Arama

Vergi Hukuku - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Mayıs 2017       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

VERGİ KANUNLARININ YORUMU


Devletin artan fonksiyonlarına parelel olarak,ihtiyaç duyduğu mali kaynaklar da artmıştır.Bu kaynaklar içerisinde en önemlisi vergilerdir.Vergilerin alınabilmesi için yürürlükte bir vergi kanununun bulunması gerekir.İktisadi ve sosyal hayattaki hızlı değişime parelel olarak,vergi kanunlarında da sürekli bir değişim gözlemlenmektedir . Vergi kanunlarının sürekli değişmesi,karışık ve anlaşılması güç hükümler içermesi,gerek vergi mükelleflerinin, gerekse de Maliye memurlarının,vergi kanunlarının uygulanmasında hatalar yapmalarına yol açmaktadır.İşte bu nedenle vergi kanunlarının yorumu çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yorumun amacı; kanun koyucunun gerçek iradesinin tam ve doğru bir şekilde tespit edilmesi ve kanun metninin anlamının tam olarak tespit edilmesidir .Çünkü çoğu zaman kanun metinlerinden kanun koyucunun gerçek iradesini açık bir şekilde anlamaya imkan yoktur.Hatta zamanla kanundaki terimlerin anlamlarında birtakım değişikler meydana gelebilir.Bu gibi durumlarda yargıçlar kanun metinlerini yorumlamak suretiyle vergi uygulamasına yol gösterirler.
  • Yasama Organı --------- Yasama Yorumu
  • Yargı Organı --------- Yargı Yorumu
  • Bilim Adamları --------- Doktrin Yorumu
Yasama Yorumu 1964 Anayasa’sı ile kaldırılmıştı
Bütün kanunlar gibi vergi kanunlarının da Anayasa’ya aykırı olması söz konusu değildir.Vergi Kanunlarının anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabilir.Aynı şekilde vergi kanunları yorumlanırken de Anayasa’ya uygunluk ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır.İki adet yorum metodu vardır;
  • Teknik Yorum:Kanun Metinlerinin dış görünüşlerine göre yorum yapılır.Yani Kanun Metinlerinin lisan ve dil bakımından anlamı ortaya konmaya çalışılır.Kanun Koyucunun kullandığı bazı kelimelerin halk arasında kabul görmüş anlamlarının yanısıra,bilimsel ve teknik anlamlarının da olacağı, yorum yapılırken göz önünde bulundurulmalıdır.Teknik yorum yapılırken kanun gerekçeleri ve raporlarından yol gösterici olarak yararlanılabilir.
  • Mantıki Yorum:Kanun Metinlerinin kelimelerinden çok hukuk kurallarının anlmına önem verilir.Mükellef lehine yorum yapanların ileri sürdükleri argüman,vergilerin fert ve kurumların özgürlüklerini kısıtladıkları görüşüdür.Devlet lehine yorum yapanlar ise, sosyal hukuk devleti anlayışının gelişmesiyle birlikte,devletin üstlendiği görevlerde artış olduğunu ve artan bu kamu harcamalarını finanse edebilmek için vergi toplamak zorunda olduğunu ileri sürerler.

VERGİNİN TARAFLARI


Vergi bir alacak-borç ilişkisinden başka birşey değildir.Bir tarafta devlet diğer tarafta mükellef vardır.Devletin aktif vergi sujesinin olmasının nedeni;vergilendirmeye ilişkin tüm kuralların mükelleflerin görüşü olmadan,tek taraflı olarak,devletin üstün iradesine göre belirlenmesidir.Mükellef ise sadece devlet tarafından konmuş kurallara uyarak vergisini ödemek zorunda olduğundan,pasif vergi sujesidir.Mükellefler vergi kanunlarıyla kendilerine düşen görevleri yerine getirirlerken,vergi daireleri de verginin tarh,tahakkuk ve tebliğ işlemlerini, vergi kanunlarına uygun olarak yapmak zorundadırlar.Ancak bazı durumlarda devlet bu hakkını İl Özel İdareleri ve belediyeler gibi kuruluşlara devredebilir.Bu kuruluşlar devletin kendilerini yetkili kıldığı oranda vergilendirme selayetine sahiptirler.Bu nedenle esas vergi alacaklısı devlettir.
  • Kanuni Mükellef:Vergi kanunlarına göre kendilerine vergi borcu düşen gerçek yada tüzel kişilerdir.Mükellefiyet şahsi olduğundan başkalarına devredilemez.Kanuni mükellefin ölümü halinde,vergiye ilişkin ödevler, mirası reddetmemiş kanuni mirasçılara geçer.
  • Vergi Sorumlusu(Aracı Ödeyiciler):Gerçekte vergi mükellefi olmadıkları halde,alacaklı vergi dairesine karşı muhattap olan kişilere vergi sorumlusu denir.(Ör stopaj kesintisi yapan işveren)
  • Aracı Mükellefler:Vergiyi kendi adına ödeyen ve daha sonra ödediği bu vergiyi yansıtma yoluyla başkalarına devretmeye çalışan kişiye denir.Genellikle bu yansıtma olayı fiyat mekanizması yoluyla ve konjonktürel duruma bağlı olarak çoğu kez başarılı olur.Bu tip mükellefler gümrük vergilerinde karşımıza çıkarlar.Gümrük Vergilerinin kanuni mükellefleri ithalatçılardır.İthalatçılar gümrük vergisini ödedikten sonra,ithal ettikleri malın fiyatını arttırmak suretiyle bu vergiyi malı kullananlardan tahsil edebilirlerse,kanunen kendi adlarına ödedikleri vergiyi başkalarına yansıttıklarından aracı mükellef durumundadırlar.
  • Vergi Taşıyıcısı:Kanuni mükellefler ödedikleri vergiyi yansıtma yoluyla 3.kişilere devretmeye çalışırlar.İşte bu mücadele sonucunda, vergiyi nihai olarak ödeyen kişiye vergi taşıyıcısı yada vergi yüklenicisi denir.

VERGİNİN HUKUKİ SEBEPLERİ VE PRENSİPLERİ


Verginin alınabilmesi için;
  1. Anayasa’da bir düzenleme yapılması ve buna bağlı olarak bir kanun çıkarılması gerekir.
  2. Vergi Yasasında düzenlenmiş bir alacağın tahsili için,bütçe kanunu ile devlete, vergi kanunlarını uygulamasına izin verilmiş olması gerekir.
  3. Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi gerekir.
  4. Tarh,tebliğ,tahakkuk ve tahsil işlemlerinin gerçekleşmesi gerekir.
Vergi matrah ve nispetinin hesabı,vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih itibariyle yapılır.Zaman aşımının başlangıcı,tarihi ve vergiyi doğuran olaya göre saptanmıştır.Artık beyan usulü yaygınlaştığı için,vergi borcu mükellef tarafından hesaplanmakta ve bu da idari işlerin önemini azaltmaktadır.Vergi ödememek için vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinden önce alınan önlemler suç oluşturmazken,vergiyi doğuran olaydan sonra vergi ödememe çabaları suç oluşturur.

Vergi Hukukunda Ehliyet


Vergi Hukukunda Ehliyet kişi olmaya bağlıdır.Mümeyyiz olmaya gerek yoktur.(Hukuken kişilik, sağ doğmak kaydıyla ,ana rahmine düşmekle başlar.)
Küçük ve kısıtlılarla,tüzel kişilerin, vergiye ilişkin ödevleri kanuni temsilcilerince yerine getirilir.Vergi küçük yada kısıtlının malvarlığından alınır. Ancak kanuni temsilcinin ihmali yüzünden,küçük yada kısıtlıdan alınamayan vergi,kanuni temsilciden alınmış ise,kanuni temsilci bu vergiyi küçüğe ya da kısıtlıya rücü eder.Tüzel kişiliklerde de temsilci için aynı olay söz konusudur.

Vergide Zaman Aşımı


Vergi hukukunda iki çeşit zaman aşımı mevcuttur;
  1. Tahakkuk Zaman Aşımı:Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden takvim yılının başından itibaren 5 yıl içerisinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar.
  2. Tahsil Zaman Aşımı:Vadenin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşından itibaren 5 yıl içerisinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar.(Vade KDV’de bir sonraki ayın 25’i,Gelir Vergisi’nde bir sonraki yılın Mart ayıdır.)

Terkin


Yangın,yer sarsıntısı,yer kayması,su basması,kuraklık,muzur hayvan ve haşerat istilası ve bunlara benzer tabi afetler yüzünden;
  1. Varlıklarının en az 3’te 1’ini kaybeden mükelleflerin, bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili vergi borçları ve cezaları silinir.
  2. Mahsüllerinin en az 3’te 1’ini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi ile ilgili olan,zararın oluştuğu döneme ilişkin arazi vergisi borcu ve cezası silinir.

VERGİ SUÇ VE CEZALARI:


Vergi suçları temelde iki grup altında incelenebilir.Bunların bir bölümü para cezası gerektiren vergi suçlarıdır.Bu suçların cezası vergi idaresi tarafından verilir.Bir bölümü ise hapis cezası gerektiren vergi suçlarıdır.Bu suçların cezası ise yargılama sonucunda hakim tarafından verilir.

Cazalandırma Prosedürü


  1. Vergi İnceleme Elemanları mükellefler nezdinde yaptıkları incelemelerde, para cezası gerektiren bir vergi suçunun bulunduğuna karar verirlerse,durumu ilgili vergi dairesi müdürüne bildirirler.Bundan sonra vergi dairesi müdürünün imzasını taşıyan bir ceza ihbarnamesi ile ceza mükellefe tebliğ edilir.Mükellef 30 günlük dava açma süresinde itiraz etmezse ceza kesinleşir.Mükellef isterse 30 gün içerisinde Vergi Mahkemesi’nde dava açarak cezanın iptalini isteyebilir.
  2. Vergi İnceleme Elemanları mükellefler nezdinde yaptıkları incelemelerde, mükelleflerin hapis cezası gerektiren bir suç işlemiş olduğuna dair deliller bulursa,bu durumu suç duyurusunda bulunmak suretiyle Cumhuriyet Savcılığına bildirir.Savcılık gelen rapor ve delillerle mükellefin suçlu olabileceğine inanırsa kamu davası açacaktır.Bu dava Adli Mahkemelerde açılır.Yapılan yargılama sonucunda Adli mahkemelerin kararı üzerine, mükellef ya suçsuz bulunacak,ya da suçlu bulunarak hapis cezasına çarptırılacaktır.

Para Cezası Gerektiren Suçlar:


Vergi Ziya-ı Suçu:
Kelime anlamı 341.maddede,suçu 344.maddede açıklanmıştır.Vergi mükellef ya da sorumluları tarafından, vergilendirilmeye ilişkin ödevlerin zamanında yerine getirilmemesi ya da eksik yerine getirilmesi yüzünden,verginin vaktinde tahakkuk ettirilememesi ya da eksik tahakkuk ettirilmesidir.Şahsi,medeni ve ailevi hallerle ilgili olarak,gerçeğe aykırı şekilde beyanda bulunmak suretiyle, verginin eksik tahakkuk etmesi ya da haksız yere iadesine yol açılması da vergi ziya-ı sayılır.
Cezası:
Ziyaa uğratılan verginin 1 katına,bu verginin kendi kanunlarında belirtilen normal vade tarihinden,cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için uygulanacak olan geçikme zammının yarısının eklenmesi ile bulunur.
Örnek:Mükellef 25 Haziran 2000 vadeli 100 milyonluk KDV’i ziyaa uğratmıştır.Ve kendisine 25 Eylül 2000 tarihinde ceza ihbarnamesi düzenlenmiş, 25 Ekim 2000 tarihinde tebliğ edilmiştir.(Gecikme Zammı:Aylık %6)

Ceza=100.000.000 + 3 X 6.000.000 2=100.000.000 + 9.000.000=109.000.000
Vergi ziya-ına yol açan bu fiiller aynı zamanda kaçakçılık suçuna da yol açarsa,vergi ziya-ı suçunun cezası 3 kat olarak kesilir.

Usulsüzlükler:


Vergi Kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine uyulmamasıdır.Bu usulsüzlükler kendi içinde 1. ve 2. derece olmak üzere ikiye ayrılır.1.derece usulsüzlükler nitelik itibariyle diğerlerinden daha ağırdır.Ama ikisindede düşük miktarlı para cezaları mevcuttur.
  1. 1.derece usulsüzlüklere örnek:İşe başlamanın bildirilmemesi,defter ve belgelerin kanuni sürenin geçmesinden itibaren 1 aylık süre içerinde de tasdik ettirilmemesi,vergi beyannamelerinin vaktinde verilmemesi.
  2. 2.derece usulsüzlüklere örnek:Kanunda yazılı bildirimlerin vaktinde yapılmaması,defter ve belgelerin herhangi birinin tasdik işleminin süresinin sonundan başlayarak 1 ay içinde yaptırılmış olması,beyanların doğruluğunu bozmayacak şekilde bazı belgelerin bulunmaması yada ibraz edilmemesi.

Özel Usulsüzlükler:


Bazı belgelerin verilmemesi,alınmaması,tek düzen hesap planına uyulmaması,matbaaların bildirim ödevini yerine getirmemesi, Maliye Bakanlığı’nın özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen aracın durdurulmaması gibi suçlardır.Özel usulsüzlük suçlarının cezası ağır para cezasıdır.(75 – 750 Milyon arası)

Bilgi Vermekten Çekinme:


Vergi yasalarında iki tip bildirim ödevi vardır.Bir tanesi sürekli bilgi verme,diğeri ise talep üzerine bilgi vermedir.Vergi inceleme elemanlarının talebi üzerine vergilendirmeye ilişkin bilgi istenildiğinde, bu bilginin verilmesi gerekir.İstenilen bilgi sözlü olarak verimezse, talep yazılı olarak yenilenir.Bilgi yine verimezse ilgili şahıs para cezasına çarptırılır.Sürekli bilgi vermede ise;noterler,sulh mahkemesi hakimleri, muhtarlar,ilgili yerlerdeki Türk Konsoloslukları,bankalar,bankerler ve de tapu memurları her ay öğrendikleri ölüm olaylarını bir sonraki ay ilgili vergi dairesine bildirmek zorundadırlar.Bu görevi yerine getirmeyenlere para cezası verilir.Ancak bazı meslek yasalarında,mesleki bilgilerin sır olarak saklanması zorunlu tutulmuştur.Bu bir istisnadır.Ama bu sırlar vergiyi ilgilendiren fatura bilgilerini içeremez.
SİLENTİUM EST AURUM