Arama

Patrona Halil İsyanı - Tek Mesaj #8

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Ocak 2017       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Patrona Halil ayaklanması


Ahmet Ml'ün yenilikçi sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın damgasını taşıyan ve Lale devri diye tanımlanan döneme (1699-1730) son veren tutucu başkaldırı hareketi (1730).

Batı orduları biçiminde bir “Asakir-i nizamiye" kurmaya girişen Nevşehirli İbrahim Paşa Fransa’dan askerlik uzmanları getirterek Üsküdar’da yaptırdığı kışlada yeni askeri talim ettirmeye başladı. Bu Yeniçeri ocağı’nın sadrazama küsmesine yol açtı. Ayrıca tam anlamıyla bozulmuş olan ocağa sadece ulufe almak için bir kolayını bulup kaydedilen küçük esnaf takımının sadrazamın buyruğuyla yeniçerilikten atılması, yangınlarla depremlerden yıkıma uğrayan İstanbul ve öteki kentlerin bayındırlaştırılması için konulan vergilerin artık çoğu esnaflık yapan yeniçerilerin kesesine zarar vermesi hoşnutsuzluk yarattı. Padişahla devlet erkânının Lale devri’nin özelliklerinden olan Çırağan sefaları ve helva sohbetleri de pek çok dedikoduya yol açtı.

Sadrazamın önemli konumlara ve yüksek memurluklara kendi akrabalarını getirmesi, yeniçerilerin eskisi gibi gaza ganimetleri yerine İstanbul' da saray, konak, ev vb. yağmalama alışkanlığı edinmiş olması, Müteferrika matbaası'nın işlemeye başlamasının tutucu çevrelerde sert tepkiler uyandırması, özellikle İran'la sürüp giden savaşta Safeviler’in Nihavend'i ve Hemedan muhafızı Abdurrahman Paşa’nın 60 bin askerini başsız bırakıp kaçması üzerine burasını da ele geçirmeleri (1730) gibi olaylar Patrona Halil ayaklanmasının başlıca nedenleri sayılır. Bu arada, sadrazam İbrahim Paşa’nın zoruyla ran seferine çıkmak üzere İstanbul'dan Üsküdar'daki karargâhına geçen Ahmet III, başkentten bir türlü ayrılmak istemediğinden, burada oyalanarak boşuna 57 gün geçirdi. Ayrıca, karargâhı da boş bırakıp maiyetiyle birlikte saraylar ve yalılarda eğlenceye daldı. Bu sırada Tebriz muhafızı vezir Kara Mustafa Paşa’nın 75 bin askerini bırakıp bir gece kaçması yüzünden Nadir Şah'ın Tebriz’e girdiği ve askerle halktan çoğunun Safeviler tarafından kılıçtan geçirildiği haberinin yayılması, İstanbul'da büyük bir üzüntü ve heyecana yol açtı.

Saraya karşı olan tutucu çevreler olayı hemen sömürmekten geri kalmayarak, bu felakete padişahın gizli bir “hattı hümayun”unun neden olduğunu abartılı bir biçimde yaydılar Öte yandan, devlet erkânı Anadolu yakasında olduğu için İstanbul'un başsız kalmasından yararlanan Patrona Halil, çevresine topladığı Muslu Beşe, Ali Usta, Kara Yılan, Çınar Ahmet, Emir Ali, Turşucu İsmail, Oduncu Mehmet, Laz Mustafa, Gâvur Ali, Ciğerci Ramazan gibi çoğu Arnavutlar’dan oluşan ayaktakımından yandaşlarıyla birlikte isyan bayrağını açarak dükkânların kapanmasına ve toplum yaşamının felce uğramasına neden oldu (28 eylül 1730). Olay tam bir ayaklanmaya dönüşünce Ahmet III aynı gece devlet erkânıyla birlikte Üsküdar’dan Topkapı sarayı’na geçtiyse de saray bostancıları dağılmış olduğundan önemli bir güç oluşturulmadı. Ertesi gün (29 eylül cuma) Yeniçeri ocağı’nın da ayaklanmacılara katılması, zindanlardaki hükümlülerin salıverilmeleri üzerine evlerle konaklar yağmalanmaya başlanınca, ayaklanmayı bastırma umudu ortadan kalktı.

Cumartesi günü ayaklanmacılar padişahtan Nevşehirli İbrahim Paşa başta olmak üzere 37 kişinin kendilerine teslimini istediler (30 eylül). Bunun üzerine padişah, damadını azlettiğini duyurdu. Ayaklanmacılarsa, listede belirtilen kişilerin mutlaka kendilerine tesliminde ayak diretince, sarayda tutuklanan sadrazam, damatları olan kaptanıderya Kaymak Mustafa ve sadaret kethüdası Mehmet paşalarla birlikte boğdurulduktan sonra üçünün de cesedi öküz arabalarıyla Et meydanı’na gönderildi (1 ekim pazar).

Ancak, Ahmet III tahta çıktığında (1703) Edirne vakası’nı düzenleyenleri ortadan kaldırdığından kendisine güvenmeyerek tahttan indirilmesi için neden arayan ayaklanmacılar, sadrazamın ölüsünü ona ait olmadığı gerekçesiyle bir beygirin kuyruğuna bağlayıp saraya geri gönderdiler. Hemen ardından da yalancılıkla suçladıkları Ahmet lll’ün padişahlık ve halifeliğinin şeriat kuralları açısından geçersiz olduğu yaygarasını kopardılar. Atalarından Sultan İbrahim’i örnek göstererek kendisini tehdit etmelerinden ve yalancılıkla suçlanmasından büyük üzüntüye kapılan Ahmet III, can güvencesi verilmek koşuluyla tahttan çekileceğini ayaklanmacılara bildirdi. Bu kararı sevinçle karşılayan elebaşılar, Kuran’a el basıp ant içtiler.

Bunun üzerine tahtı yeğeni Mahmut l’e bırakan Ahmet lil, şehzade dairesine çekildi (2 ekim pazartesi). 28 eylülde başlayan ve Ahmet lll’ün tahttan çekilmesine neden olan Patrona Halil ayaklanması, Mahmut I döneminde de sürdü. Ayaklanmacılar, ancak şeyhülislam Mirzazade Şeyh Mehmet Efendiden ceza görmeyeceklerine ilişkin hüccet (belge) aldıktan sonra Et meydanı'ndaki çadırlarını kaldırdılar (11 ekim çarşamba). 13 gün süren ayaklanmanın sona ermesi üzerine İstanbul’da çarşılar açılıp normal yaşama dönüldüyse de zorbalar saltanatı son bulmadı. Başlarında Patrona Halil ile Muslu Beşe bulunan ayaklanmacılar Sadâbad'da Damat İbrahim Paşa döneminde yaptırılan yaklaşık 150 kasrın hemen yakılıp yıkılmasını, hatta eski sadrazamın doğum yeri olan Nevşehir’in bile yerle bir edilmesini istediler. Padişah Sadâbad’ın yakılmayıp yalnız yıkılmasına razı olunca, Kâğıthane köşkleri ve yalıları bahçeleriyle birlikte 3 günde yağmalanarak yıkıma uğratıldı.

Ayrıca, yalnız askere dağıtılması gereken cülus bahşişini, Patrona Halil kendi yardakçılarından 3 bin kişiye de dağıttırdı. Divan görüşmelerine bile katılan bu eski hamam tellağı elkoyduğu baş defterdar izzet Ali Bey’in konağına yerleşti. Bir zamanlar kendisine veresiye et veren Yanaki adlı rum bir kasap yazıcısının da Boğdan voyvodalığına atanmasını sağladı. Mahmut I, devlet kavramıyla bağdaşmayan bu duruma bir son verilmesini buyurup ortaya da 5 bin altın koyunca, darüssaade ağası Beşir Ağa’nın girişimiyle sadrazam Silahtar Mehmet Paşa ve bir rastlantı sonucu İstanbul'da bulunan Kırım hanı Kaplan Giray I işbirliği yaptılar. Padişahın verdiği altınlarla bazı ocak ağaları satın alındı ve ayaklanmacı güruhunun elebaşlarına ustaca bir tuzak kuruldu.

Patrona, vezir payesiyle Rumeli beylerbeyliği verilmek üzere saraya çağrıldı. Yardakçılarının eşliğinde saraya gelen Patrona Halil, Revan köşkünde huzura çıkmak için beklerken, elverişli yerlere gizlenmiş olan Pehlivan Halil Ağa yönetimindeki 33 yeniçeri tarafından ansızın bastırılıp tüm adamlarıyla birlikte öldürüldü (15 kasım 1730). Kısa sürede 30 bin altın tutarında bir servet topladığı söylenen Patrona'nın öcünü alma bahanesiyle şehri yağmalamak için İstanbul’da arnavut takımının çıkardığı yeni bir ayaklanma, Silahtar Mehmet Paşa’nın yerine getirilen sadrazam Kabakulak İbrahim Paşa tarafından şiddetle bastırıldı (28 ocak 1731).

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM