Akılcılık
Varolan hiçbir şeyin insan aklının kabul edebileceğine aykırı bir açıklamsı bulunmadığını ileri süren öğreti.
Akılcılık dünyanın varlığını vahiye bağlayan tanrıbilime olduğu kadar akılsallığı insanı akılla donatmış olan tanrının kendi istencinde gören tanrıbilime de karşıdır. Tarihsel olarak akılcılık bilimin din karşısındaki özerkliği için girişilen savaşıma bağlanmaktadır. Leipniz'in ve Spinoza'nın savaşımları gibi..
Ama aklıcılık aynı zamanda aklın tarihsel olmayan bir kavranışına da bağlıdır. Engels'e göre devrimi hazırlayan 17. yy Fransız filozofları varolan her şeyin tek yargıcı olarak akla başvuruyorlardı...
Bu aklın gerçekle evrimi bir burjuvayı oluşturan orta sınıf yurttaşının idealleştirilmiş anlığından başka bir şey olmadığını gördük. (Ütopik sosyalizm, bilimsel sosyalizm)
Kant'tan sonra Hegel'in akılcılıkta gerçekleştirdiği kopukluğu oluşturan şey diyalektiğin araya girişidir. Hegel sonrası akılcılık kavramların kendi kendilerinden türetilmesine (çıkarımlanmasına) dayanan bir bireşim sürecini andırır. Akılsallık markscılığa yabancı değildir. Ama buna rağmen Markscılık akılılık değildir. Althusser'in bir izleyicisi "kapital, kavramsal olarak çıkarımlanmamış somut tarih bölümleriyle doludur." der.
MsXLabs.org & Büyük Larousse