Arama

Tevfik Fikret - Tek Mesaj #3

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Kasım 2016       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Tevfik Fikret


Asıl adı mehmed tevfik (d. 26 Aralık 1867, İstanbul - ö. 19 Ağustos 1915, İstanbul), Edebiyat-ı Cedide’nin en önemli temsilcisi olan şair. Toplumsal içerikli şiirleriyle ilerici düşüncelerin simgesi haline gelmiş, Türkiye’de Batılı sanat anlayışının yerleşmesinde büyük rol oynamıştır.
Ad:  Tevfik Fikret.jpg
Gösterim: 2596
Boyut:  39.7 KB
Tevfik Fikret
Nuri Akbayar Arşivi
On iki yaşında öksüz kaldı. Mahmudiye Rüştiyesi’nde okudu. 1888’de Mekteb-i Sul- tani’yi (sonradan Galatasaray Lisesi) birincilikle bitirdi. Değişik yerlerde çeşitli memurluklarda bulundu. Ticaret Mekteb-i Âlisi’nde hat ve Fransızca dersleri verdi. 1891’de Mirsad dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanınca edebiyat çevrelerinde adını duyurdu. 1892’de Mekteb-i Sultani’ye Türkçe öğretmeni olarak atandı. 1894’te Malûmat dergisini çıkaranlar arasında yer aldı. 1895’te hükümetin memur maaşlarından kesinti yapmasına tepki olarak Mekteb-i Sultani’deki görevinden ayrıldı. 1896’da Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirildi; dergi onun yönetiminde Edebiyat-ı Cedide akımının yayın organı durumuna geldi. Aynı yıl Türkçe öğretmeni olarak Robert Kolej’e giren Tevfik Fikret o dönemde aydınlar üzerindeki yoğun baskılar sırasında birkaç kez gözaltına alındı, evi arandı. Bir süre sonra dergideki görevinden ayrıldı. 1906’da Robert Kolej’in hemen yanında bir ev yaptırarak Aşiyan ( * ) adını verdi, eşi ve oğlu Halûk’la birlikte buraya yerleşti. 1908’de II. Meşrutiyet’in ateşli savunuculanndan biri oldu. Meşrutiyetken sonra Hüseyin Kâzım Kadri ve Hüseyin Cahit (Yalçın) ile birlikte Tanin gazetesini kurdu.

Gazete İttihat ve Terakki’nin yayın organı durumuna getirilmek istenince buna karşı çıktı ve Tanin'den ayrıldı. Daha sonra Mekteb-i Sultani müdürlüğüne getirildi. O günlerde çıkan 31 Mart Olayı’nı protesto etmek amacıyla bu görevinden de ayrıldı; ama öğrencilerinin ve Maarif Nazın Nail Bey’in ısrarlarıyla geri döndü. Sekiz ay sonra yeni Maarif Nazırı Emrullah Efendi ile anlaşamayarak görevinden bir daha dönmemek üzere ayrıldı. İttihat ve Terakki iktidarına da karşı çıkarak Aşiyan’a çekildi. Ağır bir şeker hastalığına tutulmuştu. Kolundan dlduğu bir ameliyattan sonra öldü.

Küçük yaşlarda yazmaya başladığı ilk şiirlerinde iç dünyasından gelen sesleri yansıtmaya çalışan Tevfik Fikret, Muallim Naci ve Recaizade Mahmud Ekrem’in şiir anlayışları arasında uzun bir arayış dönemi geçirmiştir. Daha sonra Fransız şiiriyle tanışmış ve özellikle François Coppe’den etkilenerek kendi şiirini aramaya başlamıştır. Fikret’in Fransız edebiyatındaki “şiirsel yazı” türünün etkisiyle dize sonlarını değişik eylem kipleriyle ya da eylemsiz bağladığı şiirleri, beyit bütünlüğünü kırıp dizeyi özgür bırakması aruz ölçüsünün katı kalıplarını genişletmiştir. Fikret aşırı titiz tutumu ve en küçük ayrıntılar üzerinde durmasıyla kendine özgü bir üslup yaratıîfış ve çağma damgasını vurmuştur. Biçimsel kaygıları hiçbir zaman bırakmamış, sürekli yenilik aramıştır. Rübab-ı Şikeste'de (1900, 1984), toplumsal konulara ağırlık veren şiirlerinin yanı sıra günlük konuşma diline yakın şiirler de vardır. Betimlemelerindeki aynntı ustalığı ressam kişiliğiyle de ilgili olan Fikret’in doğa şiirlerinde, doğayla neredeyse örtüş- meye varan bir uyum görülür. Oğlu Halûk’ un, onun şiirlerinde büyük etkisi olmuştur. İkinci kitabı Halûk'un Defteri'ndeki (1911, 1984) şiirler en iyimser ve umutlu şiirleridir. Bu şiirlerinde Fikret oğluna ve Osmanlı gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi erdemleri öğütle- miştir. Rübabın Cevabı'ndaki (1911, 1945) “Sis” şiirinde acı, zorbalık, baskı ve haksızlıkları anlatmış, “Tarih-i Kadim’e Zeyl” şiirinde de Mehmed Akif’in (Ersoy) suçlamalarına karşılık vermiş, din ve doğa konusundaki görüşlerini ortaya koymuş, kendisinin de doğanın bir izleyicisi olduğunu söylemiştir. Şermin ise (1914, 1983) Fikret’ in, yalın bir dil ve kısa dizelerden kurulu dolaysız bir anlatımın egemen olduğu şiirlerinden oluşur.

Fikret 30 yaşlarındayken çevresindeki olumsuzluklardan etkilenmeye başlamış ve sorularına karşılık aradıkça, dünya görüşü yaşadığı dönemin kültür koşullarını aşmıştır. Özgürlük ve eşitlik anlayışı ezilen insanların çıkarları doğrultusunda toplumsal bir öz kazanmıştır. Sınıfsal çıkarlara dayalı yönetim biçimini eleştirmiş, belli egemen sınıfların koyduğu yasalara ve yönettiği devlete karşı çıkmıştır. Ekonomik hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılan kitlelerin kâğıt üstündeki siyasal özgürlüklerinin bir anlamı olmadığını göstermiştir.

Özel yaşamında da katı bir ahlak anlayışını sürdürmüş, kusursuz bir aile babası olmuş, çevresindeki kaypaklık ve çıkarcılıkları hoş görmemiş, bu nedenle de pek az insanla dostluk kurabilmiştir. Fikret’in düşüncesinde en önemli yan insana verdiği önemdir. Ona göre bütün sorunların üstesinden gelecek, mutlu yarınları hazırlayacak olan insandır. İnsanın üstünlüğünü sağlayan duyarlığı ve sezgi gücü değil, düşünme gücü ve aklıdır. Öbür yapıtları arasında Tarih-i Kadim (1905), Son Şiirler (1952; yay. haz. Cevdet Kudret) sayılabilir.

MsXLabs.org & Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.