KÂĞIT
a. (fars. kâğız).
1. Birbirine karışmış ya da keçeleşmiş liflerden ya da lif parçalarından oluşan, ince ve kuru yaprak biçiminde madde. (Gerçek anlamıyla kâğıt gramajı 224 g'ın altındaki yapraklar için kullanılır. Bu değerin üzerinde karton sözkonusudur.)
2. Üzerine yazı yazılabilen kâğıt ya da kâğıt parçası: Bu kâğıdı alın ve isteklerinizi yazın.
3. Belli bir önem taşıyan yazılı ya da basılı kâğıt yaprağı; belge, doküman: Kâğıtları imzalamak. Belediyeden gerekli kâğıtları almak.
4. Yazılı sınav kâğıdı: Öğretmen kâğıtları henüz okumamış.
5. Tkz. Kâğıt para: Bu alete kaç kâğıt verdin?
6.
- (Yüzü) kâğıt gibi olmak, can sıkıcı bir durum ya da kötü bir olay karşısında rengi solmak, sararmak: Mektubu okuyunca yüzü kâğıt gibi oldu.
- Kâğıt oyunu, iskambil kâğıtlarıyla oynanan oyun.
- Kâğıt uçurmak, çok acele olarak mektup yazıp göndermek.
- Kâğıt üzerinde, kuramsal ya da düşünsel olarak: Kâğıt üzerinde kolay da, uygulamada çok güç olur söylediklerin.
- Kâğıt üzerinde kalmak, bir şey söz konusuysa, tasarı biçiminde kalmak, uygulamaya konmamak: Bunlar da kâğıt üzerinde kalacaksa, hiç söz etmeyelim.
- Bir tasarıyı, düşünceyi vb. kâğıda dökmek, onu yazılı biçime dönüştürmek: Söylemekle olmaz, kâğıda dökmek gerekir.
- Yan kâğıdı, bir kitabın başına, iç m önce, ve sonuna, basımla ilgili n verildiği kâğıttan sonra konulan da renkli yaprak.
- Kâğıt içi yazma, ince kâğıtlar yerleştirilip istiflenerek satışa sunulan yazma, yemeni. (Yazmaiar genellikle ince kalite pamuklu bezler üzerine yapıldığından, birbirine yapışmasını önlemek ve düzgün durmasını sağlamak amacıyla ince kâğıtlar arasına yerleştirilir.)
—Foto. Fotoğraf kâğıdı, üzerine ince bir duyarkat katmanı sürülmüş kâğıt (selüloz ya da plastik).
—İkt. tar.
Kâğıt emini, OsmanlIlarda, Maliye nezareti ve saray arasındaki haberleşme işlerine bakan memura verilen ad. (Yeni berat alan ya da beratlarını yenileyenlere beratlarının verilmesi ve berat harcı alınması bu memur tarafından yapılırdı.) ll
Kâğıd-ı birun (enderun) emiri, OsmanlIlarda Maliye nezareti'nin evrak işleriyle görevli memur.
—Kâğ. san. Birinci hamur kâğıt, temelde kimyasal hamurdaki oluşan ve içindeki odun hamuru oranı % 10'u aşmayan kâğıt.
(
Birinci hamur kâğıtlar A, B, C, D kategorilerine ayrılır. A ve B kategorileri % 100 kimyasal selülozdan oluşur; C kategorisi en az % 95, D ise en az % 90 kimyasal selüloz içerir. Beyazlık oranı Ada % 91-93, Bde 86-88, Cde 81-83, D de 75 -77 arasında değişir.)
ikinci hamur kâğıt, yaklaşık % 40 kimyasal selüloz ve en az % 60 odun hamurundan oluşan kâğıt. (A ve B kategorilerine ayrılır. Beyazlık oranı Ada % 69-71, Bde % 58-62 arasında değişir.)
Kırpıntı kâğıt, kırpma işlemi sırasında kesilen, kâğıt ve karton yapımında hammadde olarak kullanılmak üzere toplanan kâğıt parçaları.
Kütsüz kâğıt, tam yakıldığında göz ardı edilebilecek oranda artık bırakan kâğıt.
Odunsuz kâğıt, lif bileşimi genellikle yalnız kimyasal hamurdan oluşan kâğıt ya da karton.
Tuvalet kâğıdı, sağlık amacıyla kullanılarivK rulolar ya da yaprak paketleri biçisntnde. satışa sunulan kâğıt.
Üçüncü hamur kâğıt, % 30 esmer ya da yarı Jşey^stıfıiSış sülfat selülozu ve %70 bamurundan oluşan kâğıt. (Beyazitk-safânı % 65'tir.)
—Kâğ. sant.
Aharlı kâğıt - AHARLI ll
Ebrulu kâğıt - EBRU ll
Elvan kâğıt - ELVAN. ll
Frenk kâğıdı, OsmanlI döneminde Avrupadan gelen kâğıtlara verilen ad. (Bunlar arasında en beğenileni, İngiliz kâğıdıydı ve yaldızlı İngiliz kâğıtları takriklik olarak kullanılırdı.) ll
Meşk kâğıdı, birkaç kez silinip kullanılabilmesi amacıyla kalınca aharlanmış kâğıt. ll
Mühreli kâğıt, aharlandıktan sonra mühreyle parlatılmış kâğıt. (Bu tür kâğıtlar mürekkebi emmez ve kalem, üzerinde kolaylıkla kayar.)
—Mutf.
Kâğıt kebabı, yağlı kâğıda sarılarak fırında pişirilen koyun ya da kuzu eti. (Soğan ya da soğan suyu, tuz, biber ve baharatla bir süre dinlendirilen et, yağlı kâğıdın ortasına konup kâğıdın dört ucu birleştirilerek paket yapılır ve iple bağlanır. Orta ateşli fırında iki saate yakın pişirilir. Etler küçük doğranıp sebzeli olarak da yapılabilir.) ll
Kâğıtta balık, yağlı kâğıt arasında fırında ya da yağsız tavada pişirilen balık. (Daha çok barbunya, tekir, lüfer vb. balıklar bu yöntemle pişirilir. Yağlı kâğıdın içine tereyağı sürülür, balık ortasına konup paket edilir ve fırında ya da yağsız tavada pişirilir Yağlı kâğıdın arasına balıkla birlikte soğan, maydanoz, domates vb. koyup bir süre dinlendirdikten sonra pişirerek de yapılır.)
—Müz.
Nota kâğıdı, nota yazmak için düzenlenmiş kâğıt. ll
Fransız nota kâğıdı, eni boyundan az olan nota kâğıdı. ll
İtalyan nota kâğıdı, eni boyundan fazla olan nota kâğıdı.
—Orm. san. Kâğıt odunu, kâğıt hamuru yapmaya yarayan sanayi odunu.
—Oy. iskambil oyunlarında kullanılan ve genetikle elli iki karttan oluşan deste. ll
Kâğıt açmak, bazı iskambil oyunlarında (konken, elli bir vb.) oyunu bitirmek.
—Bezik vb. bazı iskambil oyunlarında koz olacak kâğıdı öteki oyuncunun göreceği biçimde yere koymak. (Kaz açmak da denir.)
— Blum vb. oyunlarda, elde kalıp sayı yazılmaması için gruplandırılmış kâğıtları yüzü açık olarak yere koymak. ll
Kâğıt almak, pokerde elindeki kâğıtların bir bölümünü artan desteden dağıtılan aynı sayıdaki kâğıtla değiştirmek. ll
Kâğıt çalmak, iskambil oyunlarında kâğıt dağıtılırken ya da oyun sırasında gerekli kartı gizlice almak. ll
Kâğıt çekmek, bazı iskambil oyunlarında her elde ya da gerektiğinde yerdeki desteden kâğıt almak. ll
Kâğıt çektirmek, elde kalan kâğıtların olumsuz puanla değerlendirildiği kimi kâğıt oyunlarında, rakip oyuncuyu desteden kâğıt çekmeye zorlamak. ll
Kâğıt dağıtmak, yapmak ya da vermek, oyunun kurallarına göre oyunculardan her birine eşit sayıda iskambil kartı vermek. ll
Kâğıt değiştirmek, yerdeki kâğıdın üzerine farklı renkte ve değerde kâğıt atarak oyunun yönünü değiştirmek. ll
Kâğıt dizmek ya da kurmak, kâğıt dağıtırken kendisine iyi kâğıt gelecek biçimde kartları sıralamak; kartları kendi yararına sıralamak, hile yapmak. ll
Kâğıt karıştırmak ya dâ karmak, iskambilleri ikiye ayırıp birbirinin arasına sokarak karıştırmak, sırasını değiştirmek. ll
Kâğıt kesmek, kâğıt dağıtmak üzere karıştırılmış desteyi ikiye bölmek. (Kâğıt kesildikten sonra üstteki deste alta konur.) ll
Kâğıt oynamak, iskambil kâğıtlarıyla oyun oynamak. ll
Büyük kâğıt, oyunda değeri yüksek olan kâğıtların her biri (genellikle as, papaz, kız, vale). ll
Elli iki kâğıdı, kimi iskambil oyunlarında kullanılan ve elli iki karttan oluşan deste ll
Küçük kâğıt, oyunda değeri düşük olan kâğıtlardan her biri, (ikili en küçük kâğıttır.)
—Ruhbil. Kâğıt kalem testi, yapılacak işin basılı olarak gösterildiği ve yanıtı yazılı olarak verilmesi gereken test.
—Süslem. sant. Kâğıda çekmek, tezhip ya da yaldız işleme sırasında, altın varakları deste kâğıda geçirmek.
—Tüt.
Filtre kâğıdı, sigara filtresi yapımında sargı ya da dolgu olarak kullanılan kâğıt. ll
Sigara kâğıdı, sigara yapımında kullanılan ince kâğıt.
♦ sıf. Kâğıttan yapılmış: Kâğıt fener. Kâğıt bardak, tabak. Kâğıt mendil.
—Güz. sant. Kâğıt oyma - KATİA.
—ikt.
Kâğıt para, genellikle değerli metale çevrilemeyen itibari para.
Kaynak: Büyük Larousse