Arama

Baharat Yolu - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Baharat Ticareti

, uluslararası düzeyde baharat ve kokulu ot dolaşımı.
Büyük kültürel ve ekonomik önemi olan baharat ticaretinin kökleri çok eskilere uzanır. Tarçın, kakule, zencefil ve zerdeçal, Doğulu halklarca daha binlerce yıl önce biliniyordu. Bunlar, ticaretin yeni doğduğu dönemlerde önemli kalemler haline gelmişti. Tarçın, İsa’dan en az 2.000 yıl önce Ortadoğu’ya girmişti. Güney Arabistan (ilkçağdaki Arabia Felix), çok eskiden beri günlük ve mürrüsafinin yanı sıra, öteki güzel kokulu reçine ve sakızların da ticaret merkeziydi. Arap tüccarlar, bu baharat çeşitlerinin gerçek kaynağını ustaca gizliyorlardı. Merakları yatıştırmak, pazarlarını koruyabilmek ve rakiplerinin cesaretini kırmak için tarçının kanatlı hayvanlarca korunan sığ göllerde ve zehirli yılanlarla dolu derin vadilerde yetiştiği yolunda masallar bile yayıyorlardı. Yaşlı Plinius ise bütün bu öykülerle alay ediyor, “bu masalların tümünün fiyat yükseltmek için uydurulduğunu” çekinmeden ilan ediyordu.
Ad:  baharat-yolu-nerelerden-gecer-.jpg
Gösterim: 19525
Boyut:  46.8 KB
Asya kıtasını karadan geçen ticaret yolları ne kadar önemli olursa olsun, baharat ticareti ağırlıklı olarak denizyoluyla gelişti. İsa’dan önceki tarihlerde Araplar doğrudan deniz yolculukları düzenliyorlardı. Uzakdoğu’da ise Çinliler, Malay Takımadalarını çevreleyen sularda dolaşıyor, Maluku Adalarında (Baharat Adaları) ticaret yapıyorlardı. Seylan, merkezî bir ticaret noktasıydı.
Mısır’da İskenderiye’nin liman gelirleri, İÖ 80’de XI. Ptolemaios bu kenti Romalılara bıraktığı sırada büyük miktarlara ulaşmıştı. İskenderiye, Romalılar Döneminde dünyanın en büyük ticaret merkezi, Hindistan’ın güzel kokulu ve acılı baharat çeşitlerinin alışveriş yeri haline geldi. Bunlar Yunanistan ve Roma İmparatorluğu pazarlarına da girdi.

Roma’nın Hindistan ticareti, 300 yılı aşkın süre yoğunluğunu korudu; daha sonra ise düşüş gösterdi. Roma’nm ticareti, Arapların bu alandaki egemenliğini kuşkusuz zayıflattı, ama kıramadı. Roma ticareti 5. yüzyılda yeniden canlandıysa da 6. yüzyılda önemini yitirdi; buna karşılık Arap ticareti ortaçağ boyunca sürdü.
Venedik, 10. yüzyılda Doğu Akdeniz ticaretinden zenginleşmeye başladı. 13. yüzyıl başlarında, Ortadoğu ticaretinin tekelini eline geçirdi; 15. yüzyılda Avrupa’da büyük bir güç haline geldi. Venedik’in büyük zenginliğinin bir bölümü, Doğu kaynaklı baharat ticaretinden kaynaklanıyordu. İskenderiye’den sağlanan baharat türleri Avrupa’nın batısındaki ve kuzeyindeki alıcı ve dağıtımcılara çok yüksek fiyatlarla satılıyordu.
İskenderiye’deki baharat kaynağını bilen, ama Venedik’in egemenliğini bir türlü kıramayan Avrupalılar, 15. yüzyılın üçüncü çeyreğinde gemiler inşa ederek, baharat üreten ülkelere giden bir yol bulmak amacıyla serüvenlere atılmaya karar verdiler. Böylece ünlü keşif yolculuktan başladı. Bu işe ilk girişen Portekizliler, Hindistan’dan Avrupa’ya Ümit Burnu yoluyla ilk kez 1501’de baharat getirdiler. Kristof Kolomb 1492’de İspanya bayrağı altında, John Cabot ise 1497’de İngiltere adına denize açıldı. Ama ikisi de efsanevi baharat ülkelerini bulamadı.
Fernao de Magalhâes (Macellan) 1519’da İspanya adına bir yolculuğa çıktı. Komutası altındaki gemilerden yalnızca biri, “Victoria”, başarılı olarak karanfil yüküyle İspanya’ya döndü. 1577’de, Sir Francis Drake, Macellan Boğazı ve Maluku Adaları yoluyla Yer çevresindeki serüvenli yolculuğuna başladı. “Golden Hind”i, 1580’de baharat ve öteki hâzinelerle yüklü olarak Plymouth limanına getirdi.
1595’te, Cornelis de Houtman komutasındaki bir filo Maluku Adalarına gitmek üzere Felemenk adına denize açıldı. Daha sonra 1598’de Jacob van Neck komutasındaki bir başka filo gene aynı ülke adına yolculuğa çıktı. Her iki filo da, karanfil, küçük hindistancevizi, hindistancevizi ve karabiber yükleriyle geri döndü. 1602’ de Felemenk Meclisi’nin izniyle Hollanda Doğu Hindistan Kumpanyası kuruldu. XIV. Louis döneminde, 1664’te devletin izniyle Fransız Doğu Hindistan Kumpanyası oluşturuldu. Öteki Avrupa ülkelerinin de berat verdiği Doğu Hindistan kumpanyalarının her birinin başarı oranı değişikti. Bunu, ticaretten yarar sağlamak ve ticaret üzerinde tekelci denetim kurmak için yapılan mücadeleler ve fetihler izledi. Yüz yılı aşkın süre Portekiz başat güç durumundaydı. Daha sonra İngiliz ve Felemenk girişimciliği ve fetihleri üstün geldi. 19. yüzyılda İngiliz çıkarları Hindistan ve Seylan’da iyice kök saldı. Doğu Hint Adalarının büyük bölümü Hollanda’nın denetimine girdi.
Bu dönem denizciler için serüven, tehlike, zorluk, hastalık ve ölüm getirdi. Ülkeler için ise, bir yandan mücadele, yenilgi ya da fetih çağı, öbür yandan da yeni ve geri kalmış toprakların ele geçirildiği, uygarlaşmış yabancı ülkeler üzerinde de üstünlük kurulduğu bir dönem oldu. Avrupa’nın çıkarları açısından özellikle başarılı bir dönemdi. Venedik’in tekeli kırıldı; Müslümanların baharat ticareti üzerindeki egemenliği yıkıldı. Avrupa ile Uzakdoğu arasında çok çeşitli mallarda büyük bir ticaret hacmi gelişti; Yenidünya’nın kapıları açıldı.
20. yüzyılda, dünya üzerinde düzenli ve istikrarlı bir baharat ticareti modeli oluştu. Önceleri Londra bu ticaretin merkezi iken, son yıllarda New York kenti Londra’nın yerini aldı.

Kaynak : Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.