Afganistan
resmi adı AFGANİSTAN CUMHURİYETİ, Farsçanın Dari lehçesinde Cumhuriye Afganestan, Peştucada Da Afganestan Cemhoriyet, Orta Asya’nın güneyinde bir kara ülkesi.
Yüzölçümü 653.000 km2, başkenti Kâbil’dir. Kuzeydoğu ucunda ülkeyi Çin Halk Cumhuriyeti’yle birleştiren 240 km’lik ince Vahan koridoruyla birlikte doğu-batı yönünde yaklaşık 1.280 km, kuzey- güney yönünde yaklaşık 970 km uzunluğundadır. Doğuda ve güneyde Pakistan sının 1.810 km, batıda İran sının 816 km, kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan cumhuriyetleriyle sınırı 1.680 km’dir. Cemimi ve Keşmir’in Pakistan’ın hak iddia ettiği kesiminden 320 km’lik bir sınırla ayrılır. Çin Halk Cumhuriyeti’yle sınırı 80 km’dir. Hiç kıyısı yoktur; ülkeye en yakın deniz 480 km güneyindeki Umman Denizidir. Nüfusu (1991 tah.) 16.922.000’dir. Bu sayı, 1979’daki Sovyet askeri müdahalesinden sonra komşu ülkelere sığınan 5 milyon dolayında mülteciyi içermemektedir.
DOĞAL YAPI
YÜZEY ŞEKİLLERİ.
Afganistan üç belirgin bölgeye ayrılır. Kuzeydeki yaklaşık 103.600 km2’lik ova başlıca tarım alanıdır. Güneybatıdaki 129.500 km2’lik yayla büyük ölçüde çöllerle ve yan çöllerle kaplıdır. Rigestan Çölü de bunlar arasındadır. İki bölge arasında, Himalaya Dağlarının uzantısı olan ve Hindukuş Dağlarını da içine alan 414.400 km2’lik dağlık yöre yer alır. Burası yoğun jeolojik hareketlere sahne olmuştur. Hindukuşlar’ın yüksekliği çoğu yerde 6.400 m’yi aşar. Bu dağlar, kuzeydeki görece zengin ve verimli topraklarla ülkenin öteki kesimlerini ayıran doğal bir sınır gibidir. Dağ dizisi Kâbil’in 160 km kuzeyinde yelpaze gibi açılarak batıya doğru uzanır ve Baba, Bend-i Bayan, Sefid dağları gibi kollara ayrılır. Bu kollardan her biri daha sonra değişik yönlere uzanır. Doğu sınınndaki yükseltiler, Hint Okyanusundan yağmur getiren rüzgârları keserek kuru bir iklime yol açar.
Kuzeyde 600 km boyunca eski Sovyetler Birliği cumhuriyetleriyle sınırı oluşturan Ceyhun Irmağı ülkenin kuzeydoğu ve kuzey topraklarında yaklaşık 240.000 km2’lik bir alanı sular. Ceyhun’un Afganistan’da doğan başlıca kolları Kokça ile Kunduz’dur. 960 krn uzunluğundaki Hilmend Irmağı üstünde sulama tesisleri kurulmuştur. Güneydoğunun en büyük akarsuyu, Pakistan topraklarına girerek İndüs Irmağına katılan Kâbil Suyudur.
İKLİM.
Genel olarak yarı kurak bozkır ikliminin egemen olduğu Afganistan’da kışlar çok soğuk, yazlar sıcak geçer. Ancak, ortadaki dağlık bölgede kutup altı kuşağı özellikleri görülür; kışlar dondurucu, yazlar kısa ve serindir. Güneybatıdaki Celalâbad’ da temmuz ayı sıcaklığı 49°C’ye kadar yükselirken, dağlık bölgedeki Kâbil’de en düşük sıcaklık ocak ayında -31°C olarak belirlenmiştir.
Yıllık yağış toplamı bölgeden bölgeye değişir. Çöllerde 75 mm’ye kadar düşen yıllık yağış, yaz musonlarından etkilenen dağlarda 1.250 mm’ye yükselir. Batıdan doğuya doğru giderek artan yıllık yağış, güneybatıdaki muson bölgesinde ortalama 400 mm dolayındadır.
BİTKİ VE HAYVAN VARLIĞI.
Güneyde, özellikle kıraç bölgelerle kum çöllerinin bulunduğu batı kesimine gidildikçe bitki örtüsü seyrelir, hemen hiç ağaç görülmez; ancak ilkbahar başlarındaki yağmur mevsiminde çiçekli otlara rastlanır. Daha çok yağış alan kuzey bölgelere doğru gidildikçe bitki örtüsü sıklaşır. Özellikle musonların etkisinde kalan Celalâbad’ın kuzeyindeki dağlık bölgede yoğun bir bitki örtüsü görülür. Yükseklerde çam ve göknar gibi iğne yapraklı ağaçların baskın olduğu geniş ormanlar yer alır. İğneyapraklı orman çizgisi ortalama 3.000 m’nin üstündedir. 1.700 - 2.000 m arasındaki yükseltilerde sedir ağaçlan çoğunluktadır. Daha alçaklardaki başlıca ağaç türleriyse meşe, ceviz, akağaç, dişbudak ve ardıçtır.
Afganistan’da, astropik iklim kuşağına özgü yırtıcı hayvanların çoğu bulunur. Ama eskiden çok olan büyük memelilerin sayısı artık oldukça azalmıştır. Ceyhun kıyılarında yaşayan Sibirya kaplanının soyu neredeyse tükenmiştir. Güneydoğudaki kaplanlar da yok olmak üzeredir. Gene de dağlarda ve eteklerinde çok sayıda yırtıcı hayvana rastlanır. Kurt, tilki, sırtlan, çakal ve vaşak gibi türler yaygındır. Pamir Dağlarında yabanıl keçiler, özellikle uzun ve kıvrık boynuzları için avlanan markorlar ve Alp dağ keçileri görülür. Argalı (Marko Polo koyunu) gibi yabanıl koyun türleri de Pamir ve Hindukuş dağlarında yaşar. Dağlık ve ormanlık bölgelerde ayı da bulunur. Kuşlar arasında çeşitli akbaba türleriyle kartallar ön sırayı alır. Irmaklarda çok sayıda balık türü vardır. Ama Hindukuş Dağlarının kuzey yükseltilerindeki akarsu ve göllerde alabalıktan başka balık türüne pek ender rastlanır.
YERLEŞME DOKUSU
Hindukuş Dağları ülkeyi kuzey ve güney olmak üzere iki bölgeye ayırır. Topografi, ulusal, etnik ve dilsel yerleşme dokulan ya da tarih bakımından bu iki bölge de çeşitli alt bölgelere ayrılır. Kuzey Afganistan’ın doğusunda Bedehşan-Vahan, batısında Belh-Meymane bölgeleri vardır. Dağlar ve yüksek yaylalarla kaplı doğuda Tacikler, daha alçak ve ovalık batıda ise Türkmenler ve Özbekler çoğunluğu oluşturur.
Güney Afganistan ise Kâbil, Kandehar, Herat ve Hazaracat olmak üzere dört alt bölgeye ayrılır. Birinci bölge, Kâbil Suyunun suladığı alanlarla ülkenin doğu yaylasını içine alır. Bu bölgede daha çok Peştular (eski Pathanlar), Tacikler ve Nuristanlılar (eski adlarıyla Kafiriler) yaşar. Kandehar güneydeki seyrek nüfuslu bölgeyi kapsar. Burada yaşayanların çoğu Peştuların Dürrani kolundandır; az sayıda Beluci ve Braho da vardır. Herat (ya da Batı Afganistan) bölgesinde Tacikler, Peştular ve Aymaklar bir arada yaşar. Ülkenin orta kesimlerini içine alan dağlık Hazaracat bölgesinin öbür kesimlerle çok az bağlantısı vardır.
KENTSEL YERLEŞME.
Kentsel yerleşmelerin çoğu, bir çember çizerek tüm ülkeyi dolaşan ana karayolu çevresinde gelişmiştir. Kâbil’den çıkan bu yol, güneybatıda Kandehar’dan geçer ve kuzeybatıda Herat’a, kuzeydoğuda da Mezar-ı Şerife yöneldikten sonra yeniden güneye dönerek Kâbil’e ulaşır. Nüfusun en yoğun olduğu bölge Kâbil ile Çarikar kentleri arasında yer alır. Yoğun nüfuslu öteki bölgeler Herat Vahası ile kuzeydoğudaki Kunduz yöresidir. Ortadaki yüksek dağlık bölgelerle güney ve güneydoğudaki çöllerde yerleşme ya çok seyrektir ya da hiç yoktur.
Afganistan’ın başlıca kentleri Kâbil, Kandehar, Herat, Bağlan, Tagab, Kunduz, Çarikar ve Mezar-ı Şeriftir. Başkent Kâbil, Hindukuş Dağlarının güneyinde, hem Hindistan yarıkıtası ile Asya, hem de Ortadoğu ile Uzakdoğu arasındaki ticaret yollarının kavşağındadır. Kent Kâbil Suyunun iki yakasında 137 km2’lik bir alana yayılır. Nüfusu (1982) 1.036.407’dir. Ülkenin aynı zamanda iktisadi ve kültürel etkinlik merkezi olan Kâbil çağdaş yapıları, geniş caddeleri ve kalabalık pazarlarıyla hızla gelişmektedir. Ülkenin ikinci büyük kenti Kandehar, Asya karayolu üstünde, Kâbil ile Herat’a eşit uzaklıktadır. Ahmed Şah Dürrani 1747’de Kandehar’ı Afganistan’ın ilk başkenti yapmıştır.
KIRSAL YERLEŞME.
Yerleşik tanmla uğraşanlar, genellikle büyük ırmak vadilerindeki sulanabilir alanlarda kurulu küçük köylere dağılmıştır. Çoğunlukla kale biçiminde inşa edilen köylerdeki kerpiç evlerde oturan aileler, aralarındaki sıkı bağlarla birer savunma topluluğu oluştururlar.
Yarı yerleşik tarımcılar, hayvancılığın yanı sıra birkaç türde bitkisel üretim yaparlar; ekilebilir alanın kıt olduğu yüksek dağ vadilerinde birbirinden kopuk küçük köylerde otururlar. Yaz aylarında yüksek otlaklara çıkar, kışları geri dönerler. Her ailenin ancak birkaç baş hayvanı vardır. Göçebelerin çoğunluğu Peştu çobanlardır. Birkaç bin Beluci ve Kırgız göçeri de vardır. Bunlar da yaz aylarında aşiretler halinde otlaklara inerek kışın geri dönerler. Bazı göçebe toplulukları 1977 sonrasında Hindukuş Dağlarının kuzeyindeki ovalara ve Hilmend Vadisi proje alanına yerleştirilmiştir.
NÜFUS
Afganistan’da nüfusun doğal artış hızı (1989) binde 23, doğum oranı binde 44, ölüm oranı binde 21’dir. Nüfus yoğunluğu km2’de 23,9 kişidir (1990). Nüfusun (1988) yüzde 51,32’si erkek, yüzde 48,68’i kadındır. On beş yaşın altındaki nüfusun oranı (1988) yüzde 46,1’dir. Halkın yüzde 18,5’i kentli, yaklaşık yüzde 20’si göçebedir.
Afganistan’da yaşayanların yarısı Peştu kökenlidir. Sayılan nüfusun dörtte birine ulaşan Taciklerin dışındaki etnik gruplar Özbekler ve Hazarilerdir. Peştuların çoğunluğu yerleşik, bir bölümü ise göçebedir. Çoğu çiftçi ya da zanaâtkar olan Tacikler, kuzeydoğuda ve Herat dolaylarında yaşarlar. Daha çok tarımla uğraşan Özbekler, Hindukuş Dağlarının kuzeyinde, göçebe Hazariler ise dağlık bölgede yaşarlar.
Hint-Avrupa ailesinden olan Peştu (Puştu) dili ile gene aynı aileden Farsçanm bir lehçesi olan Dari, Afganistan’ın resmî dilleridir. Nüfusun yarısı Peştuca, üçte bir kadarı da Dari lehçesi kullanır. Tacikler, Hazariler, Çehar Aymaklar ve Kızılbaşlar Dari lehçesini konuşurlar. Kuzeyde yaklaşık 1 milyon kişinin konuştuğu Özbekçe ile yaklaşık 300 bin kişinin konuştuğu Türkmence ve ülkenin kuzeydoğu ucunda küçük bir grubun dili olan Kırgızca, Altay dil ailesine giren Türk dilleridir. Bütün bu topluluklar yerleşik düzene yeni geçmişlerdir.
Afganistan’da nüfusun yüzde 99’u Müslümandır; bunların yüzde 80-85’i Sünniliğin Hanefi mezhebine bağlıdır. Hazariler ve Kızılbaşlarla İsmaililerin küçük bir bölümü Şiidir. 1895’te İslam dinini benimsemek zorunda bırakılan ve geniş bir etnik grup oluşturan Kafirilerin soyundan gelenler Nuristanlı adını alır. Yaşadıkları bölgenin de adı daha önce Kafiristan iken (Kafiriler ülkesi), Nuristan (Nur ülkesi) olarak değiştirilmiştir. Ülkedeki Hinduların, Sihlerin ve Yahudilerin sayısı birkaç bini aşmaz.
EKONOMİ
Afganistan 1950’lerin ortasında planlı kalkınmaya yöneldiğinde, yalnız çağdaş ekonomik etkinlikler için gerekli kurumlardan değil, aynı zamanda temel yönetsel ve teknik kadrolardan da yoksundu. 1956’dan sonra ülke ekonomisi beş ya da yedi yıllık bir dizi merkezî planla yönlendirilerek yoğun dış yardımdan yararlandıysa da 1979’da gayn safi milli hasıla (GSMH) 2,8 milyar doları, kişi başına milli gelirse 225 doları aşmıyordu 1970’ler boyunca GSMH’nin yıllık gerçek büyüme hızı ancak yüzde 2,5 olabildi. Devletin karma ekonomi içinde kalkınma politikası, hem hükümetin kaynaklarının kıtlığı, hem de bürokrasinin iyi işlememesi yüzünden etkisiz kaldı, tç gelirlerle devlet harcamaları arasındaki fark açık bütçe uygulamasıyla ya da dış borçlarla kapatıldı.

1978 öncesinde özel sektör öncelikle tarım ve hayvancılık alanlarında etkinlik gösteriyordu. Tarımda küçük, orta ve büyük işletmelere dayalı bir karma sistem yürürlükteydi. Ticaret, ulaştırma ve imalat sanayisinin büyük bölümü de özel girişimcilerin elindeydi. Kamu girişimleri, dış ticaret ve madenciliğin yanı sıra bazı sanayi dallarıyla kısıtlıydı.
1980’lerde Afganistan, ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı, merkezî planla yönetilen, gelişme yolunda bir ülke durumuna gelmiştir. Para birimi “Afğani”dir (Ekim 1990 değeriyle 1 ABD Doları = 50,6 AF). Sovyet etkisi altında kamulaştırmalar ekonominin bütün sektörlerine yaygınlaştırılmıştır. 1988’de GSMH 3,1 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır. GSMH içinde tarımı madencilik, imalat sanayisi, elektrik ve gaz üretimi ile hizmetler, ticaret ve turizm izlemektedir. 1986-87 verileriyle net maddi üretimin değer olarak yüzde 64,5’i tarımda, yüzde 16,5’i imalat sanayisi ve madencilikte gerçekleşmektedir. 3.828.820 kişiden oluşan yerleşik faal nüfusun (1981-82) yüzde 57,3’ü tarımda, yüzde 12,2’si imalat sanayisi ile madencilikte çalışmaktadır.
Afganistan’ın dış ticaret dengesi 1986, 1987, 1988 ve 1989’da sırasıyla yüzde 30,8, yüzde 25,7, yüzde 28,8 ve yüzde 50,4 oranında açık vermiştir. İhracatının (1989) yüzde 72,6’sı SSCB’ye, yüzde 3,5’i AFC’ ye, yüzde 2,1’i ise ADC’ye yönelikti. İthalatta da SSCB önde gelmekte, onu sırasıyla Japonya, Singapur ve Hindistan izlemekteydi. Sovyet askeri müdahalesinden sonra bütçe, gelir ve vergi politikası giderek artan ölçüde Sovyet modeline uydurulmuştur. 1961-62 ile 1978-79 arasında üç kat fiyat artışına yol açan enflasyon, Sovyet müdahalesini izleyen yıllarda 1961-62’deki düzeyine çekilmiştir.
kaynak: Ana Britannica