KARADENİZ BÖLGESİ,
Türkiye’nin coğrafi bölgelerinden biri. Anadolu’nun K.' inde, D.'da Gürcistan sınırından, B.'da Anadolu platosunun sona erdiği Adapazarı ve Bilecik'e kadar ortalama genişliği yaklş. 140 km olan dar ve uzun (kuşuçuşu yaklş. 1 000 km) bir şerit biçiminde Karadeniz kıyıları boyunca uzanır. Yüzölçümü yaklş. 132 000 km2; 8 milyondan fazla nüf. Türkiye toplam nüfusunun% 15'e yakını. Çok geniş bir alana yayılan bölge, doğal ve beşeri özelliklerindeki farklılaşmalara dayanılarak D. Karadeniz (Gürcistan sınırından Ordu'ya kadar), Orta Karadeniz (Ordu-Sinop arası) ve B Karadeniz (Sinop’tan Marmara bölge sınırına kadar) adıyla 3 bölüme ayrılır.
Yer şekilleri.
Anadolu'yu K.'den kuşatan kenar dağların kıyı ve iç sıraları ile bunların arasında uzanan, çoğunlukla tektonik kökenli ovaların yer aldığı çok engebeli bir alandır. D. kesiminde birçok dorukları 3 000 m’yi aşan daha yüksek ve daha sıkışık sıradağlar (kıyıda Canik, Giresun ve Rize dağları; iç kesimde Çoruh ve Kelkit oluğunun G.'inde Yalnızçam, Mescit, Kop ve Yıldız dağlan) bölgenin B. yarısında alçalır ve birbirinden uzaklaşır (isfendiyar, İlgaz, Köroğlu dağları); aralarına nispeten daha geniş çukur alanlar (Kastamonu, Bolu, Düzce ovaları) girer. Jeolojik bakımdan Karadeniz bölgesinin en büyük kısmını Türkiye'nin yapısında Pontid olarak isimlendirilen tektonik birimi meydana getirir. B. yarısında eski billurlu masifler de yer alır; ama, bütün

bölgede, B.'da Mesozoyik yaşta kireçtaşları ile D.'da aynı yaştaki volkanik fasiyesli ve çoğunlukla killi oluşuklar en geniş yeri kaplar. Killi oluşukların yaygınlığı, kuvvetli eğimler ve bol yağışlarla birlikte bütün bölgede sık sık meydana gelen yer kaymalarının nedenidir. Pontid'lerle, Anatolid’ler arasında bir kenet zonu üzerinde yer alan bölgenin G. kesimi, bütün uzantısı boyunca sağ atımlı K. Anadolu fay sistemi ile kesilmiştir ve bu diri fayların hareketi sonucunda çok yüksek bir depremsellik gösterir. Bir kuşak halinde uzanan bu fay zonu Türkiye' nin en sık ve en şiddetle sarsılan bölgelerinin başında yer alır. Türkiye sınırları içinde doğan ve denize ulaşan en uzun akarsular bu bölgededir (Yeşilırmak, Kızılırmak ve ancak ağız kesimi sınırımız dışında kalan Çoruh). Kenar dağları yaran vadiler eskiden beri başlıca yolların izlediği doğal koridorlardır.
İklim ve bitki örtüsü.
Bu bakımdan kıyı ve iç kesimler farklı özellikler gösterir. Kıyı şeridinde, özellikle D. Karadeniz kesiminde her mevsimi yağışlı, ılıman, hemen hemen okyanusal bir iklim görülür. Bütün bu kıyı boyunca, Samsun yöresi dışında, yıllık yağış tutarı 1 000 mm'den çoktur; Rize çevresinde 2 000 mm'yi aşar. Yazlar sıcak (Trabzon ağustos ort. 23°C) ve nemli, kışlar ılık (Trabzon ocak ort. 7,2 °C) ve yağmurludur. B. Karadeniz kıyı şeridinde sıcaklıklar biraz daha düşüktür. Buna karşılık bölgenin iç kesimi şiddetli ve daha az yağışlı karasal iklimin etkisindedir; kışlar çok soğuk (Kastamonu ocak ort. -1,4 °C; ölçülen en düşük sıcaklık - 26,9 °C) ve karlıdır. Yazlar sıcak (Kastamonu temmuz ort. -19,8 °C) ve az yağışlıdır. En yağışlı mevsim, kıyı şeridinde sonbahar olduğu halde iç kesimde ilkbahara rastlar. Kıyı ve iç kesim arasındaki bu önemli iklim ayrılıkları bitki örtüsünde de açıkça görülür. Bölgenin Karadeniz boyunca, kenar dağların K. yamaçlarında uzanan kesimi, Türkiye’nin orman bakımından en zengin alanıdır. Burada Avro-Sibirya flora bölgesinin özelliklerini taşıyan türlerden oluşan (kayın, gürgen, köknar, ladin) nemli, çok katlı ve sık ormanlar yayılır. Oysa, aynı dağların doruk çizgisinin G.'inde şiddetli kış soğuklarına ve daha az yağışlara uymlu türlerden (sarıçam, karaçam, meşe) oluşan seyrek ve kuru ormanlara geçilir. Başlıca tarım alanı olan ovalarda doğal bitki örtüsü büyük ölçüde tahrip edilmiş ve bazıları ağaçlı bozkır görünümünü almıştır.
Nüfus.
Türkiye nüfusunun 1/6’dan çoğunun yaşadığı bölge, genel olarak sık nüfuslanmış olması ile (km2'ye ort. 60 kişiden çok) dikkati çeker. Ama bu bakımdan bölümleri ve yöreleri arasında büyük farklar vardır. D. Karadeniz kıyı şeridi Türkiye’de nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu alandır (km2’ye 100'ün, hatta bazı yörelerde 200’ün üzerinde). Buna karşılık dağlık alanlar, Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz bölümlerinin iç kesimleri çok seyrek nüfuslanmıştır. Kentleşme oranı düşüktür; nüfusun %68’i kırsal yerleşmelerde yaşar. Bölge D. bölümünde oba, orta bölümünde cenik, B. bölümünde divan adı verilen kırsal yerleşme tipleri ve özellikle D. bölümünün kıyı kesiminde dağınık köy yerleşmeleri ile dikkati çeker. Bölgenin en büyük 3 kenti, ya Antikçağ' dan beri kullanılan tarihi ticaret yollarının Karadeniz kıyısına ulaştığı yerlerde (Trabzon ve Samsun) ya da Cumhuriyet döneminde ağır sanayinin geliştiği yerde (Zonguldak) kurulmuştur. Sayım sonuçlarına bakıldığında bütün bölgede nüfus artışının Türkiye ortalamasının çok altında olduğu, hatta bazı yörelerde (Artvin) azaldığı görülür Ama bu gözlem aldatıcıdır ve çok büyük ölçülere varan iç göçlerin sonucudur.
Örneğin, Türkiye’nin diğer bölgelerine yayılmış olan Rize'lilerle, Kastamonu'luların sayısı bu illerde yaşayanlardan daha çoktur.
Ekonomi.
Bölgenin bölümleri arasında başat ekonomik faaliyet bakımdan farklılıklar vardır. D. Karadeniz bölümünde tarım ağır basar. Burada, dar kıyı şeridi özellikle ticari ürünlere yönelmiştir ve Türkiye çay üretiminin tamamını, fındık üretiminin 3/4'ten çoğunu sağlar; ayrıca tütün ve mısır yetiştirilir. Balıkçılık da önemlidir; Türkiye genel balık üretiminin büyük kısmı bu kıyılarda elde edilir. Orta Karadeniz bölümü yalnız yer şekilleri ve iklim bakımından değil, tarımsal bakımdan da iç Anadolu' ya geçiş özelliği gösterir. Burada tahıl (buğday, mısır) ve özellikle tütün, şekerpancarı verimli ovaların en önemli ticari ürünleridir. Buna karşılık, B. bölümünde orta bölümdekiyle aynı tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinin yanında, sanayi, özellikle Karabük-Zoguldak-Ereğli üçgeninde ağır sanayi gelişmiştir. Bütünü ile Karadeniz bölgesi Türkiye'nin en önemli orman ve orman ürünleri üretim alanıdır. Bölgenin başlıca yeraltı kaynakları D. bölümünde Murgul bakır yatakları, iç kesimlerde linyit ve kayatuzu ile B. bölümünde maden kömürüdür. Zonguldak-Ereğli havzasında üretilen ve Türkiye'nin rezervi en fazla (yaklaşık 1,5 milyar ton) olan yataklarından elde edilen maden kömürü bu bölümde gelişmiş olan demir-çelik sanayisinin (Karabük, Ereğli) kuruluş nedenidir. Bölgenin diğer kesimlerinde sanayi belli kollar (çimento, şeker, kâğıt, orman ürünleri, besin sanayisi, çay fabrikaları) dışında fazla gelişmemiştir.
Ulaşım
. Kuvvetli engebelik, özellikle aşılması çok güç yüksek sıradağlar, Karadeniz bölgesinin kıyı kesimi ile yurdun iç kesimleri arasındaki ulaşım bağlantısını tarih boyunca olumsuz yönde etkiletmiş, sapa ve ayrı kalmasına yol açmıştu Bu durum, Cumhuriyet döneminde iki demiryolunun Karadeniz kıyılarına kadar uzatılması, özellikle 1950'lerden sonra iyi karayollarının yapılması, Samsun ve Trabzon'da havalimanlarının açılışı ile günümüzde büyük ölçüde değişmiş ve kıyı şeridinin deniz yollarına bağımlılığı sona ermiştir.
Kaynak :Büyük Larousse