Arama

Jimnastik Nedir? - Tek Mesaj #5

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Şubat 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
JİMNASTİK
a. (fr. gymnastique; lat gymnasticus; yun. gymnastikeden).
1. Hafif alet, gereçler ve vücut ağırlığı kullanılarak vücudu geliştirmek ya da bunla- rın yardımı olmaksızın adaleleri yumuşat mak için yapılan beden hareketlerinin tümü: Jimnastik hocası. Her sabah jimnastik yapmak.
2. Jimnastik salonu, beden hareketleri ve bazı salon sporları için hazırlanmış kapalı yer.

—Koregr. Ritmik jimnastik, Emile Jaques-Dalcroze’un geliştirdiği müzik, kas ve nefes eğitimi, (Hedef, bireyin duyulara dayalı yetilerine ve vücut hareketlerine uyum kazandırmaktır.)

—Spor. Aletli (halka, asimetrik bar, paralel barfiks, denge, atlama beygiri, kulplu beygir) ya da aletsiz (yerde) serbest ve zorunlu hareketleri kapsayan yarışma. (Bk. ansikl. böl.)
  • Ritmik jimnastik ya da modem jimnastik, özellikle bayanlar için tasarlanmış, müzik eşliğinde top, çember, ip, lobut, kurdele gibi hafif aletler kullanarak yapılan hareketler. (Bk. ansikl. böl.)

—Tıp. Tedavi amacıyla kullanılan kas eğitme hareket ve teknikleri. (Jimnastik tekniklerinin öncüsü isveçli Ling'dir (1776 -1839].)
  • Göz jimnastiği, göz kaslarının çalışmasını iyileştirmek ya da kimi düzensizliklerini düzeltmek için yapılan alıştırmalar.
  • Ortopedik jimnastik, omurlar arası eklemlerin sertleşmesinden ve bazı kasların çekilmesinden ötürü hemen düzeltilemeyen eğrilikleri (örneğin skolyoz, kamburluk ve bel lordozu) ortadan kaldırmak amacıyla yapılan tıbbi jimnastik.
—ANSİKL. Spor.
Modem jimnastik.
Almanya'da H. Medau'nun (1890-1974) çalışmalarıyla gelişti ve yalnızca eğitsel bir amacı vardı. Fakat doğu bloku ülkelerinde, klasik dans ve sportif jimnastikten etkilenen modern jimnastik yoğun bir biçimde yaygınlık gösterince bir yarışma jimnastiğine dönüştü. Jimnastiğin bu türünde el becerisi ve beden hareketleri uyumlu bir biçimde kaynaştılar.
Dünya jimnastik şampiyonaları, 1963 yılından bu yana iki yılda bir (tekli yıllarda) yapılmaktadır.
Giderek daha çok sporcunun ilgilendiği modern jimnastiğin kuralları ve kendine özgü puanlama sistemi vardır, fakat bağımsız bir federasyonu yoktur. Uluslararası jimnastik federasyonu’na (FİG) bağlı olan bu branş 1984'te olimpiyatlara kabul edilmiştir.

Aletli jimnastik.
Aletli jimnastik tam olarak XVIII, yy.’da ortaya çıktı. Öncüleri Almanlar'dır. J. B. Basedow (1723-1790) ve J. C. F. GutsMuths (1759-1839) kulplu beygiri, dikey merdiveni ve kemeraltını alet olarak ilk kullananlardır. F. L. Jahn (1778 -1852) aletli jimnastiğin gerçek kurucusudur; barfiks, paralel bar ve halkaları bul- muştur.Onun sayesinde bu spor Almanya'da büyük bir gelişme gösterdi.
O tarihte "jimnastik” sözcüğünün anlamı çok genişti. "Bedeni çalıştırma ve güçlendirme" demekti. Jimnastik sözcüğü "bir insanın kişiliğinin en yüksek yetkinliğe ulaşmasına yarayan eylemlerin tümü" anlamına gelen bedensel eğitim terimiyle karışıyordu. Bugün jimnastik, atletizm, yüzme ve topluca yapılan sporlarda olduğu gibi bir beden geliştirme aracı durumuna gelmiştir. Fakat uygulanışında yetkinliğe, zarafete ulaşmayı amaçlayan bu hareketler heyecan uyandırıcı bir nitelik kazanmış ve sportif jimnastiğe dönüşmüştür.

Uluslararası jimnastik federasyonu (FİG),
uluslararası yarışmalar düzenler. Bunlar özellikle her 2 yılda bir, tekli yıllarda, takımların katıldığı ve bireysel kategorilerde yapılan dünya şampiyonaları ve dört yılda bir düzenlenen olimpiyat oyunlarıdır.
Bu iki yarışma 3 bölümden oluşur.
  1. 1 numaralı yarışma ülke takımlarının yarışmasıdır ve bazı bireysel yarışmaları kapsar; yarışmalar, 1a (erkeklerde 6, kadınlarda 4 alet kullanmayı zorunlu kılan hareketler) ve 1 b (serbest hareketler) yarışmaları olarak ayrılırlar; 1 numaralı yarışmada derecelendirme takımlara göre yapılır. Fler takımda altı jimnastikçi vardır; sıralama bunlar arasından en iyi beş tanesi göz önüne alınarak gerçekleştirilir. Gene 2 numaralı yarışmaya girecek en iyi 36 jimnastikçiyle 3 numaralı yarışmada yarışacak olan, her alet için 8 yarışmacı (her ülkeye en fazla 2 yarışmacı) gene 1 numaralı yarışmada saptanır.
  2. 2 numaralı yarışma en iyi 36 sporcunun karşılaştığı final yarışmasıdır. 1 numaralı yarışmada kazanılan puanların yarısı alınır (1a + 1b karşılaşmaların ortalaması) ve 2 numaralı yarışmada elde edilen puanlara eklenir. Bu yarışma yalnız serbest hareketlerde yapılır. Genel bireysel karşılaşma düıya da olimpiyat şampiyonluklarını ve madalyalarını belirler.
  3. 3 numaralı yarışma aletli karşılaşmalar finalidir. 1 numaralı yarışmada her dal için belirlenen en iyi jimnastikçi, aletli bireysel finallerine katılmaya hak kazanır. 1a + 1b yarışmalarında elde edilen puanların yarısı alınır , ve 3 numaralı yarışmada alınan puanlara eklenir. 3 yarışmada, bireysel olarak toplanan puanlar sonucunda, ülke sıralaması belirlenir.
Değerlendirme Uluslararası jimnastik federasyonu puan cetveline göre yapılır. Zorunlu hareketlerde tamsayı kadınlar için 10, erkekler için 9,8'dir (buna özel bir ustalık gösteren yarışmacılar için 0,2 sayı ek lenir). Serbest hareketler için başlangıç sayısı, kadınlarda 9,5 erkeklerde 9,4’tür (bunlara 0,5 sayı mükemmelleştirme için ve 0,6 sayıya kadar da, tehlike ve özgünlük için eklenir). Sayıların (puan olarak) dağılımı şöyledir: zorluk öğesi (kadınlar için 3, erkekler için 3,4); mükemmelleştirme (kadınlar için 0,5 erkekler için 0,6); uyuşum (kadınlar için 2,5 erkekler için 1,6); uygulama ve ustalık (kadınlar için 4, erkekler için 4,4).
1975'ten beri 4 yılda bir yapılan Dünya kupası yarışmaları, 1990'dan bu yana 2 yılda bir düzenlenmektedir. Avrupa şampiyonası da 2 yılda bir yapılır.

Türkiye'de jimnastik


ilk olarak XIX. yy.'ın sonlarında görüldü. Mektebi sultanı (Galatasaray lisesi), Fransa'dan getirttiği beden eğitimi öğretmeni M. Moiroux ile bu spor dalını Türkiye'ye sokmuş oldu (1868). M. Moiroux, öğrencilerinden Ali Faik Bey'i (Faik Üstünidman) çok iyi bir jimnastikçi olarak yetiştirdi. Ali Faik Bey Mektebi sultani’yi bitirince aynı okulda öğretim üyesi olarak görev aldı ve emekliye ayrılıncaya (1924) kadar jimnastik sporunun kökleşip gelişmesini sağladı. Bu arada Jimnastik yahut riyaziyat-ı bedeniye (1889) adlı jimnastik ile ilgili bir de yapıt yayımladı. Ali Faik Bey, öğretmenliğinin yanı sıra Beyoğlu'nda bir jimnastik salonu açarak okul dışındaki gençleri de eğitti. Eğittiği öğrenciler arasında, askeri okullarda beden eğitimi öğretmenliği yapan Mazhar Bey de (Kazancı) vardı, ikisi birlikte hazırladıkları bir programı uygulayarak Türkiye'de jimnastik sporunun gelişmesini hızlandırdılar Türkiye'de jimnastik ilk dönemde aletli jimnast k (barfiks, paralel, halka vb.) olarak başladı.

Bu dönemin önde gelen jimnastikçileri Selim Sırrı (Tarcan), Ali Rana (Tarhan), Şevki, Kâmil, Mehmet Ali beyler, Erdekli Miltiyadi ve Aleko Mulos efendiler oldu. Jimnastik sporunun gelişmesiyle birlikte bu sporla uğraşan kulüpler kurulmaya başladı (ilk kulüp İstanbul Tatavla [Kurtuluş] kulübüdür). Bu kulüpten Yorgo ve Niko Alibranti kardeşler Atina Ara olimpiyatlarına katıldılar (1906). Yorgo Alibranti, "iki elle 10 m'lik halata tırmanma yarışında, 11,4 sn'lik derecesi ile bir dünya ve olimpiyat rekoru kırarak büyük bir başarı sağladı. 1908 Londra Olimpiyat oyunları' na modern olimpiyat oyunlarının kurucusu Baron de Coubertin'in davetlisi olarak katılan Ali Faik Bey'in öğrencisi Aleko Mulos bir başarı elde edemedi. Bu dönemde Türkiye'de yalnızca alman jimnastiği de denilen aletli jimnastik yapıldı. Küçük Faik Bey, Mehmet Fetgeri, llhami (Polater), Şevket (Kırgül) beyler; daha sonraları Esat Kazancı, Afif Gensoy, Fikret Korkmaz, Nihat Yılbar, ilhan Arıkoğlu, Orhan Esen, Feridun Saraçoğlu önde gelen jimnastikçiler arasında yer aldılar.

Türkiye'ye İsveç jimnastiği de denilen aletsiz jimnastiği getiren ise aletli jimnastikle bu spor dalında yetişen, öğrenim gördüğü İsveç Jimnastik enstitüsü'nde aletsiz jimnastiği benimseyen Selim Sırrı (Tarcan) Bey oldu (1912). Türkiye'de aletsiz jimnastik gösterilerinin yapıldığı ilk "idman bayramı" Selim Sırrı Bey tarafından düzenlendi (12 mayıs 1916) ve okullar aracılığıyla bu spor dalı bütün Türkiye'ye yayıldı. Bu aşamadan sonra ülkede bir ekol tartışması sözkonusu oldu. Sonunda, tüm dünyanın kabullendiği aletli jimnastik esas olarak benimsendi. Ancak, aradan geçen 25 yıla yakın süre, daha çok İsveç jimnastiği ile ilgilenıldiğinden aletli jimnastik ihmale uğradı ve bu nedenle aletli jimnastik alanında uluslararası bir başarı elde edilemedi.
Aletli jimnastiği canlandırmak için Erdoğan Güven, Davut Kılıç, Süheyl Cihaner, Aykut Tunca, Tuncer Onay, Memduh Güven, Mehmet Demiraslan, Tunga ipek, Mustafa Ûzdemir, Alişan Ertan, Zafer Ûzenbaş, Erdal Göndem gibi sporcular büyük uğraş verdiler.

Türkiye Jimnastik federasyonu 1960’ta kurulabildi ve başkanlığına Necmettin Erkal getirildi. Sonraki yıllarda Flüsamettin Güreli, Nihat Yılbar, Özkan Gülipek, Ergun Şengül ve Tahsin Albayrak'ın federasyon başkanlıkları sırasında türk jimnastiğinde bir toparlanma olduysa da, uluslararası alanda Balkan şampiyonluklarında elde edilen iki bronz madalyanın dışında başarı sağlanamadı.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM