Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
3 Aralık 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

AVUSTRALYA YERLİLERİ

Ad:  aborijen3.JPG
Gösterim: 790
Boyut:  72.2 KB

Avrupalıların 17. yüzyılda Avustralya'yı buluşundan en az 40.000 yıl önce insanlar Asya'dan göç ederek Avustralya topraklarına yerleşmişlerdi. O zamanlar deniz çok daha sığ olduğu için bir kıtadan ötekine rahatlıkla geçilebiliyordu. Avrupalı göçmenlerin gelmesiyle bu toprakların asıl sahipleri olan Yerliler topraklarından sürülüp çıkarıldı. Avrupalılar'la aralarında çıkan çatışmalar ve hızla yayılan salgın hastalıklar sonucu çok sayıda Yerli öldü. 17. yüzyılda sayıları 300.000'i bulan Avustralya Yerlileri'nin sayısı 1981'de 145.000'e düştü. Bunların yarısından fazlası Yerliler ile Avrupalıların melez çocuklarıydı. Yerliler çoğunlukla kentlerde ya da taşra kasabalarının kenar semtlerinde yaşarlar. Queensland ile Kuzey Topraklan'ndaki Yerliler ise özel kamplarda yaşar ve sıkı bir denetim altında tutulurlar.

Geleneksel Yerli Yaşamı


Avustralya Yerlileri'nin tenleri koyu, saçları siyah ya da kahverengidir. Ama saç rengi ve yüz çizgilerinde bölgeden bölgeye değişen farklılıklar da vardır.
Geleneksel olarak avcı-toplayıcı olan Yerliler kanguru ve opossum gibi hayvanları, sürüngenleri ve kuşları avlayarak, balık tutarak, kabuklu deniz hayvanları toplayarak, böcek, yaban balı, yumurta, tırtıl, meyve, tohum ve kökler arayıp bularak yaşarlardı. Toprağı işlemedikleri ve hayvan beslemedikleri halde, doğal kaynakları dikkatle kullanır ve korurlardı. Ustalıkla değerlendirdikleri doğal çevrelerini, bugün olduğu gibi eskiden de çok iyi tanırlardı. Evcilleştirdikleri tek hayvan dingo denilen bir tür yabani köpekti. Odunlan birbirine sürterek yaktıkları ateşin kızgın küllerinde yemeklerini pişirirlerdi. Yiyeceklerini geniş alanlardan toplayan her Yerli grubu ya da kabilesi, kendi bölgesinin sınırlarını ağaç, kaya, pınar gibi doğal öğelerle belirlerdi.

Göçebe olduklan için fazla eşyalan olmazdı. Avustralya'nın soğuk güney yöresinde kışın kürk gocuk giyenler varsa da, genel olarak kalın giysilere gereksinimleri yoktu. Gerektiği zaman ağaç kabukları, yaprak, hayvan postu gibi malzemeyle mia-mia ya da gunyah denen geçici barınaklar yaparlardı.

Gereç ve Silahlar


Yerliler'in gereç ve silahları, basit bir teknolojiyle yapılmalarına karşın, son derece etkiliydi. Genellikle tahta, bitki lifleri ve yontarak biçimlendirilmiş taşları kullanırlardı. Erkeklerin taştan baltaları ve deniz kabuklarından ya da yontulmuş taştan bıçakları vardı. Kadınlar ise kökleri sökmek için sopalar, topladıkları yiyecekleri taşımak için sepetler, fileler ve tahta çanaklar kullanırlardı. Yerliler ağaç ve böcek kabuklarından, deriden ve liflerden çok değişik kaplar yapmışlar, bunlan otlann tohumlarını öğütüp un yapmak, içinde su biriktirmek ve eşyalarını taşımak için kullanmışlardır.
Yerliler'in başlıca silahları tahta sopalar, mızraklar ve bumeranglardı. Mızraklarını uzak hedeflere fırlatmak için özel mızrak atıcılar kullanırlardı. Bunlar, bir ucunda mızrağın sapının yerleştirildiği bir yuva olan tahta sopalardı. (Böylece, ele alındığında kol uzunluğunu artıran, dolayısıyla atış için ek güç sağlayan bir mekanizma oluşuyordu.) Ayrıca dövüşürken kendilerini korumak ve saldırıları savuşturmak için tahtadan kalkanlar kullanırlardı.

Haberleşme çubuğu Avustralya Yerlileri'nin çok çarpıcı bir buluşuydu. Üzerine çentikler ve çizgiler oyulmuş olan bu sopayı bir haberci, kabileler arasında iletişim kurmak amacıyla taşırdı. Sopanın üzerindeki işaretler haberin ayrıntılarıyla ilgiliydi ve haberin doğru olarak ulaştığından emin olmaya yarıyordu. Bu çubuklar her zaman ortak bir dile sahip olmayan ya da düşman kabileler arasındaki iletişimi kolaylaştırırdı. (Bazı uzmanlar Avustralya'da, Yerli kabilelerin sayısı kadar, yüzlerce değişik dil olduğunu belirtir.)
Avrupalılar'ın gelmesiyle Yerliler, çeşitli işlenmiş maddeler ve araçlar kullanmaya başladılar. Artık tüfeklerle avlanıyor, takma motorlu tekneler, naylon ağlar kullanarak balık tutuyorlardı. Oysa eskiden ağaçtan oyulmuş ya da ağaç kabuğundan yapılmış kanolar ve sallarda, deniz kabuğundan ya da taştan yaptıkları kancalarla ve tuzaklar kurarak balık avlarlardı.
Ad:  aborijen2.JPG
Gösterim: 901
Boyut:  49.7 KB

Kabile Yaşamı


Yalnızca temel gereksinimlerini karşılayarak yaşayan Yerliler büyük aile grupları içinde yaşarlar, bir yörede yaşayan tüm gruplar ise kabileyi oluştururdu. Kabile üyeleri akrabaydı ve birbirine karşı belirli görevleri vardı. Dönem olan "düş çağı"ndan kendilerine kalan bir armağan olduğuna inanırlardı. Delikanlılar, bazıları acıyla sınanmak olan bir dizi dinsel törenle derin gizlere ortak olurdu. Bu törenlerde yapılan corroboree adlı. Kabile ikiye ayrılır, her yarı kendi içinde tekrar küçük birimlere bölünürdü. Kabile içinde kimin kiminle evlenebileceği kurallara bağlanmıştı. Kabilenin iki alt grubundan bir rinden olan bir erkek ancak öteki alt gruptan bir kızla evlenebilirdi.

Toplumsal örgütlenmelerinin bir başka görünümü totemleriyle ilgiliydi. Genellikle bir bitki ya da hayvan olan totem grubun simgesiydi ve grupla özel bir ilişkisi olduğu kabul edilirdi. Yerliler'in inanışlarında toprağın özel bir yeri vardı. Toprağın, atalarının dünyada yaşayıp kültürlerini oluşturduğu danslar için Yerliler bedenlerini renkli kilden şekillerle, tüy ya da başka süslerle donatırlardı.

Günümüzde Avustralya Yerlileri


Birçok Avustralya Yerlisi artık geleneksel biçimde yaşamıyor. Bazıları çiftliklerde bazıları da kentlerde çalışıyor. Bazı Yerliler ise özel kamplarda ya da kentlerin yoksul mahallelerinde devlet yardımıyla yoksul bir yaşamı sürdürmeye çalışıyor. Avrupalılar'la karşılaşmaları Yerliler'in birçoğunun büyük sıkıntılara düşmesine ve bazılarının umutsuzlukla kendini içkiye vermesine neden oldu. Ama bazıları da yeni koşullara uymayı başarmıştır. Ne var ki, birçok Yerli topraklarının ellerinden alınmış olmasından ötürü hâlâ öfkelidir. 1972'de Whitlam hükümetinin işbaşına gelmesi bu konuda bir dönüm noktası oldu. "Yerliler'in haklarının kabul edilmemesi biz, bütün Avustralyalılara küçültür" diyen Başbakan Whitlam, parlamentonun desteğiyle 1976'da Yerliler'in toprak hakkını tanıdı ve Yerli sorunlarıyla ilgili bir bakanlık kurdu.

kaynak: Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM