Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Ekim 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

futbol


(İn gilizce football; foot: “ayak” ve ball: “top”), ll’er kişiden oluşan iki takım arasında oynanan ve oyuncuların, şişirilmiş bir topu el ve kollarını kullanmadan rakip kaleye atmaya çalışmasına dayanan oyun. Dünyada en yaygın ve en çok tutulan sporlardan biridir.

Futbolu andıran oyunların geçmişi çok eskiye gider. İÖ 206’da bir tür futbolun oynandığı bilinen Çin’de, İS 500’e doğru içi kılla doldurulmuş küre biçimli toplar kullanılmaya başladı. Eski Yunan’da oynanan episkyros ya da harpaston İÖ 2. yüzyılda harpastum adıyla Roma’ya geçti ve Roma lejyonları aracılığıyla bütün Avrupa’ya yayılarak Britanya’ya kadar ulaştı. Japonya’da da 7. yüzyılda futbola benzeyen bir oyun oynanıyordu. 14. yüzyılda Floransa’da oynanan calcio (İtalyancada “tekme”) günümüzde de şenliklerde sürdürülmektedir. İngiltere’de ve İskoçya’da 12. yüzyıldan sonra Tövbe Salısı geleneksel futbol oynama günüydü.

Günümüzde oynanan futbolun beşiği İngiltere olarak kabul edilir. Özel okul öğrencileri arasında ortaya çıkan bu oyunu standart kurallara bağlama çalışmalarının ilk ürünü 1843’te benimsenen Cambridge kuralları oldu. Okul mezunu öğrencilerin kurduğu kulüplerin 1863’te oluşturulan Futbol Birliği’nin (FA) kurallarını benimsemesi belirli bir zaman aldı. 1871’de 15 kulübün katılmasıyla FA Kupası karşılaşmaları başladı. 1881’de İngiliz Futbol Ligi kuruldu. Bu arada futbol bir üst sınıf sporu olmaktan çıkarak hızla yayıldı ve 1884’te profesyonelleşme gündeme geldi. Profesyonel Futbol Ligi karşılaşmaları 1888’de başladı. İngiltere’den Avrupa kıtasına geçen futbol zamanla bütün dünyada benimsendi.

Uluslararası futbol karşılaşmalarının artması üzerine 1904’te Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA) kuruldu. Futbol 1900 ve 1904 Olimpiyat Oyunlan’nda gayri resmi olarak, daha sonraki Olimpiyat Oyunlarında (1932 dışında) resmen yer aldı.

FIFA’nın düzenlediği ilk Dünya Kupası (Jules Rimet Kupası) maçları 1930’da Montevideo’da yapıldı ve Uruguay birinci oldu. Ardından Dünya Kupası karşılaşmalarının dört yılda bir, Olimpiyat Oyunları’nın yapıldığı yıllar arasında oynanması kararlaştırıldı. 1934 ve 1938’de şampiyonluğu İtalya aldı. Savaş sonrasında dünya futbolunda önemli bir yer edinen Brezilya, 1958, 1962 ve 1970’te şampiyon olarak kupayı müzesine götüren ilk ülke oldu. 1954’te Almanya, 1966’da İngiltere, 1974’te gene Almanya, 1978’de de Arjantin şampiyonluğu elde etti. İtalya 1982’de üçüncü kez, Arjantin 1986’ da ikinci kez, Almanya da 1990’da üçüncü kez kupayı kazanma başarısını gösterdi.

1954’te kurulan Avrupa Futbol Federasyonları Birliği üyesi ülkelerin katıldığı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası 1956’da, Avrupa Kupa Galipleri Kupası ise 1963’te başladı.

Futbol oyununda amaç topu rakip kaleye sokmaktır. İçinde şişirilebilen bir iç lastik bulunan meşin futbol topunun çevresi 68-71 cm, ağırlığı ise 435-497 gr arasında değişir. Yalnızca kaleci ceza sahasında topa elle müdahale edebilir. Öteki oyuncular elleri ve kollarıyla topa dokunamaz ve vuramazlar. Uluslararası karşılaşmalarda futbol sahası 100-110 m uzunluğunda ve 64-75 m genişliğinde olmalıdır. Kalenin iki direği arasındaki mesafe 7,32 m, üst direğin yerden yüksekliği ise 2,44 m’dir. Oyun 45’er dakikalık iki devre olarak oynanır. Oyunda bir orta hakemle birlikte iki yan hakem vardır. Orta hakem oyun ve oyuncularla ilgili kararları verir. Yan hakemler taçları, topun oyun alanı dışına çıkışını ve ofsayt durumlarını vb işaret ederek orta hakeme yardımcı olurlar. Oyuncuların birörnek giyinmeleri zorunlu değildir; ama bir oyuncunun hangi takımdan olduğu belirgin olmalı ve kaleciler de öteki oyunculardan ayırt edilebilmelidir.
Faullerde ve oyun kurallarının çiğnendiği belirli durumlarda, orta hakem serbest vuruş (frikik) kararı verir. Serbest vuruş yapılırken rakip oyuncular toptan 9,15 m uzakta bulunmalıdır. Serbest vuruş gerektirmeyen faullerde çift vuruş verilir. Çift vuruşta serbest vuruştakinden farklı olarak, gol olması için topun vuruşu yapan dışında ikinci bir oyuncuya değmesi gerekir. Ceza sahası içindeki fauller ve kural çiğnemeleri için verilen penaltı atışı, kale çizgisinin ortasından 11 m uzaklıktaki penaltı noktasından yapılır. 1970’te başlatılan bir uygulamayla kurallara aykırı tehlikeli ve ciddi davranışta bulunan oyunculara uyarı niteliğinde san kart ya da oyundan çıkarma anlamına gelen kırmızı kart gösterilir.
Ad:  futbol.JPG
Gösterim: 2243
Boyut:  52.1 KB
Topun yan çizgiden oyun sahası dışına çıkmasına “taç” denir. Saha dışına çıkmadan önce topa son kez dokunan oyuncunun yer aldığı takım aleyhine verilen taç atışını, rakip takım oyuncularından biri elle yaparak oyunu sürdürür. Topun hücumdaki oyuncunun ayağından kale çizgisi dışına çıkması “avut”tur. Bu durumda top, zorunlu olmasa da genellikle kaleci tarafından yapılan avut atışıyla oyuna sokulur. Topun savunmadaki oyuncunun ayağından kale çizgisi dışına çıkmasına ise “korner” denir. Bu durumda hücumdaki takım, topun çıktığı yandaki köşeden köşe vuruşuyla oyunu başlatır.

Futbolda 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan en önemli değişiklik “ofsayt” kuralıdır. Çoğu zaman tartışmalara yol açan bu kurala göre, hücumdaki bir oyuncunun ayağından top çıktığı sırada, rakip sahada pas alabilecek durumda olan, kaleye en yakın oyuncu ile kale arasında (ya da aynı hizada) kaleci dışında en az bir rakip oyuncu olmalıdır. Taç atışı ve köşe vuruşu sırasında ofsayt olmaz.

Futbolda usta oyuncuların top sürmesi ve çalımla rakiplerinden sıyrılması göze hoş gelmekle birlikte, futbol temelde takım oyunudur. Oyunculann paslaşmaları ve oyun taktiği çok önemlidir. Bu nedenle fütbol oyununa ilişkin birçok taktik geliştirilmiştir. 1930’larda Arsenal takımı menajeri Herbert Chapman, santrhafı geriye çekerek üçüncü bek durumuna getirdi ve ilerde de beş yerine dört forvet oyuncusu bıraktı. Bu sisteme WM denir. İtalya’da geliştirilen Catenaccio sisteminde savunma dörtlüsünün gerisinde savunmanın gediklerini kapamak üzere “libero” denen bir oyuncu daha bulundurulur. Her iki sistemde de hızlı bir kontratak (karşı hücum) için sağlam bir savunma öngörülür. Oyun sistemleri oyunculann sahadaki dizilişleriyle de anılır. En eski oyun sistemi, 2-3-5 (yani iki bek, üç orta saha oyuncusu ve beş forvet) dizilişiyle belirtilirdi. Brezilyalıların geliştirdiği 4-2-4 uzun yıllar yaygın biçimde uygulanmıştır. Bu sistem, savunma ya da hücumu güçlendirmek amacıyla zaman zaman değiştirilerek 4-3-3 ya da 4-4-2’ye dönüştürülmüştür.

Türkiye’de ilk kez 1890’larda oynanmaya başlayan futbol, 1900’lerin başında İstanbul’da Türk futbol kulüplerinin kurulmasıyla yayıldı. İlk futbol kulübü Galatasaray’ı (1905), Fenerbahçe (1907) izledi. 1903’te jimnastik kulübü olarak kurulan Beşiktaş, 1910’da futbolu da etkinlikleri arasına aldı. Kulüp sayısının artması üzerine İstanbul Futbol Kulüpleri Birliği kuruldu ve İstanbul Pazar Ligi ile İstanbul Cuma Ligi olarak anılan iki lig oluşturuldu. İzmir’de kurulan ilk futbol kulübü Karşıyaka oldu (1912). Altay 1914’te, Altınordu 1923’te, Göztepe ise 1925’te kuruldu.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı (TİCİ) içinde 13 Nisan 1923’te oluşturulan Futbol Federasyonu, FIFA üyeliğine 21 Mayıs 1923’te kabul edildi. Türk milli futbol takımı ilk maçını 26 Ekim 1923’te Romanya ile yaptı ve 2-2 berabere kaldı. Türkiye futbol ligleri günümüzdeki yapısına kavuşuncaya değin çeşitli adlar altında oynandı. Milli Küme adı altında toplanan ve 1937’den 1943’e değin Maarif Mükâfatı, 1944’ten 1951’e değin de Milli Eğitim Mükâfatı olarak anılan liglerden sonra 1959’da Türkiye Birinci Ligi kuruldu. Futbolda profesyonelliğe 1951’de geçildi.

Türk milli takımı Dünya Kupası final grubuna katılma hakkını ilk kez 1949’da elde etti, ama ödenek bulunamadığından Rio de Janeiro’ya gidemeyerek 1950 Dünya Kupası’ndan elendi. Bu hakkı ikinci kez elde ettiği 1954’te, sonradan kupayı kazanan Almanya’ya yenilerek elendi.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM