Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Kasım 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Meryemana Evi

Ad:  1.JPG
Gösterim: 3950
Boyut:  27.4 KB

PANAYA KAPULU olarak da bilinir, antik Ephesos (Efes) kentinin 7 km kadar güneyinde, Aladağ’ın (Solmissos) üstünde, Hz. Meryem’in son yıllarını geçirdiğine inanılan ev.

Yatalak bir Alman rahibe olan Katharina Emmerich (1774-1824) böyle bir yeri düşünde gördüğünü ileri sürerek ayrıntılı biçimde tanımlamıştı. İzmir’deki Lazarist keşişler 1891’de bu bilgilere dayanarak yaptıkları araştırmalarda Ephesos yakınlarında anlatılanlara uyan küçük bir yapının kalıntılarıyla yanında bir su kaynağı buldular. Araziyi satın aldıktan sonra, burayı Selçuk kasabasına bağlayan bir yol yaptırdılar ve her yıl bir hac töreni düzenlemeye başladılar. Katolik Kilisesi önceleri çekimser kaldıysa da, Papa XXIII. Johannes 1961’de Meryemana Evi’ni kutsal hac yeri ilan etti. Daha sonra yapının kalıntıları üstünde bir şapel inşa edildi. Bu şapeli Papa VI. Paulus (1967) ve Papa II. Johannes Paulus (1979) ziyaret ettiler. Çevresinde lokanta ve dükkân gibi sayıları hızla artan hizmet tesislerinin yapıldığı Meryemana Evi giderek çok canlı bir dinsel ve turistik yer haline geldi.

Meryem’e Müjde,


Cebrail’in Meryem Ana’ya, Kutsal Ruh’tan, İsa olarak anılacak bir erkek çocuğa gebe kalacağını (Luka 1:26-38) bildirmesi.

Yortusu 25 Mart’ta kutlamr. Aziz I. Gelasius ile Aziz Gregorius’un ayin kitapları dışında bu yortudan gerçek anlamda söz eden ilk metinler Tole- do Konsili (656) ve Trullo Konsili (692) karadandır. Hıristiyanlığın erken dönemi ile ortaçağda güzel sanatlarda ve kilise dekorasyonunda, ayrıca Rönesans ve barok dinsel sanatında Meryem’e Müjde öyküsünün özel bir önemi vardı. Ayrıca Bizans kiliselerinde canlandırılan az sayıda anlatısal sahneden biridir. Meryem’e Müjde, Hıristiyan inanışına göre Hz. İsa’nın bedenleşmesiyle çakıştığı için insanlığın kurtuluşunun da başlangıcını simgelemektedir.

Meryem’in Elisabet’i Ziyareti,


Hz. İsa’ ya gebe olan Meryem Ana’nın akrabası Elisabet’i ziyareti.

Luka İncili’ndeki (1:39-41) öyküye göre, Meryem, Zekeriya’nın evine girerek Vaftiz- ci Yahya’ya gebe olan Elisabet’i selamlar; Elisabet, Meryem’in selamını işitince çocuk kamında sıçrar ve Elisabet Kutsal Ruh’la dolar. Daha sonra geliştirilen öğretiye göre bu olay Vaftizci Yahya’nın kutsanması ve ilk günahtan arınmış olduğu anlamına gelir. Bu karşılaşma üzerine Hz. Meryem, Magnificat adıyla bilinen ilahiyi söyler. Katolik kilisesinde Meryem’in Elisabet’i Ziyareti Yortusu 31 Mayıs’ta (1969’a değin 2 Temmuz) kutlanır.

12. yüzyıla değin bu karşılaşmayı canlandıran tasvirlerde, Meryem ile Elisabet çekingen ve ağırbaşlı biçimde selâmlaşırken (Helenistik gelenek) ya da şefkatle kucaklaşırken (Suriye kökenli gelenek) betimleniyordu. 12. yüzyıldan sonra, ortaçağ sonlarına özgü gerçekçilik anlayışına uygun daha duygulu bir anlatım egemen oldu. Meryem Ana’nın Hıristiyan ibadetindeki öneminin artması 15. yüzyıl başlarında bir başka değişikliğe yol açtı ve Elisabet, Meryem’in önünde diz çökrtıüş olarak betimlenmeye başladı. Gene 15. yüzyılda, Bizans kökenli bir tasvir Batı’da yaygın biçimde benimsendi. Bu tasvirde Elisabet’in rahminde görülen bebek (Vaftizci Yahya) Meryem Ana’ nın rahminde görülen İsa’yı selamlıyordu. Bu tasvir, Karşı-Reformu kurumlaştıran Trento Konsili’nce yakışıksız olduğu gerekçesiyle yasaklandı. Sonraları Elisabet’i diz çökmüş durumda gösteren daha ağırbaşlı tasvirin kullanılması kabul edildi.

Meryem’in Göğe Çıkışı,


Katolik ve Ortodoks ilahiyatında, Meryem Ana’nın, yeryüzündeki yaşamının sonunda ruhu ve bedeniyle göğe alındığı yolundaki öğreti.

İlahiyat bakımından bu öğreti, Meryem’in kurtuluşunun, onun kusursuz varlığının yüceltilmesi anlamına geldiği ve tüm insanlığa vaat edilen kurtuluşun habercisi olduğu biçiminde değerlendirilir.

Yeni Ahit’te Meryem’in Göğe Çıkışı’ndan açıkça söz edilmez. Öğretinin gelişmesi, Meryem Ana’nm onuruna düzenlenen genel bir yortunun, 15 Ağustos’ta onun “uykuya dalışının” yıl dönümünde kutlanan bir yortuya dönüşmesiyle yakından ilişkilidir, ilk kez Bizans kiliselerinde kutlanmaya başlayan yortu daha sonra Batı’ya geçmiş ve Meryem’in ruhu kadar bedeninin de yüceltilmesini yansıtmak amacıyla “göğe çıkış” terimi kullanılmaya başlamıştır. Ortodoks Kilisesi’nde Meryem’in “uykuya dalışı” sıkça kullanılan ikonografik bir tema olmasına karşın Göğe Çıkış temasına daha az rastlanır.

Göğe Çıkış’a ilişkin anlatılar önceleri tereddütle karşılanmakla birlikte ortaçağ sonlarında hem Ortodoks hem de Katolik kiliselerince benimsendi. Papa XII. Pius 1 Kasım 1950’de Meryem’in Göğe Çıkışı öğretisinin Katolikler için bağlayıcı bir dogma olduğunu ilan etti. Ortodokslar arasında vahye dayalı bir öğreti sayılmayan Meryem’ in Göğe Çıkışı’m birçok Protestan da kiliselerin birleşmesi önünde bir engel olarak görür.

Meryem’in Göğe Çıkışı teması; Hıristiyan ibadetinde Meryem Ana’nın önem kazandığı ortaçağ sonlarında Batı Avrupa Hıristiyan sanatında kullanılmaya başladı. 13. yüzyıldan sonra kilise bezemelerinde, Rönesans ve barok dönemlerinde de altar panolarında yaygın olarak işlendi. Meryem’in Göğe Çıkışı’nı konu alan tasvirlerde Hz. Meryem, genellikle meleklerle birlikte dua eder durumda, çevresinde Havarilerin şaşkın bakışlarla sıralandığı üstü açık mezarından göğe çıkarken betimlenir. 15. yüzyılın sonuna değin Meryem bir mandorla'yla kuşatılmış olarak betimlenirken, 16. yüzyılda mandorla'nın yerini bir bulut kümesi almıştır.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM