Arama

Kasnak Nedir? - Tek Mesaj #6

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
31 Ekim 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KASNAK
1. Enli çember.
2. Tel gerili kimi araçların tahta ya da metal çemberi: Elek, kalbur kasnağı.
3. Nakış işlemek için kumaşın arasından geçirilerek gerildiği iç içe girebilen iki tahta çembere verilen ad.
4. Bir mikasnak kirişile takılan ve jantı, üzerine bükülgen bir bağ (halat, kablo, kayış, zincir vb.) geçirilecek biçimde düzenlenen tekerlek.

—Aşındc. Dayanma kasnağı, aşındırıcı bandı (bir gergi kasnağıyla gerilen) devindiren ve üzerine aşındırılacak parçanın bastırıldığı yivli destek kasnağı. (Bu kasnağın çapı, malzemesi, sertliği, hızı, açısı ve yivlerinin biçimi bitmiş parçanın niteliği üzerinde etkili olur ve elde edilmek istenen sonuçlara göre belirlenir.)

—Atç. Atların toynak çeperinde, uçla arka arasında bulunan yan kısım. ll At nalının buna denk.gelen bölümü.

—Balıkç. Olta kasnağı, üzerine olta iğnelerinin sarıldığı yassı ve dişli küçük tahta parçası ya da küçük tahta çerçeve.

—Değirmene. Taş değirmenlerde, çarkı oluşturan iç içe iki daireden dıştakine verilen ad. (Genellikle, çapı 135-145 cm’dir. Üzerinde saçtan yapılmış kanatlar bulunur. Bu kanatlar üstten gelen suyun itmesiyle çarkın dönmesini sağlar.)

—El sant. Bakırcılıkta kazan, bakraç, maşrapa gibi kapların gövde kısımlarının kaynakla birleştirilmiş, silindirik ilk hali. ll Yazmacılıkta konturlu desenlerin basılmasında kullanılan etrafı çerçeveli ve alt kısmına muşamba geçirilmiş boya teknesi. (Kasnağın içine bir keçe ve üzerine ince kalite bir bez konur, iki tahta arasına sıkıştırılmış bir keçe aracılığıyla boya iyice emdirilir ve kalıp, boyaya doymuş keçeye batırılarak kumaşa basılır.) ll Kasnak işi, kumaşı kasnağa gererek yapılan işlemelerin genel adı.

—Kasnağa gerilmiş kumaş üzerine iğneyle yapılan zincir biçimli işleme. (Zincir işi de denir.) ll Kasnak işlemek, kumaşı kasnağa geçirerek işleme yapmak.

—Inş. Kasnak kirişi, ahşap bir döşemede, açıtlar hizasındaki kirişlerin yükünü her iki yana aktarmak için bu kirişlere dik doğrultuda çakılan bağımsız taban kirişi.

— Bir çatıda, pencere ya da baca nedeniyle kesilen merteklerin uçlarını taşıyan parça.

—Mad. oc. Yassı çıkarma halatları için kullanılan özel sarma aygıtı. (Kasnak gövdesi üzerine oturan sarımlar, aralarında halat genişliği kadar açıklık bulunan kollarla yanlardan tutturulur. Çıkarma makinesinin her dönüşünde sarılma yarıçapı halat genişliği kadar artar.)

—Mak. san. Ayarlı kasnak, yanakları hafifçe konik tablalar içeren, V kayışıyla kullanılan ve tablalarından birinin eksenel yer değiştirmesiyle kayışın sarılma yarıçapını ayarlamayı sağlayan kasnak. ll Kademeli kasnak, kumanda edilecek makine farklı çalışma hızları gerektirdiğinde kullanılan ve yan yana eklenmiş değişik çaplı birçok kasnaktan oluşan aktarma organı. (Kademeli kasnaklar genellikle aynı uzunlukta bir kayışla çalışabilecek biçimde birbirine ters olarak yerleştirilen çiftler halinde kullanılır.

—Marangl. Yuvarlak masa ve sehpaların kenarlarını oluşturan bölüm. (Kasnak, masif parçaları kasnak kavisine göre kesip ekleyerek ya da ince masif parçaları kalıp üzerinde tutkallayarak oluşturulur.)

—Mim. ve inş. Sütun gövdesini oluşturan, birbiri üzerine konulmuş, silindir biçimli, çapı yüksekliğinden büyük taş öğelerden her biri. ll Bir kubbeyi yükseltmek için örülen çember, elips, çokgen vb. planlı duvar. (Eşanl. TAMBUR.)

—Müz. Davul, tef ya da bendir gibi derili -vurmalı çalgıların gövdesini oluşturan ensiz silindir.

—Res. Bölmeli kasnak, tabloları ölçek değiştirerek ya da değiştirmeden kopya etmekte kullanılmak üzere birçok bölmeye ya da kareye bölünmüş şasi.

—Spor Yağlı güreşte kispetin uçkurluk çevresi. (Birkaç kat deriden sert ve enli olarak yapılan kasnak, güreşçiler tarafından kolaya ca tutulamaz.) [Eşanl. PEŞKUVAZ.] ll Rakibin kispetinin uçkurluğundan, başparmak dışarıda kalacak şekilde tutma. (Kispetin ön kısmında yapılan kasnağa iç kasnak, arka kısmında yapılan kasnağa da dış kasnak denir) ll Raket kasnağı, teniste, tahta, madeni ya da plastikten yapılan ve raketi korumaya yarayan düzenek.

—Sütç. Döndürülmeleri kolay olsun diye peynir kalıplarının çevresine geçirilen ağaç ya da madeni kuşak.

—Tip. Yatak örtüsünü hasta ya da yaralının bacağının üstünde yukarı kaldırarak tutan madeni çerçeve.

—Zootekn. Atlarda tırnağın yere değen en dış kenarı. ll Koyun ve keçilerin boyunlarına konulan ve kenarına çan takılan tahta çember.

—ANSİKL. El sant. Kasnak, genellikle tahtadan yapılır ve iç içe geçmiş iki çemberden oluşur. Kumaş bu çemberler arasına sıkıştırılarak gerilir. Vidalı olanları da vardır. Bez kasnağa gerildikten sonra bir el altta, bir el üstte tutulup iğne iki taraflı işletilerek işleme yapılır. Büyük örtülerin işlenmesinde dört köşe kasnaklar da kullanılır. Bunlar birden çok kişinin aynı parçayı işlemesine olanak verir.

Kasnak işi.
Tekniği kolay ama dikkat isteyen bir işlemedir. Kasnağa gerilen kumaşın tersinden batırılan iğne, yüze alınır, iplik sola doğru atılarak kıvrılır ve kumaşın altından küçük bir kısım alındıktan sonra iğne çıkarılır, iğne bir büklüm oluşturan ipliğin arasında kalır ve çekilince bir zincir oluşur, iğne çıkarıldıktan sonra, aynı teknikle batırılarak işlemeye devam edilir. Bu yöntemle döne döne motif doldurulur. Bu işlemenin tığla yapılanına, suzeni adı verilir.

—Mak. san. Kasnak devinim aktarmada kullanılır; ayrıca bir yükün kaldırılmasını kolaylaştırmaya ya da bir çekme kuvvetini daha rahat uygulamaya da yarar.
Üç bölümden oluşur: göbek, kasnağın mile geçen bölümüdür ve mil kamasının yerleştirildiği bir kanal içerir; gövde, göbeği janta bağlar; jant, düz kayışlar için bombeli, halatlar içinse olukludur. Oluklu jantlar halatların ve kabloların geçmesi için yarı çembersel kesitli ve düz kenarlı, V kayışları için de yamuk kesitlidir. Dişli kayışlar için dişli jantlar, zincirler için de zincir baklaları biçiminde yuvalar içeren jantlar kullanılır; bu durumda kasnağa zincir çarkı' denir.
Kasnaklarla ve kayışla çalışan bir aktarma sisteminde dönüş hızları oranı kasnak çapları oranının tersine eşittir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM