Arama

Hukuk Nedir? - Tek Mesaj #10

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Mart 2017       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

hukuk tarihi


hukuk kurallarının ve kurulularının gelişme sürecini tarih yaklaşımıyla inceleyen bilim dalı. Hukuk tarihinin amacı, çeşitli toplumlarda hukukun gelişim aşamalarını araştırıp ortaya çıkarmak ve geçerli hukuk düzeniyle önceki hukuk düzenleri arasındaki ilişkiyi göstererek bu açıdan toplumlar arası etkileşim sürecini açıklamaya çalışmaktır. Bir toplumun hukuk kavramlarının ve kurumlarınm tarihsel gelişim sürecinin ortaya konması, gelecekteki düzenlemelere de ışık tutacağından büyük bir önem taşır. Çeşitli toplumlann hukuk düzenlerinin tarihsel gelişiminin incelenmesi de karşılaştırmalı hukuk bilimine yardımcı olur.

Hukuk tarihi bir bilim dalı olarak 19. yüzyılda Almanya’da ortaya çıkmış ve ünlü hukuk bilgini Friedrich Kari von Savigny’nin (1779-1861) öncülük ettiği tarihsel hukuk okulu tarafından geliştirilmiştir. Tarihsel hukuk okulu, hukukun evrensel yanma ağırlık veren doğal hukuk okulunun tersine, hukukun tarihsel ve organik olarak toplumsal özden kaynaklandığını ileri sürmüştür. Bu görüşe göre bir toplumda hukuk kurallarıyla kurumlarınm oluşmasında o toplumun tarihinden gelen özelliklerin, toplumsal ve kültürel gelişimin büyük rolü vardır. Tarihsel hukuk okulu, hukuk tarihi açısından romantizm akımına koşut bir akım yaratmaya çalışmıştır. Bu nedenle bu okula bazen “romantik hukuk okulu” da denir. Tarihsel hukuk okuluna, hukukun amacını araştırdığı Der Zweck im Recht (1877-83, 2 cilt; Hukukta Amaç) adlı yapıtıyla Rudolf von Jhering ve Hegel de önemli katkılarda bulunmuşlardır.

hukuk sosyolojisi


sosyolojik olguların hukuk üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalı. Bir ülkede geçerli olan hukuk kuralları o ülke halkının toplumsal yapısıyla yakından ilgilidir. Bu nedenle hukuk kurallarının toplumsal temellerinin ve suçları doğuran toplumsal etkenlerin incelenmesi büyük önem taşır.

Hukuk sosyolojisi devletin yasama etkinliklerini yönlendirmenin yanı sıra mahkemelerin uygulamalarında da toplumsal açıdan doğru karar verilmesine yardımcı olur. 20. yüzyılın başından bu yana hukuk uygulamasında yalnızca pozitif hukuk kurallarının yorumuyla yetinilmesi biçimindeki yaklaşım terk edilerek sosyolojik araştırmaların sonuçlarından da yararlanma yoluna gidilmiştir. Bu alanda öncülüğü ceza hukukuna yardımcı bir alan olan kriminoloji yapmış ve onu medeni hukuk izlemiştir. Kamu hukuku alanında da siyasal partilerin oluşumu, tipleri ve çalışmaları, çıkar gruplan, seçim sonuçlannı etkileyen toplumsal etkenler, liderlik ve seçkinler grubunun oluşumu, bürokrasinin toplumsal yapısı ve genişlemesinin nedenleri, katı merkeziyetçi yönetim kurallarını gevşeten yerel demokrasi eğilimleri ve bunun ürünü olan yerel yönetimleı üzerine yapılan sosyolojik araştırmalardan büyük ölçüde yararlanılmıştır.

Oldukça genç bir bilim alanı olan hukuk sosyolojisinde kısa zamanda birbirinden farklı eğilim ve görüşler ortaya çıkmıştır. Örneğin hukuk sosyolojisini kültür sosyolojisinin bir dalı olarak gören George Gurvitch (1894-1965) hukuk sosyolojisinde açıklayıcı, eleştirici, jenetik ve kuramsal olmak üzere dört ana bölüm bulunduğunu öne sürmüştür. Açıklayıcı hukuk sosyolojisi toplumun hukuksal yaşamına ilişkin olguları saptayarak tanıtmaya çalışır. Eleştirici hukuk sosyolojisi kolektif davranışlardan hukuk kurallarının doğuşunu inceler. Jenetik hukuk sosyolojisinin konusunu, hukuk kurallarının toplumsal çevredeki gelişimi oluşturur. Kuramsal hukuk sosyolojisi ise ahlaki, morfolojik ve ekonomik öğelerin hukuksal gerçekliğin oluşumundaki rolünü inceler. Bir başka tanınmış hukukçu Gustav Radbruch (1878-1949) eleştirel pozitivizmin temsilcisi olarak “hukuk güvenliği” ve “maddi ya da içsel adalet” kavramlarını hukuk sosyolojisinin temel kavramları olarak ele almıştır. Bu görüşe göre hukuk güvenliği, yargıcın yürürlükteki yasaları, bunlar adaletli çözümler içermese bile, uygulamak zorunda olması demektir. Adaletli çözümleri bulup hukuk kuralı haline getirmek ise temelde yasa koyucunun işidir. Hukuksal uyuşmazlıkları doğuran olaylarla doğrudan ilişki içinde olan ve hukuku uygulayan yargıç, verdiği kararlarla yasa koyucuya adaletli çözümleri bulmada yardımcı olur. Ayrıca kendisi de hukuk yaratma işlevi dolayısıyla böyle çözümlere varmak zorundadır. Bu süreç var olan hukuk ile olması gereken hukuk arasındaki ayrımı ortaya koymaktadır.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM