Arama

Nedim - Tek Mesaj #6

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
5 Mayıs 2017       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
NEDİM
asıl adı Ahmet,
türk şair
(İstanbul 1681 ? - ay. y. 1730)

Kadı Mehmet Efendi'nin oğludur. Büyükbabası kazasker Merzifonlu Muslihittin oğlu Mustafa Efendi, kötü eğilimi yüzünden "Mülakkap" diye anılırdı; Sultan İbrahim'in tahttan indirilmesi sırasındaki olaylarda linç edildi (1648). Annesi Saliha Hatun, Karaçelebizade ailesindendi.

Medrese öğrenimi gören Nedim, şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi'nin hazır bulunduğu sınavı kazanarak müderris oldu. Sadrazam Şehit Ali Paşa, daha sonra da Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından korundu ve onun özel kütüphanesinde memurluk yaptı. Özellikle İbrahim Paşa döneminde mesleğinde hızla ilerledi: ramazan aylarında verilen tefsir derslerinde görev aldı (1723'ten sonra). Mahmut Paşa mahkemesi naipliğine atandı (1725). Mollakırımi, Sadiefendi, Nişarıcıpaşayıatik medreselerinde, Sahnı seman medreselerinden birinde, Sekbanalibey medresesi'nde müderrislik yaptı (1727 -1730). Müneccimbaşı Ahmet Efendi'nin Sahaif ül-ahbah ını (çev. bas. 3 c, 1868) ve Bedrettin Ayni’nin Ikd ül-cüman li tarihi ehl iz-zaman adlı tarihlerini türkçeye çeviren kurullarda çalıştı (1719, 1725).

Lale devri diye anılan zevk ve eğlence döneminin edebiyatta başlıca temsilcisi olan Nedim, bu dönemi sona erdiren Patrona ayaklanması’ndan çok kısa bir süre önce öldü. Yaygın bir söylentiye göre ise, ayaklanma sırasında kaçarken, bir kaynağa göre de ayaklanmadan iki ay kadar sonra, gene bu olayla ilgili olarak kuruntudan öldü. Karacaahmet’te, Çiçekçi durağının karşısına düşen yerdeki mezarın ona ait olduğu kabul edilmektedir. Bu mezar onarılırken annesinin yakınlarda bulunan mezarı da aynı yere aktarılmıştır.

Şiirleri Divan'ında (eski harflerle tarihsiz basımından başka, 1874 tarihli basımı, H. N. Boztepebasımları vardır; yeni harflerle basımı: A. Gölpınarlı, 1951) derlenen Nedim, biçim, konu, dil, söyleyiş, mecazlar vb. bakımından kalıplaşmış kurallara bağlı divan edebiyatında, sanatının ana çizgileriyle bu kurallara uydu, ancak yer yer yenilikler, birtakım cesaretli çıkışlar yapmaktan da çekinmedi: sözgelimi, kimi yerlerde düşünceyi bir beytin dışına taşırarak, beyitleri bir tümcenin parçaları haline getirerek kendisinden çok sonra Tanzimat ve Edebiyat-ı cedide dönemlerinde girişilecek yenilik atılışlarını denedi Konuları ancak belirli nazım biçimleriyle yazma geleneğini zaman zaman bir yana bırakarak daha önce ancak kasidede ele alınan bazı olayları (örn. Revan'ın fethi, Şerefabad'ın yapılışı) şarkı ile anlattı. Yaşadığı çağa ve kendi kişiliğine uygun düşen geleneksel övgü, aşk, şarap temalarını işlerken, daha öncekilerden ve çağdaşlarından ayrılmayı başardı.

Şiirlerinin arap, fars sözcükleri ve dil kurallarıyla yüklü duruma gelmesinden olabildiğince kaçındı. Özellikle şarkılarında sade, açık, külfetsiz bir dil kullanmaya çalıştı. Gazellerinde, hatta kasidelerinde konuşma diline yakın sayılabilecek pek çok dizeye yer verdi. Başlıca özelliklerinden biri de İstanbul ağzını kullanmış olmasıydı. Halk söyleyişine ve deyimlere geniş yer verdi. Kimi arap- ça ve farsça sözcükleri halk ağzında konuşulduğu gibi kullandı. Kalıplaşmış mazmunların (örn. boy: servi; göz: nergis; kaş: keman vb.) yanı sıra kendine özgü yeni buluşlardan yararlandı (örn. sevgilinin güzel kokusu ve nazı için: "Bûy-i gül taktir olunmuş nâzın işlenmiş ucu Biri olmuş hoy, birisi destmâl olmuş sana" [Gülün kokusu süzülmüş, nazın ucu işlenmiş; sana biri ter, biri mendil olmuş]). Kendi döne mine göre cesaretli, yeni bir söyleyiş getirdi (örn. sadece renk için kullanılagelen bir sözcüğü, ses için kullanarak kırdaki bülbülün sesiyle dağın yankısı arasında "rengârenk âheng” sözüyle bağ kuruşu). Divan edebiyatının yaşamdan uzak, soyut bir sanat anlayışı çevresinde kalıplaşmış mazmunlarla kurulan dar çerçevesini aşarak kimi şiirlerinde, özellikle şarkılarında, gördüğü ve yaşadığı hayatı yansıttı. Lale devrinin eğlenti yerleri, eğlence şekilleri, köşkleri, bir kısım halkın âdet, gelenek ve giyinişleri bu şiirlere yansıdı.

Padişahın ve başta Damat İbrahim Paşa olmak üzere ileri gelenlerin sevgisini kazanan; eğlencelerde, Sadabat’ta düzenlenen âlemlerde, Boğaziçi safalarında, helva sohbetlerinde, bayram vb. kutlamalarında sık sık hazır bulunan Nedim, tam bir Lale devri adamı, zevk ve eğlence şairidir. Şiirlerinin din, tasavvuf ve hikmetle hiçbir ilgisi yoktur. Divan'ında münacat, naat gibi dinsel ürünler yer almaz. Başlıca konuları şarap, aşk, Sadabat gezmeleri, Çırağan sefaları vb.’dir Divan şiirine yeni bir anlatım getirerek özellikle kaside, gazel ve şarkı türlerinde çok üstün başarı gösterdi. Başka divan şairlerinin kalıplaşmış soyut mazmunlarla, söz hünerleri gösterdikleri kaside türünü yaşama bağladı. Çoğunu bahar, kış, ramazan, bayram gibi nedenlerle yazdığı bu şiirlerin geleneksel nesip ve tegazzül bölümlerinde doğa güzelliklerini, yaşama zevkini, aşk duygularını coşkuyla anlattı. Gazellerinde, yaşadığı zevk dolu günleri, izlenimlerini yansıttı. Çok başarı gösterdiği bir nazım biçimi de şarkı oldu. Bu yoldaki ürünlerinde yerli yaşam sahnelerini, günlük izlenimlerini geniş ölçüde dile getirdi. Hece vezninin 6-5 kalıbıyla yazılmış bir de türküsü bulunması, onun klasik edebiyatın yerleşik kurallarına bağlanıp kalmadığını gösterir.

Bugün türk edebiyatının en büyük şairlerinden sayılan Nedim, yaşadığı dönemde çağdaşları Osmanzade Taip, Seyit Vehbi, Nahifi gibi ünlü şairlerden daha üstün görülmüyordu. Nitekim o dönemde padişah tarafından en iyi şair sayılarak reis i şairanlığa Osmanzade Taip getirilmişti. Taip ise çağının şairlerinden söz ettiği kasidesinde Nedim'in adını bile anmaz. Sağlığında izzet Ali Paşa, daha sonraları Beliğ, Hâmi, Sünbülzade Vehbi, Sürüri, Enderunlu Fazıl, Enderunlu Vâsıf gibi şairler onun açtığı çığırı sürdürdüler. Bu izleyicilerden bir kısmı onun İstanbul ağzıyla ve sade dille şiir söylemesini, bir kısmı ise şuh ve hafifmeşrep edasını taklide özendiler. Fakat hiçbiri onun başarısına yaklaşamadı. Nedim'in asıl değeri Tanzimat'tan sonraki dönemde anlaşıldı. Başarılı sayılacak tek izleyicisi ise Y. K. Beyatlı ("Şerefâbâd", "Bir saki", "Mükerrer gazel", "Mahurdan gazel” başlıklı gazelleri, "Sene 1140” başlıklı musammat) oldu.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM