuz dört fikir adamı ve sanatçı onun hakkındaki fikirlerini dile getirdiler. Res­sam Cemal Tollu, Elif Naci’nin resimleriyle şiir yazan, Avrupa tesirinden uzak yerli bir sanatçı olduğunu söyler. 1963 yılında Topkapı Sarayı Müzesi müdür yardımcılığından emekliye ayrıldı. Fakat gazeteciliğini Cumhuriyet gazetesinin arşiv memuru olarak hayatının son yıl­larına kadar sürdürdü.

Resme lise yıllarında başlayan Elif Naci, akademideki öğrenciliği sırasında izlenimci anlayışın etkisinde kalmış ve özellikle ev içi resimleri yapmıştır. 1933’ten sonra D Grubu içinde soyut anlayışa yönelmiştir. O yıllarda Ülkü dergisinde Türk sanatında çağdaşlaşma sorununu ele alan yazılar da yazmıştır. Bu döneminde Klee ve Braque gibi çağdaş ustaların yanı sıra Yakut-ı Musta’sımi, Hafız Osman, Yesari Mehmed Esad gibi hat ustalarından da etkilenmiş; resimlerine, hat sanatının soyut özelliklerinden ve Selçuklu halılarının stilize ögelerinden esinlenerek oluşturduğu biçimler egemen olmuştur. Uzun süre bu anlayış doğrultusunda resim çalışmalarını sürdüren Elif Naci 1970’lerin sonlarında geometrik soyut anlayışa yönelmiştir.

Elif Naci, “D Grubu” ressamları anıldığında ilk akla gelendir. (D GRUBU, 27 yıllık etkinliği boyunca 17 sergi açtı. 1933’teki ilk sergiyi diğerleri ve dış ülkelerde açılan sergiler izlemiştir. Gurup, 1960’ta Beyoğlu Şehir Galerisinde açılan son sergi ile etkinliğini noktalamıştır Cumhuriyetin ilk yıllarında, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi hocaları, ilk resim eğitimlerinden sonra gittikleri Paris Güzel Sanatlar Akademisinde, F. Corman, J. P. Laurens gibi akademik izlenimciliğe sıkı sıkıya bağlı hocalardan ders aldılar. İzlenimcilik (empresyonizm), bu hocalarla beraber, Türkiye’ye gelmiş oldu. Akademi’nin en etkili hocası, Fransa’dan akademik izlenimciliği benimsemiş olarak dönen Çallı İbrahim’di. Ancak, şu var ki izlenimcilik, Batıda artık eski etkinliğini kaybetmiş, anlatımcılıktan (ekspresyonizm) sonra, Cezanne ’ın devamı olarak tuş darbe teknikli, kübizm ve konstrüktivizm dönemi başlamıştı. Bu ressamlar, resmettikleri çevreyi, kendi görüşlerine göre yansıtıyorlar, diledikleri rengi, diledikleri yerde kullanıyorlardı. Nitekim, daha sonra Paris’e giden Türk ressamları, öğrencisi oldukları Andre Lhote ve Ferdinand Leger etkileri ile döndüler. Çallı İbrahim’den akademik izlenimcilik eğitimi almış D GRUBU kurucuları, yeni oluşumların ışığında, Güzel Sanatlar Akademisi eğitimine karşı bayrak açtılar. İlkelerini, ‘’geride kalmışı değil, ‘yaşayan sanat’ı betimlemek’’ olarak açıkladılar. 1950’lerden sonra da soyut çalışmalara yöneldiler. Ancak, gurup elemanları, genelde gurup ilkelerine sadık kalsalar bile, tek bir bakış açısı sergileyemiyorlar ve aralarında önemli ayrılıklar görülüyordu.

Bu grubun ressamı Elif Naci, ilk resimlerindeki izlenimci (empresyonist) ve anlatımcı (ekspresyonist) stillerle Batıya bakan yüzünü, bir süre sonra Doğuya çevirdi. Avrupa resmini yineleyen arkadaşlarına karşın, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndeki 23 yıllık Müdürlüğü sırasında yakınlaştığı Osmanlı hat, tezhip, minyatür, nakış sanatları ile Selçuk halı ve kilimlerindeki soyut desenler onu etkiledi. Hocası Çallı, izlenimcilikte devam ede dursun, Elif Naci , kübist ve konstrüktivist stildeki geometrik düzen içinde üçgenler, dörtgenlerle beraber, gurup arkadaşlarından farklı çalışmalara girerek, Selçuk halı desenlerindeki soyut nakışları ve de Osmanlı alfabesindeki harfleri tual ine aktarıyordu. Sağlam bir sanatçı kariyeri yanında kalemi ile de Türk sanatına hizmetlerde bulunmuştur. 1933’de yayınladığı “On yılda resim” adlı bir kitabı vardır. Bir çok sergiler açmış , ödül almış bu değerli sanatçımızın Devlet Resim Heykel Müzeleri, resmi ve özel kolleksiyonlarda eserleri mevcuttur.

Türk kültür ve sanatına gerek eserleri gerekse yazılarıyla önemli katkılar sağlayan Elif Naci, 8 Mayıs 1987 yılında İstanbul’da hayatını kaybetmiştir.

Derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.