Arama

Göktaşı (Meteor) - Tek Mesaj #8

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Kasım 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
göktaşı
Ad:  Göktaşı (Meteor)3.jpg
Gösterim: 3305
Boyut:  26.7 KB

METEORİT olarak da bilinir, gezegenlerarası uzayda yer alan bir gezegenin ya da uydunun yüzeyine düşen taşsı ya da metalik maddelerin ortak adı.

Yer’in atmosferine girdiğinde buharlaşan bu türden maddelerin atmosferde bıraktığı ışıklı ize ise meteo (akanyıldız) denir. Yılda yaklaşık birkaç bin cisim Yer atmosferine girer, buna karşılık bunlardan yalnızca 500 kadarı buharlaşmadan yere göktaşı olarak düşer.

Göktaşları Yer’in atmosferine saniyede 11-72 km arasında değişen hızlarda girer. Sürtünmenin neden olduğu ısınma parlak bir ateş topuna, bu da kimi zaman ses patlamasına yol açar. Göktaşının yüzeyi ısınır, erir ve damlalar atmosfere karışır; bu damlalar ısıyı beraberlerinde götürdüğünden düşen parçacığın iç bölümü görece soğuk kalır. Atmosferin yoğun alt katmanına giren göktaşı parçalara ayrılabilir. Eğer örneğin 100 tondan daha ağır bir parça, sesten daha yüksek hızla yere çarparsa bir patlama çukuru (krater) oluşturabilir. Arizona’daki Barringer Krateri bu şekilde oluşmuş çukurların en büyüklerinden biridir. Öte yandan çapları 50 mikrondan küçük olan parçacıklar sürtünme ısılarını dağıtırlar ve yavaşça süzülerek yeryüzüne ulaşırlar. Günde yaklaşık 3 bin ton toz parçacığı bu biçimde yeryüzüne düşmektedir.

Göktaşı türleri.


Göktaşları kimyasal bileşimlerine göre taşsı faerolit), demirli (siderit) ve taşsı demirli (siderolit) olmak üzere başlıca üç grupta toplanır. Bunlar da ayrıca çeşitli altsınıflara ayrılır. Göktaşlarının kimyasal bileşimi yani elementlerin göreli dağılımı genel olarak Güneş sistemindeki dağılımla uyuşmaktadır. Tüm göktaşlarının yüzde 90’ını oluşturan ve top biçiminde Yer’e düşen bu taşsı göktaşları demir, silisyum, karbon, magnezyum, alüminyum ve oksijen içerir. İnce gökkumu (kondrül) parçacıkları içeren göktaşlarına ise kumlu göktaşı (kondrit) denir; bunlar kabaca içerdikleri magnezyum/silisyum oranına göre sınıflandırılırlar. Bu oran kumlu göktaşlarının mineral yapısını belirler. Kumlu göktaşlarının en önemli türü karbonlu kondritlerdir; oksijen ve karbon bakımından zengin olan bu maddeler bilinen en yaşlı (4,5 milyar yıl) göktaşları ve belki de canlı yaşamın ilk habercileridir.

Demirli göktaşları, tüm göktaşlarının yaklaşık yüzde 5-6’sım oluşturur; bunlar içerdikleri nikel, galyum, germanyum ve iridyum miktarlarına göre çeşitli altsınıflara ayrılırlar. Nikel içeriği ağırlık olarak yüzde 5-60 arasında değişen demirli göktaşları kesilerek cilalanır ve asitle yıkanırsa, ilginç çizgi örgüleri ve geometrik şekiller ortaya çıkar; bunlara Widmannstâtten çizgileri denir. Hiçbir doğal kay aç malzemede bu tür çizgilere rastlanmaz. Taşsı demirli göktaşları ise, tüm göktaşlarının yaklaşık yüzde 1-2’sini oluşturur ve olivin ile çeşitli metaller içerir.

Göktaşlarının kökeni.


Yer’e düşmeden önceki yörüngesi gözlenen ve hesaplanan göktaşlarının sayısı azdır. Az sayıdaki örnekten, göktaşlarının çoğunun Güneş çevresinde oldukça basık elips biçiminde bir yörüngede dolandığı ortaya çıkarılmıştır. Göktaşlarının kuyrukluyıldız kalıntısı olduğu öne sürülmekteyse de, yörünge bilgileri büyük olasılıkla bunun böyle olmadığını göstermektedir. Tarihlendirme incelemeleri ise göktaşlarının çoğunun gezegenlerin oluşması sırasında ya da bundan kısa bir süre sonra katılaştığını ve ancak çok sonraki dönemlerde daha büyük bir cisimden koparak ayrıldıklarını göstermektedir. Buna göre önce toz parçacıklarından milimetre boyutunda (çoğunlukla silikat) kütleler oluşarak soğumuştur. Katılaşan bu maddeler ile metal ve oksit parçacıkları karbonlu maddeler birleşerek orta büyüklükte, yarıçapı 100-250 km arasında değişen küçük gezegenler oluşmuştur. Kısa yaşamlı radyoaktif çekirdeklerin bozunmasından açığa çıkan ısı küçük gezegenin merkez bölümünü eritmiş, daha dış bölümlerini de ısıtmıştır. Demir, nikel gibi yüksek yoğunluklu maddeler kütleçekiminin etkisiyle merkeze doğru akmış ve yavaş soğuma sonucunda buralarda toplanmıştır. 100 milyon yıl kadar süren bu süreç 4,5 milyar yıl önce tamamlanmıştır. Daha sonra küçük gezegenler çarpışarak parçalanmış ve parçaların bir bölümü Yer’e yakın yörüngelere dağılmıştır. Böylece parçalanan cismin merkezi demirli göktaşlarını, dış bölümleri taşsı göktaşlarını ve ara katmanlar da taşsı demirli göktaşlarını oluşturmuştur.

Bazı elementlerin (örn. oksijen, magnezyum ve gümüş) izotopları bakımından son derece zengin olan göktaşları, Güneş sisteminin oluşumundan önceki çekirdek bireşimi (nükleosentez) süreçlerine ilişkin önemli bilgiler taşır. Ayrıca Yer’in yaşma ve izotop yapısına ilişkin araştırmalarda da bu tür göktaşlarından yararlanılır.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM