Arama

Dünya Kentleri: Tunus - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Mart 2017       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TUNUS
Ad:  Tunus3.jpg
Gösterim: 285
Boyut:  85.1 KB

Tunus'un başkenti; 626 000 nüf. (1990).

COĞRAFYA


Kentin ilk kurulduğu yer denize uzaktı; güney-doğudaki Sicumt sebhasıyla doğudaki Tunus gölü arasında sıkışıp kalmış, kuzeyden güneye doğru 2 km genişliğinde, 13 km uzunluğunda bir kesintili tepeler zinciri üzerinde uzanıyordu. Deniz, gölün ue kuzey ile güneyde tepelere (Sidi-Bu-Said, Bu Kornin) kadar uzanan kıyı şeridinin 7 ya da 8 km ötesinde başlıyordu.

Medine tepelerin doğu kanadındaydı. Burası, halkın yaşadığı Bab üs-Süveyka ve Bab ül-Cezire mahallelerinin çevrelediği, yumurta biçiminde, gerçek bir labirenttir; merkezi, suklar ortasında bulunan el-Zeytune camisidir; daha yukarda, soyluların güzel evleri blok apartmanlar halinde uzanır; aşağıda, eski "serbest" semt, İtalyan üslubunda evleriyle dikkati çeker; günümüzde bu gerilemiş semt korunmaya çalışılmaktadır.

1881den sonra medine ile çöl arasında geometrik bir plana göre yapılan aşağı kent, kuzeyde konut semtlerinin (Belvödöre) kuzeyinde uzanan iş merkezlerinin, sinemaların ve tiyatroların (Burgiba caddesi, Paris caddesi vb.) toplandığı kesim ve doğuda liman kesimini kapsar. Daha ilerilerde, yem dış mahalleler kentle pek bütünleşmemiş çevrelerden (Sicumi, cebel Lahmar) ve eski konut bahçe kentlerden (Montfleury, Mutuelleville, El-Menzeh) oluşur. Daha da ileride, geniş bir ayça biçimindeki banliyö yer alır; kuzeyde (Ariana) ve batıda (Bardo, Manuba) halkın alışveriş merkezleri, güneyde fabrikalar ve işçi semtleri; kıyıdaki banliyöyse, yazın varlıklı kesimin konut semti ve sayfiye yaşamının merkezidir (Kartaca, Sidi -Bu-Said, el-Marsa...).

Bağımsızlığa kavuşulmasından sonra, doğal hareketler ve kırsal kesimden gelen göçler nedeniyle Tunus'un nüfusu iki katına çıktı. Ülkenin etkin ekseni üzerinde bulunmasının sağladığı avantajlar, limanın yapılmasıyla (Halk el-uved’e doğru) daha da güçlendi; ama kentin gelişmesindeki en önemli etken başkentlik görevini yüklenmesidir; Tunus, siyaset, ticaret, maliye, sanayi ve kültür merkezidir, ikinci ve üçüncü kesimde istihdam edilen çalışan nüfusun üçte biri Tunus kentinde toplanır. Ayrıca, iktidarı elinde tutanlar ve orta sınıfın önemli bir bölümü de gene Tunus'ta yaşar; buna karşılık kenar semtlerde yoksul bir kitle bulunur ve toplumsal çelişkiler yarlığını sürdürür.

TARİH


ilkçağlarda başkent Kartaca’yı savunmak üzere Kartacalılar tarafından "Tynes" adıyla bir askeri üs olarak kurulan kent, roma yönetimine geçtikten (İ.Ö. 106) ve hıristiyanlığın yayılmasından sonra bir piskoposluk merkezi (Tynes) olduysa da (İ.S. II. yy.) uzun süre Kartaca'nın gölgesinde kaldı. Vandal istilasının (V. yy.) ardından İslam devletinin topraklarına katıldı (VII. yy. sonları) ve Kuzey Afrika'nın önemli hanedanlarından Hafsiler döneminde (1228-1574) bu devletin egemenliğindeki Tunus ülkesiyle Doğu Cezayir'in başkenti oldu. Limanın berkitilmiş kalesi olan Halk el-Uved (Goulette) ile birlikte kaptanıderya Barbaros Hayrettin Paşa tarafından fethedildi (1534). Ülkesi elinden alınan Tunus hükümdarı Mulay Hasan'ın (Ebu Abdullah Haşan) başvurusu üzerine, türk ordusunun İran’da uğraşmasından da yararlanarak Barbaros’a karşı Tunus seferine çıkan Kutsal Roma-Germen imparatoru ve ispanya kralı Kari V’in ele geçirdiği kent, imparatorun korumasına girerek yıllık haraca bağlanan Mulay Hasan'a bırakıldı (1535). Kıbrıs seferi sırasında Cezayir beylerbeyi Kılıç (Uluç) Ali Paşa tarafından ikinci kez fethedilip türk yönetimine alındı (1570).

Ancak, kıyıdaki Halk el-Uved kalesi yine ispanyollar’da kaldı. Türk donanmasının inebahtı (Lepanto) yenilgisinden (1571) sonra ispanya kralı Felipe H’nın kardeşi olan avustur- ya prensi Don Juan'ın kuvvetlerince işgal edilerek Mulay Hasan'ın oğlu ve ardılı MuIşy Muhammet'e (Ebu Abdullah Muhammet) verildi (1573). Yemen fatihi Koca Sinan Paşa'nın serdarfığında ve kaptanıderya Kılıç Ali Paşa'nın komutasında Tunus seferine çıkan türk donanması tarafından Halk el-Uved ile birlikte üçüncü kez fethedilince (1574), kesin olarak osmanlı topraklarına katıldı; Tunus’un son hükümdarı Mulay Muhammet'le Halk el-Uved’in İspanyol komutanı Don Porto-Carrera tutsak alınıp İstanbul'a gönderildi; Halk el -Uved kalesi 30 yerinden konulan lağımlar patlatılıp havaya uçurulduktan ve yerle bir edildikten sonra zafer kazanmış türk donanması geri döndü.

Tunus önceleri, tıpkı Cezayir ve Trablusgarp gibi kendi adını taşıyan eyaletin merkezi olarak İstanbul'dan gönderilen beylerbeyler aracılığıyla yönetildi. Garp ocakları kurulduktan (1591) sonra, özellikle yeniçerilerin ayaklanıp son beylerbeyi Hüseyin Paşa'yı kentten kovmaları ve kendi bölükbaşılarından birini üç yıl için “dayı" seçmeleri üzerine (1594), Tunus, uzun süre dayılar yönetiminde ve osmanlı egemenliğinde bir askeri cumhuriyete dönüşen ülkenin başkenti durumuna geldi. XVIII. yy. başlarında dayılık düzenine son veren yerli aileler, Tunus kentinde yönetime elkoydular (1705). Böylece sözde OsmanlI devletine bağlı bir beyliğin merkezi olan Tunus, daha önce Cezayir’i ele geçiren (1830) ve yerel aileler arasındaki güç savaşımından yararlanıp Tunus beyliğinin üzerine yürüyen Fransızlar tarafından işgal edildi (1881). Babıâli, devletler hukukuna ters düşen bu oldubittiyi kabul etmediyse de Tunus vilayeti ve kenti bundan böyle türk egemenliğinden çıktı, ikinci dünya savaşı’nda 1942-1943 yıllarında Nazi Almanyası'nca işgal edildi ve amerikan ordusunca kurtarılıp Fransızlar’a geri verildi.

GÜZEL SANATLAR


El-Zeytune (“zeytin") camisi denen Büyük cami, kentin en büyük ve en güzel dinsel yapısıdır (yapılışı 732). Başka birçok cami daha (Ksar camisi, XII. yy.; kasaba camisi, XIII. yy.) kentin Ortaçağ’da taşıdığı öneme tanıklık eder. Sidi Mehriz (1675’e doğr.), Osmanlı döneminden kalma anıtların en karakteristik olanıdır. Tunusjta ayrıca birçok medrese ve türbe (Sidi İbrahim, XIX. yy.) vardır.

Müzeler arasında Sidi Bu Hrissan müzesi (İslam taş oymacılığı sanatı) ile içerdiği antik sanat koleksiyonları ve özellikle ilgi çekici mozaikleriyle ünlü Bardo müzesi’ni sayabiliriz.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 19 Mart 2017 22:51
SİLENTİUM EST AURUM