Arama

Neron - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ekim 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Neron3.jpg
Gösterim: 1107
Boyut:  46.2 KB
Neron

Latince tam adı NERO CLAUDİUS CAESAR AUGUSTUS GERMANİCUS,
İS 50-54 yılları arasında NERO CLAUDİUS CAESAR DRUSUS GERMANİCUS, gerçek adı LUCİUS DOMİTİUS AHENOBARBUS
(d. İS 15 Aralık 37, Antium [Anzio], Latium - ö. 9 Haziran 68, Roma),
Roma’nın beşinci imparatoru (İS 54-68).

Babası Gnaeus Domitius Ahenobarbus’un İS y. 40’ta ölmesi üzerine, İmparator Augustus’un torununun kızı olan annesi Genç Agrippina tarafından büyütüldü. Çocukluğu, akli dengesi bozuk olan dayısı İmparator Caligula’nın (Gaius Caesar) yanında geçti. Caligula’nın yerine Claudius imparator olunca, Agrippina ikinci kocasını zehirleyerek, amcası olan Claudius’la evlendi. Onu, öz oğlu Britannicus’un hakkını yiyerek Neron’u vâris edinmeye ve kızı Octavia ile Neron’u evlendirmeye ikna etti. İS 54’te, bir olasılıkla Agrippina’nın zehirlettiği Claudius’un ardından Neron tahta çıktı.

Agrippina 55’te Britannicus’u da zehirletti.
Neron’un Senato’da yaptığı ilk konuşma yeni bir Altın Çağ’ın habercisi olarak övüldü. 59’a değin yaşamöyküsü yazarları Neron’un yalnızca iyiliğinden ve hoşgörüsünden söz ettiler. İmparator arenada kan dökücü yanşmalar düzenlenmesini yasakladı, ölüm cezasını kaldırdı, vergileri düşürdü ve haksızlığa uğrayan kölelerin efendilerine karşı mahkemeye başvurabilmesini sağladı. Bu dönemde gizli yargılamaların sayısı azaldı. Senato’nun bağımsız karar verme yetkisi artırıldı. İhanet yasası neredeyse hiç uygulanmadı; oysa Claudius 40 senatörü bu gerekçeyle öldürtmüştü. Neron, gladyatör dövüşlerine karşı atletizm, şiir ve tiyatro yarışmalarını başlattı. Yahudi tarihçi lose- phos’un isteği üzerine Yahudilere yardım etti.

Neron, annesini ölüme gönderdiği 59’la karısı Octavia’yı öldürttüğü Haziran 62 arasında çılgın bir acımasızlığın belirtilerini göstermeye başladı. 62’de evlendiği Poppaea 65’te ölünce, soylu Statilia Messalina’yla evlendi. Öte yandan aşırı bir sanatçılık hevesine kapılarak, kendini hem şair, hem lir ustası, hem de bir araba yarışçısı olarak görmeye başladı. 59-60 yıllarında konserler vermeye başladı, ardından da sahneye çıktı. Tiyatro ona her türlü rol ve kılığa girme olanağı sunuyordu. Şiir ve müzik alanındaki yeteneklerini sergileyebilmek amacıyla tahtı bırakmayı düşlüyordu. Kısa süre sonra bu hevesle de yetinmedi ve bir tanrı yaratabileceğini ummaya başladı. Bu çılgınlık, yaşadığı çağın bir kurtarıcı bekleyen ruhuna da uygundu.

Yahudiler, Yunanlılar, Suriyeliler, Romalılar, hatta Hintliler ve Çinliler bile yeni bir tanrının gelmesini bekliyorlardı. 63-64’ten sonra Zerdüştçü büyücülerin, Yahudilerin, gnostik büyücü Simon Magus’un ve Tyanalı Yeni-Pythagorasçı bilge Apollonios’un etkisinde kaldı. Belki Aziz Paulus da bunlar arasındaydı (Palatine Şapelindeki bir freskte Aziz Paulus imparatorla konuşurken görülür). Mısır dinlerine ilgi duyan Caligula ile Claudius’u da geride bırakan Neron gizem dinlerinin balık ve deniz simgeleriyle uğraşmaya başladı. Kutsal simgesi balık olan Suriyeli Bakire Ana Atargatis’le, Bakire-Ana Iuno-Canathos’a tapınmaya başladı. 64’te Roma’yı yerle bir eden angından yararlanarak kenti Yunan mimarlık anlayışına göre yeniden kurdu ve yeni tanrı için, tamamlandığında Roma’nın üçte birini kaplayacak olan görülmemiş büyüklükteki Altın Ev’i yaptırdı. Yangın sırasında Roma’dan 56 km uzaklıkta Antium’daki (Anzio) villasındaydı; bu nedenle Roma’yı Neron’un yaktığı söylentisi doğru değildir. Tacitus’un Yıllıklar'ma ve Suetonius’un Nero adlı yapıtına sonradan eklenen bölümlerde ileri sürüldüğünün tersine, Hı- ristiyanlara karşı yapılan baskıları da Neron başlatmamıştır. O sırada Roma’da çok az Hıristiyan vardı ve Aziz Paulus kente yeni gelmişti.

Neron’un yönetimi doğuda bir ölçüde başarılı oldu. Komutanlarından Gnaeus Domitius Corbulo, uzun süredir Roma egemenliği altında sorun yaratan Ermenilerle avantajlı bir anlaşma gerçekleştirdi. Britanya’da Kraliçe Buodicca (Boadicea) önderliğinde bir ayaklanma baş gösterdi (İS 60/61). Yahuda’daki ayaklanma da 66’dan 70’e değin sürdü. 65’te Piso ailesinin Neron’u devirmek için düzenlediği komplo, senatörler, soylular, devlet görevlileri ve felsefeciler gibi toplumdaki çeşitli katmanların ona karşı olduğunu ortaya koydu. İmparator olayları soğukkanlılıkla karşıladı. Toplam 41 komplocudan yalnızca 18’i öldürüldü. Seneca ve şair Lucanus da bunlar arasındaydı. 66 sonunda Yunanistan’a yaptığı uzun gezi dolayısıyla 15 ay Roma’dan uzak kaldı; yokluğunda konsüllüğü azatlı kölelerinden birine bıraktı. Görkemli geçmişleri onuruna Yunan kentlerine özgürlük tanıdı, putperestlerin tanrılarına tapınılmasını yasakladı; her yerde çıplak ayakla, uzun saçlarıyla ve çileri giysileriyle dolaştı.

Dönüşünü izleyen dört ay içinde (Şubat- Haziran 68) yaptıklarıyla, yalnızca Neron’u Deccal adıyla anan Yahudi kökenli Hıristiyanların değil, Senato’nun ve büyük Romalı ailelerin de düşmanlığını kazandı. Soyluları aşağıladı, varlıklı ailelerin mülklerine el koydu. Sahnede Eski Yunan kahramanlarını ve Bakire-Ana’dan doğan kurtarıcı Canathos söylencesini canlandırması, lejyon askerlerini bile kızdırdı. İmparatorluğun her yanında ayaklamalar çıktığını duyan Neron gülüyordu. Bunları bastırmaya çalışacağına, ilahiler besteledi ve suyla çalışan orglar yaptırdı. Bu arada ordu birlikleri Galba’yı imparator ilan etti, Senato ise Neron’un bir köle gibi çarmıha gerilip kırbaçlanarak öldürülmesine karar verdi. Saray muhafızları Neron’a karşı tavır aldı; özgürlük verdiği köleler, Roma limanında Ostia’da bekleyen gemilere binerek kentten ayrıldılar. Kaçmaktan başka çaresi kalmayan Neron, Suetonius’a göre boğazını hançerle keserek intihar etti ve isteğine uygun olarak Hıristiyan metresi Acte tarafından beyaz bir kefene sanlarak gömüldü. Tacitus’un anlattığı ve doğruluğu kuşkulu bir öyküye göre Yunan adalarına kaçan Neron, burada kızıl saçlı peygamber ve yoksulların önderi kimliğiyle dolaşırken, ertesi yıl (69) Cythnos (bugün Kıthnos) valisi tarafından yakalandı ve Senato’nun kararlaştırdığı biçimde öldürüldü.

Kendisinden sonraki imparatorlar Otho ve Aulus Vitellius, Neron’un anısına saygı gösterdiler. Halk da 20 yıl boyunca Neron’un resim ve heykellerine tapındı. Traianus ve ondan sonra gelen imparatorlar Neron’u suçladılar. Altın Ev dahil bütün eserlerini ve ayrıca Lucanus, Plutarkhos, Rusticus gibi yazarların Neron dönemini övdükleri tüm yapıtları yok ettiler. Bu imparatorlar döneminde Tacitus, Suetonius ve daha sonra Dio Cassius, Neron’un bugüne ulaşan yaşamöykülerini yazdılar. İmparator I. Constantinus (Büyük) döneminde Roma’ya yerleşen Hıristiyanlık Neron’u bir canavar gibi gösteren geleneği daha da ileri götürdü.

Neron’un Altın Evi

Ad:  Domus Aurea.jpg
Gösterim: 941
Boyut:  99.1 KB

Latince DOMUS AUREA, Eski Roma’da, İmparator Neron’un yaptırdığı saray. Neron’un kent merkezinde 80 hektardan büyük bir alana el koymasını sağlayan büyük yangından sonra, İS 65-68 arasında yapıldı. Palatium Tepesindeki binalarla, Maecenas Bahçeleri’ni ve yöredeki başka imparatorluk yapılarını birleştirecek bir sarayın yapımını Neron daha önceden başlatmıştı. Domus Transitoria adlı bu sarayın arazisine, Caelius ile Oppia tepelerinin büyük bir bölümünü ve bunlarla Palatium arasındaki vadiyi de ekledi. Tüm bu alan portikleri, köşkleri, hamam ve çeşmeleriyle bir park olarak düzenlendi. Ortasındaki yapay göl, Vespasianus döneminde Colosseum’a yer açmak için kurutuldu. Forum’un doğu ucundaki Elea’nm (Velia) yamacında inşa edilen büyük kolon adlı yolun sonuna Neron’un altın kaplama bir tunç heykeli yerleştirildi.

Yapımı için topraklarına el konması halkta büyük öfke yarattığından, sonraki imparatorlar sarayın büyük bölümünü halka açtı ve arazide yeni binalar yaptırdı. Bu yüzden saray hakkında günümüze ulaşan bilgilerin çoğu Plinius’un anlattıklarına dayanır.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM