BELGESEL SİNEMA ÇEŞİTLERİ propaganda filmi
doğrudan doğruya bir görüşü yaymak, izleyicileri belirli bir düşünce ve davranışa yöneltmek amacıyla çekilmiş film. Genellikle bir devlet ya da siyasal güç tarafından gerçekleştirilir. Savaş zamanlarında sayıları oldukça artan propaganda filmleri, televizyonun ve öteki iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla etkilerini yitirmiştir.
Sinemanın kitleleri etkileme gücü daha ilk geliştiği yıllarda fark edilmişti. 1898 tarihli ABD yapımı Tearing Down the Spanish Flag (İspanyol Bayrağını Yırtarken) izleyicilerin milliyetçi duygularına sesleniyordu. Fransız Georges Melies’in L’Affaire Dreyfus (1899; Dreyfus Olayı) filmiyse adalet mekanizmasındaki haksızlıkları ortaya seriyordu.
I. Dünya Savaşı propaganda filmlerinde büyük artışa yol açtı. Savaşa katılan ülkeler askerlerinin ve halklarının moralini yükseltmek, kendilerini güçlü göstermek amacıyla propaganda filmleri yaptırıyor, bu tür filmler üretecek birimler kuruyordu. 1917 Devrimi’nden sonra Sovyet hükümeti propaganda sinemasına özel bir önem verdi. Çarlık döneminde çekilmiş haber filmlerinin yeniden kurgulanarak yeni rejimin tanıtımı için kullanılması zorunluluğu, yalnız propaganda filmlerinde değil, yenilikçi ve belgesel Sovyet filmlerinde de kurguya dayalı bir gelişmeye yol açtı.
Ispanya İç Savaşı sırasında çekilen Ivor Montagu’nün The Defence of Madrid'i (1936; Madrid Savunması), Ivens’in The Spanish Earth'ü (1937; İspanyol Toprağı), Ester Şub’un İspaniya'sı (1939; İspanya) ve Andre Malraux’nun Espoir’ı (1938; Umut), Cumhuriyetçileri savunmakla birlikte, propaganda filmi,sınırlarını aşan belgesel özellikler taşıyordu. Bu savaş sırasında Milliyetçiler de Alman-İspanyol yapımı propaganda filmleri çektiler.
Almanya’da propaganda filmleri, Nazilerin 1933’te iktidara geldikten sonra oluşturdukları dev propaganda aygıtının önemli bir arçası oldu. Propaganda Bakanı Goebels’in denetlediği filmlere, ilgiyi artırmak için eğlence öğeleri de katılıyordu. II. Dünya Savaşı sırasında gelişmesinin doruğuna varan Alman propaganda sinemasının en önemli üretimlerinden biri, cepheden haberleri içeren Deutsche Wochenschau adlı diziydi. Leni Riefenstahl’in yönettiği propaganda filmleri ise Nazi ideolojisinin sinemadaki estetik yansımaları oldu.
II. Dünya Savaşı Müttefik ülkelerde de birçok propaganda filmi çekilmesine yol açtı. İngiliz yönetmenler anlatım ve çekim niteliği oldukça gelişkin filmler yaparak, sonradan belgesel sinema içinde sayılacak bir akım yarattılar. ABD’de ise Savaş Haberalma Dairesi’nde çalışan Frank Capra, John Ford, William Wyler ve John Huston gibi ünlü yönetmenler çeşitli filmler yaptılar. The March of Time (1935) adlı haber filmi dizisiyle ABD halkının savaş sırasında morali ayakta tutulmaya çalışıldı. Anatole Litvak, Alfred Hitchcock, Charlie Chaplin, Howard Hawks ve Wyler gibi yönetmenler, savaş sırasında çektikleri uzun filmlerde de Nazi karşıtlığı ve yurtseverlik temalarını işlediler.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra propaganda filmlerinin önemi gittikçe azaldı. Soğuk savaş yıllarında ABD’de komünizm tehlikesini ve hür dünyanın üstünlüğünü vurgulayan, SSCB’deyse sosyalist sistemin üstünlüğünü yansıtan filmler yapıldı. 1960’lı yıllarda Vietnam Savaşı’nın antiemperyalist yanını vurgulayan inside North Vietnam (1967; Kuzey Vietnam’da) ve altı ünlü yönetmenin ortaklaşa yaptığı Loin du Vietnam (1967; Vietnam’dan Uzakta) gibi filmler çekildi.
Türkiye’de, tek parti döneminde yeni Cumhuriyet’in etkinliklerini tanıtmak amacıyla yaptırılan, daha sonra da Kıbrıs olayları nedeniyle hazırlanan birkaç film dışında bu alanda önemli bir etkinlik olmamıştır.
haber filmi
haber değeri taşıyan günlük olayları saptayan kısa belgesel filmlere verilen ad. Haber filminin kökeni sinemanın ilk günlerine, Lumiere Kardeşler’e değin uzanır. Dünyanın dört köşesine kameramanlar gönderip önemli olayları filme aldıran Lumiere’ler, kısa süre soma karşılarında rakip olarak Fransa’da Charles Pathe ve Leon Gaumont’u, İngiltere’de Robert Paul ve Birt Acres’i, Almanya’da Oskar Messter’i, ABD’de de Biograph ve Vitagraph gibi şirketleri bulmuşlardı.
Haber filmleri düzenli olarak önce müzikhollerde gösteri aralarındaki boşluklarda, daha sonra da sinema salonlarında, film aralarında gösterilmeye başlamıştı. Flaş nitelikte haber konusu olayları filme almanın maliyeti yüksek olduğundan, haber filmleri geçit törenleri, açılış ve göreve başlama törenleri, spor karşılaşmaları ve güzellik yarışmaları gibi önceden bilinen olayları ya da sel gibi sürekliliği olan, etkisi uzun süren olayları konu alıyordu.
İlk olarak Fransa ve İngiltere’de gösterilen Pathe-Journal (1908) ve ABD izleyicisi için hazırlanan Pathe Weekly (1912), en tanınmış haber filmi dizileri arasında yer alıyordu. ABD’de Time Inc. tarafından yapılan The March of Time (1935), dramatik kurgusu ve açıklayıcı röportajlarıyla belgesel sinemanın etkisini kanıtlayan bir dizi oldu. Televizyonun yaygınlaşması ve televizyonda haber bültenlerinin, belgesel filmlerin ve özel haber programlarının daha çok izlenir olmasıyla haber filmlerinin sayısında belirgin bir azalma görüldü. Gitgide gerileyen haber filmleri 1950’lerin sonlarında bütünüyle önemini yitirdi.
derleme film
MONTAJ FÎLMİ ya da KURGU FİLMİ olarak da bilinir, başka amaçlarla çekilmiş ya da daha önce gösterilmiş filmlerden alman parçalarla oluşturulan film. Çok değişik niteliklerde olabilmekle birlikte bunlar genellikle bilgi verme, eğitme, etkileme ve eğlendirmeye yönelik, kurmaca olmayan yapımlardır. Yayınlanmamış filmlerle daha önce gösterilmiş filmlerin bir arada kurgulandığı televizyon ya da sinema yapımları tam anlamıyla derleme film kapsamına girmez; ama bunların yayınlanmış parçalardan oluşan bölümleri derleme film sayılabilir.
Derleme film yapımında en önemli aşama kullanılacak parçaların bulunması, sınıflandırılması ve tanımlanmasıdır. Film arşivlerinin ve haber filmi koleksiyonlarının çoğalıp gelişmesi bu süreci kolaylaştırmıştır, ilk başlarda özen gösterilmemesine karşın telif hakları da zamanla önem kazanmıştır. Günümüzde kullanılan parçalar için genellikle telif hakkı ödenmekle birlikte bazı yapımcılar, derleme filmi normal bir filmin çekiminden ucuz bulmaktadır.
Sinemanın ilk yılları olan 1890’lardan bu yana yapılan derleme filmler zamanla kalıcı bir tür haline geldi. Türün ilk önemli örneği, Edwin S. Porter’ın 1903 tarihli The Life of an American Fireman (Amerikalı Bir İtfaiyecinin Yaşamı) filmi oldu. Propaganda ve tanıtım amaçlarıyla yapılan derleme filmlerin sayısında da, özellikle iki dünya savaşının öncesinde ve sonrasında artış görüldü. 1918’de gerçekleştirilen America Answers (Amerika Cevap Veriyor), ABD hükümetinin resmî savaş değerlendirmesiydi. SSCB’de Dziga Vertov’un İstoriya grajdanskoi voini (1921; İç Savaşın Tarihi) adlı filmi, etkiyi artırmak amacıyla çeşitli kurgu tekniklerinin kullanıldığı ilk derleme örneklerindendi. II. Dünya Savaşı’nda hazırlanmış propagandaya yönelik derleme filmlerden bazıları da, Frank Capra’nın Why We Fight (1942-45; Neden Savaşıyoruz) dizisi, SSCB’de Dovjenko, Solntseva ve Avdeyenko’nun hazırladığı Bitva za naşu Sovietskuyu Ukrainu (1943; Ukrayna Sovyetimiz İçin Savaş), Paul Rotha’nın Total War in Britain'ı (1945; İngiltere’de Topyekûn Savaş) gibi filmlerdi. Savaş anıları sonraki yıllarda da çok sayıda derleme filme konu oldu. Alain Resnais’nin Nuit et brouillard (1955; Gece ve Sis), Winston Churchill’in anılarına dayanan The Valiant Years (1960; Zor Yıllar), Rotha’nın Almanya’da gerçekleştirdiği Das Leben von Adolf Flitler (1961, Adolf Hitler’in Yaşamı), Mihail Romm’un Obiknovenyi faşizm'i (1964; Sıradan Faşizm), 1974’te gerçekleştirilen The World at War (Savaşan Dünya) bunlardan bazılarıdır. Jack Haley, Jr.’ın 1974’te, Gene Kelly’nin de 1976’da hazırladığı, eski müzikal filmlerden derlenen iki bölümlük That’s Entertainment (İşte Eğlence), eğlence amaçlı derleme filme örnektir.
Türkiye’de, 1930’larda gelen Sovyet yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç’in gerçekleştirdiği Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) ve Ester Şub’un üç yılda hazırladığı Türk İnkılabında Terakki Hamleleri (1937) filmlerinden sonra derleme konusunda ciddi bir çaba gösterilmemiş, film arşivleri yeterince değerlendirilmemiştir.
cinema-verite
Fransa’da 1960’larda gelişen ve insanları günlük yaşamları içinde, doğal hareketleri ve gerçek konuşmalarıyla yansıtmaya dayanan sinema hareketi. Yaygın olarak kullanılan ses ve görüntüyü birlikte kaydetme tekniği yerine, sinema sanatçısı önce geçmekte olan konuşmaları, yapılan söyleşileri ve öne sürülen görüşleri ses bandına alır. Buradan en iyi malzemeyi seçtikten sonra da, genellikle elde taşınabilir bir kamerayla bu seslere en uygun görüntüleri çeker. Film daha sonra montaj odasında birleştirilir.
Cinema-verite, özellikle Sovyet sinema yönetmeni Dziga Vertov’un kuramlarıyla yapıtlarından, İngiliz belgesel sinema hareketinden, II. Dünya Savaşı sonrası
İtalya’sının yeni gerçekçiliğinden, 1950’lerde gene İngiltere’de ortaya çıkan ve sıradan durumların önemini vurgulayan Özgür Sinema hareketinden önemli ölçüde etkilenerek gelişmiştir. Sanatsal anlatımdan uzaklaşıp röportaja yaklaşmakla suçlanarak eleştirilmiş, ama giderek daha da gerçekçi olmaya yönelmiş ve belgesel film yapımına farklı bir yaklaşım getirmiştir. Fransa’da cinema- verite'nin en önemli örnekleri Jean Rouch’un Chroniqued’un ete (1961; Bir Yaz Günlüğü) ve Chris Marker’ın Le joli mai (1962; Güzel Mayıs) adlı filmlerdir.
Ucuz sayılabilecek, elde taşınabilir, aynı zamanda da profesyonel kullanıma son derece uygun 16 mm’lik kameraların ve eşzamanlı ses kayıt sistemlerinin ortaya çıkmasıyla, hemen hemen aynı dönemde ABD’de de benzer bir hareket gelişmiştir. Bazen cinema-verite, bazen de “doğrudan sinema” (direct cinema) olarak adlandırılan bu hareketin amacı, kamera için herhangi bir düzenleme yapmaksızın bir insan, bir an ya da bir olaydaki gerçekliği yakalamaktır. Bu alanda ürün vermiş başlıca ABD’li sinemacılar Primary (1960; İlk Elden) filmini yapan Ricky Leacock, Titicut Follies’i (1967; Titicut Revüsü) çeken Frederick Wiseman, Monterey Pop (1968) filmiyle Donn Pennebaker ve Salesman'la (1969; Satıcı) Maysles kardeşlerdir. Bu ilginç yapıtlar daha çok okullarda ve eğitici yayın yapan televizyonlarda gösterilmiştir.
kaynak: Ana Britannica