Arama

Mensur Şiir - Tek Mesaj #6

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Şubat 2017       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Mensur Şiir ve Özellikleri

Ad:  Mensur Şiir.jpg
Gösterim: 2490
Boyut:  7.1 KB

Mensur şiir, alışılmış şiirin dışında, ölçü ve uyak kullanılmadan, düz yazıya yakın bir tarzda yazılan şiirlerdir. Zaten “mensur” sözcüğünün kökü “nsr”; dilimizdeki daha yaygın kullanımı ile düz yazı anlamına gelen “nesir”’dir. Diğer adı ile mensure olan bu şiirde, şiir özellikleri korunmak için iç uyak gözetilmiş, imgelerden faydalanılmıştır ama şekil olarak düz yazı biçimdedir.

Bu şiir türünü, Atilla Özkırımlı’nın verdiği bilgi dahilinde Fransız şairi Baudelaire edebiyatta yaygın hale getirmiştir. Eser olarak da 1869 yılında yayımladığı Küçük Mensur Şiirler gösterilir. Fransız edebiyatında gittikçe yaygınlaşan bu şiir biçimi, Türk edebiyatına Servet-i Fünun sayesinde girmiştir. Servet-i Fünun zamanında, Türk edebiyatçılarının yüzünün Fransa’ya dönük olması sayesinde mensur şiir edebiyatımıza girmiştir.

Tanzimat döneminde bile yani edebiyatımızın en yenilikçi zamanında bile eski edebiyat şekillerini bırakmayan ediplerimiz elbette ki bu şiir biçimine hemen kucak açmamışlardır. Servet-i Fünun döneminde edebiyatımıza giren mensur şiir, en iyi örneklerini Cumhuriyet döneminde vermiştir.

Edebiyatımızdaki ilk mensur şiir örneğin Halit Ziya Uşaklıgil’e aittir. Halit Ziya Uşaklıgil, 1889 yılında Mensur Şiirler adlı kitabını yayımlanmıştır.

Servet-i Fünun ya da diğer adı ile Edebiyat-ı Cedide şairleri tarafından kullanılan mensur şiir, onlar dağıldıktan sonra yerlerine geçmeye talip olan Fecr-i Aticiler tarafından da bol bol kullanıldı. En parlak zamanını ise Milli Edebiyat döneminde yaşadı. Zaten mensure adı da XX.yy’dan sonra verildi.

Halit Ziya Uşaklıgil’den başka mensur şiir örneğini veren diğer önemli ediplerimizden bazıları şunlardır
  • Hayatını edebiyatla kazanmak üzere askerlik mesleğini bırakan Mehmet Rauf, Siyah İnciler adı ile 1901 yılında neşrettiği eserinde mensur şiirlere yer verdi.
  • Mili edebiyat akımının önemli temsilcilerinden olan Yakıup Kadri Karaosmanoğlu, 1922 yılında Erenlerin Bağında adlı eserini yayımladı. Bu eserinde mensur şiir örnekleri bulunmaktaydı.
  • Daha çok edebiyatçılarla söyleşilerini derlediği “Diyorlar ki” eseri ile tanıdığımız Ruşen Eşref Ünaydın, 1929 yılında yayımladığı Damla Damla adlı eserinde mensur şiirlere yer verdi.

Mensur Şiir Özellikleri

  • Mensur şiirlerde bir olay örgüsü vardır.
  • His, hayal, şairanelik ve yoğun anlatım her zaman ön plandadır.
  • Mensur şiirde ölçü ve kafiye yoktur yalnız edebi sanatlardan yararlanma vardır.
  • Mensur şiirler öyküye de şiire de benzeyen özellikler içerir.
  • Düz yazı biçiminde yazılan mensur şiirlerde kafiye örgüsü ve nazım birimi yer almaz.
  • Mensur şiirlerde seci denilen mısra sonları kafiyeleri önemlidir. Yani mensur şiirlerde bir iç ahenk söz konusudur. Aliterasyon, asonans, tekrir gibi sanatlara da başvurulabilir.
  • "Mensure" olarak da bilinir.
  • Mensur şiirlerin bir başlığı vardır.
  • Mensur şiirler, dizelerle değil, cümlelerle yazılır.
  • Seslenme ve ünlem cümleleri mensur şiirde çok fazla yer alır.
  • Mensur şiirlerde şairane bir üslup söz konusudur.
  • Mensur şiirlerde iç ahenk önemli olduğu için dil bilgisi kurallarına yer verilmez.
  • Mensur şiir, şiirdeki arayıştan doğsa da öncelikle düz yazıdır.
  • Betimleme ve çözümlemelere önem verildiği için mensur şiirlerde cümleler oldukça uzundur.

Mensur Şiir ile Düzyazı Karşılaştırması


Mensur şiirde duyguların, düzyazıda düşüncelerin aktarımı esastır. Mensur şiirde söz sanatları yoğunken, düzyazıda açık bir anlatım benimsenir. Mensur şiir, düzyazıdan farklı olarak şairane bir söyleyişe sahiptir. Şiirle aynı temaları işleyebilir. Ancak düzyazıda da mensur şiirde de şiire ait ölçü, uyak, uyak örgüsü gibi sınırlayıcı öğeler yer almaz.

“Bahçeler bozuldu, yuvalar dağıldı, yollar silindi, cihan viran oldu.” Yaşlı gönül şimdi böyle diyor; her şeyi kendine eş görüyor. Bu da yanlış duygulardan biri… Cihan ne vakit bayındır idi? Bahçelerde ne vakit güller açtı? Ne vakit yuvalarda bülbüller öttü? Yollardan ne vakit yârlar geldi? Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü? Gördüğümüz düşündüğümüze benzedi mi? Gelenler beklediğimize değdi mi? O mutlu ve yüce saat hangi saatti ki, içinde iken “Geçme! Dur!” diye haykırdık? Hiçbiri, aziz dost, hiçbiri! Belki hepsini geçsin gitsin diye bekliyorduk; çünkü onlar birbirinden çirkin, birbirinden yararsız saatlerdi. Kimi bir damla gözyaşıyla, kimi tek bir “Eyvah!” ile kimi bir esnemeyle, kimi yalnız susmayla dolup gitti. Onlar birer birer yeniden gelsin ister misin? Hayır, hayır, hayır; değil mi?

Bu metin, düzyazı şeklindedir. Metinde ölçü ve kafiye yoktur. Ancak bu metin, şiirin cümle yapısını korumaktadır. Şiirde olduğu gibi bir iç ahenge sahiptir. Metinde şairane bir tema ve söyleyiş vardır. Duygular süslü bir üslupla yansıtılmıştır. Anlatımda yoğunluk söz konusudur. Bu kısa metinde yalnızlık teması işlenmiştir. Geçip giden zamanın ardından duyulan hüzün ve karamsarlık dile getirilmiştir. Cümleler kısadır. Bol sıfatlar içermektedir. Öyleyse bu metin, mensur şiir türünde kaleme alınmıştır.

Mensur Şiir ile ilgili Örnekler



Örnek 1


ERENLERİN BAĞINDAN
Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan vefasız. Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri, günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Saçlarımızda aklar akları, alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Kadere boyun eğmek güç, isyan tehlikeli, felek hiç acımayacak mı? Heyhat, aziz dost, onu döndüren kara bahtın kasırgası…

"Bahçeler bozuldu, yuvalar dağıldı, yollar silindi, cihan viran oldu." Yaşlı gönül şimdi böyle diyor; her şeyi kendine eş görüyor. Bu da yanlış duygulardan biri… Cihan ne vakit bayındır idi? Bahçelerde ne vakit güller açtı? Ne vakit yuvalarda bülbüller öttü? Yollardan ne vakit yârlar geldi? Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü? Gördüğümüz düşündüğümüze benzedi mi? Gelenler beklediğimize değdi mi? O mutlu ve yüce saat hangi saatti ki, içinde iken "Geçme! Dur!" diye haykırdık? Hiçbiri, aziz dost, hiçbiri! Belki hepsini geçsin gitsin diye bekliyorduk; çünkü onlar birbirinden çirkin, birbirinden yararsız saatlerdi. Kimi bir damla gözyaşıyla, kimi tek bir “Eyvah!” ile kimi bir esnemeyle, kimi yalnız susmayla dolup gitti. Onlar birer birer yeniden gelsin ister misin? Hayır, hayır, hayır; değil mi?

Şimdi kalbimiz boş, başımız doludur. Ağzımızda zehir, gözlerimizde ateş var; tatsız bir içki sersemliği içindeyiz. Ve artık yolun ortasını geçtik ve saçlarımızda aklar akları ve alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Ve ellerimiz, dizlerimiz titriyor ve önümüzdeki ufuklardan yok olma havası esiyor. Söyle, gençliğini ne yaptın? Söyle, gençliğimi ne yaptım?

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU

Açıklama: Ölçü ve uyağın olmadığı ancak duygu ve düşüncenin şiirdeki incelikle anlatıldığı düz yazı türüne mensur şiir denir. Mensur şiirlerde bir olay örgüsü vardır. His, hayal, şairanelik ve yoğun anlatım mensur şiirde her zaman ön plandadır. Yakup Kadri'ye ait yukarıdaki mensur şiirde de bu özellikler ön plandadır. Metindeki ahenk, şairanelik metnin mensur şiir olduğunun göstergesidir. Yine metnin cümlelerden oluşması ve metinde iç ahenk unsurlarının barizliği de metnin mensur şiir olduğunu gösterir.

Örnek 2


BENİM OLSAYDIN
Benim olsan, ah bu mümkün olsaydı… Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak bir yere götürürdüm: Öyle bir yere götürürdüm ki orada yalnız tabiatla baş başa kalırdık… Denizle, sema ile, sahra ile kalırdık… Sade ikimiz kalırdık…

Orada, yalnız ormanda yapraklarla inleyen mütehevvir rüzgârın, uzakta dalgalarla dövünen medhuş denizin, gökte şimşekleriyle gürleyen haşin yıldırımın sesiyle kalırdık…

Sade ikimiz kalırdık… Sade ikimiz, unutmuş, unutulmuş, her türlü kayıttan azade iki mevcut gibi yaşardık. İlk insanlar gibi yaşardık. Benim olsaydın felaketlerine, afetlerline tahammül için kuvvet bulur, hayatın sebebini anlardım; benim olsaydın hayatı severdim.

Açıklama: Yukarıdaki metin okunduğunda şiirselliğin düz yazı şeklinde dile getirilmesine tanık oluruz. Metinde yer alan hayal ve yoğun anlatım, seciler (iç kafiyeler) ve metnin cümlelerden (uzun cümleler) oluşmuş olması metnin bir mensur şiir olduğunu ortaya koyar.

Örnek 3


HİCRAN-I EMEL
Daha hiç, hiçbir şey, daha hiçbir şey yok, sade birkaç nazar, sade birkaç tebessüm fakat ruhum, fakat hayatım bütün senin, bütün seninle meşgul, bütün seninle muattar…

Daha hiçbir şey yok, hayalin bile benim değil, hayaline bile hakkım yok! Fakat ruhum bütün hicran, bütün hicranla mâl-âmâl, bütün hicranla meshüf ve mütehassır…

Hayalin bile benim değil iken beni sevsen de benim olamayacağın, benim olsan da yine kaybolacağın hicranıyla zehr-âlüd; bu kadar bikes saadetin bile sinesinde acı bir hicran var, bir hicran-ı emel, senin emelinin hicranı, senin hicranının ateşi… Fakat bari buseydin, ümitsiz, emelsiz bile senin için muztarib ve zebûn kalan bir ruh-ı perişan, bir hayat-ı mecruh olduğunu olsun buseydin…

Acı, pür-hicran fakat yine bir teselli, yine hemen bir saadet olurdu.

Mehmet Rauf

Açıklama: Şairanelik ve yoğun anlatım mensur şiirlerin özelliklerindendir. Metinde kafiye ve ölçünün olmaması, metindeki seciler (iç kafiyeler), metnin cümlelerden oluşmuş olması ve bir nazım birimi (dize, beyit, bent gibi) ile oluşmamış olması metnin mensur bir şiir olduğunun kanıtlarıdır. Aliterasyonla (aynı sessiz harfin metinde çokça yer alması) dolu bir metin karşımıza çıkmaktadır. Örneğin "n" sesi. Asonans (aynı sesli harfin metinde çokça yer alması) ile ilgili örneğin "e" sesinin metinde çok fazla yer alması da yine metnin mensur şiir olduğunu gösteren bir unsurdur.

Örnek 4


MÜNZEVİ YILDIZ
Kuşlara benzer kelimeler, odana dolarlar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kâh çığlık çığlığadırlar, kâh sesleri işitilmez.

Çiçeğe benzer kelimeler: turuncu, erguvan, beyaz. Bir rüzgâr sürükler hepsini. Bulutlara güven olmaz:

Saçlarından yakalayamıyorsun zamanı, mısraa, şarkıya kaybedemiyorsun. Ve sükût medar ormanlarındaki bitkiler gibi büyüdükçe büyüyor. Senin türben kelimeler. Yuvarlanırken tırnaklarını kâğıda geçirmek istiyorsun; kâğıda, yani ebediyete. Zavallı çocuk, bilmiyorsun ki ebediyet sümüklü böceğin izleri kadar aldatıcı.

Cemil Meriç

Açıklama: Cemil Meriç, mensur şiir türünde eseri olan nadide şahsiyetlerden biridir. Yukarıdaki metin okunduğunda metnin hem düz yazıya hem de şiire benzediğini görmekteyiz. Metnin cümlelerden oluşması, metinde var olan iç ahenk, metnin kafiyesiz ve ölçüsüz olması, şairane bir söyleyişin metinde yer alması, metnin anlatımındaki yoğunluk metnin mensur şiir olduğunun kanıtlarıdır.

MsXLabs.org
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.