Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Aralık 2017       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM

YERLEŞME DOKUSU


Avustralya’ya yerleşip, bu kıtayı geliştirmek AvrupalIlar için pek kolay olmadı. Doğal koşullann daha elverişli olduğu doğu kıyılarına ilk yerleşenler bile Avustralya Cordillerası’nın sarp yamaçlanndan geçerken büyük güçlüklerle karşılaştılar. Geçmeyi başardıklarında ise aşın kuraklık, ani seller ve çalılıklarda çıkan yangınlarla sürekli savaşmak zorunda kaldılar. Kıtanın doğal koşulları, AvrupalIların karşısına Yerlilerden ve hayvanlardan daha amansız bir düşman olarak dikildi. Kıtayı yaşanır hale getirmek için verdiği mücadele, Avustralya insanının çetin ve bağımsız ruhunun oluşmasında en önemli etken oldu.

20. yüzyılın ikinci yarısında otomobil, uçak ve radyo kırsal kesimde yaşamı büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Gene de pek çok aile başka bölgelerde yaşayanların alışık olmadığı bir ıssızlığın ortasında yaşamını sürdürür. Ama Yeni Güney Galler’in ötesinde ya da Queensland’in kuzeybatısındaki büyük koyun ya da sığır çiftliklerinde yaşayanlar bile acil durumlarda telsizle cankur-taran-uçak çağırabilirler.
Kendi çiftliğinde ya da arazisinde koyun ve sığır besleyen hayvancılar ile kıyılardaki tarlalarında tahıl ya da meyve yetiştiren küçük çiftçiler arasındaki keskin ayrım, II. Dünya Savaşı’ndan sonra azalmışsa da, 40 bin hektarı bulabilen genişlikteki arazilerde hayvancılık yapanlar gene de sayıca az değildir. Büyük bir hayvan çiftliğinde yaşamak hâlâ ayrıcalıklı bir durumdur. Ancak iyi bir gelir, yüksek refah düzeyi ve uçsuz bucaksız topraklara sahip olmanın getirdiği gururun bedeli yalnızlık ve kuraklık ile doğal örtüde çıkan yangınların getirdiği kaçınılmaz yıkımdır.
Küçük çiftçilerin durumu ise çok farklıdır. Çoğunun geliri sıradan bir sanayi işçisinin ücretinden daha düşüktür. Bu yüzden yaşamlarını devlet yardımıyla sürdürebilmektedirler.

Oldukça uzak mesafeler ve seyrek yerleşim nedeniyle Avustralya’da Avrupa köylerine benzer bir yerleşim biçimi gelişmemiştir. İç kesimdeki kasabalarda bir ana cadde, bir büyük' mağaza ve birkaç otel vardır; nüfusları çoğunlukla 25 bini geçmez. Ancak kıyılara yakın kasabalarda eğitim, sağlık hizmetleri ve alışveriş merkezleri gibi olanaklar oldukça gelişmiş durumdadır. Avustralya’daki en büyük çelişki, çok geniş bir alan üzerinde, yedi eyalet merkezinde yoğunlaşmış çok az bir nüfusun yaşamasıdır. AvustralyalIlarımda pek hoşnut olmadıkları bu durum, tarihsel ve ekonomik nedenler ile iklim etkeni göz önüne alındığında, gelecekte de değişeceğe benzememektedir. Ülkenin en büyük ve gelişmiş iki kenti olan Sidney ve Melbourne bu dengesizliği bir ölçüde giderir. Uluslararası düzeyde iş ve sanat merkezleri olan Sidney ve Melbourne’u, Queensland eyaletinin merkezi Bris- bane, Güney Avustralya’nın merkezi Ade- laide ve Batı Avustralya’nın merkezi Perth izler.
Federal başkent Canberra birer ticaret kenti olan eyalet merkezlerinin tersine yapay olarak kurulmuştur. Amerikalı mimar Burley Griffin’in hazırladığı plana göre 1913’te yapımına başlanan kentin merkezinde yapay bir göl, ağaçlıklı geniş caddeler vardır; ayrıca Ulusal Kütüphane, Ulusal Galeri, Yüksek Mahkeme ve Parlamento gibi önemli resmî binalar buradadır.
İyi seçilmiş konumuna ve planına karşın Canberra da öteki Avustralya kentleri gibi kent merkezinin kilometrelerce dışına yayılmaktadır. Ne ulaşım güçlüğü ve kamu hizmetlerine ilişkin sorunlar, ne de yükselen arsa fiyatları ortalama AvustralyalIyı kendi evine ve bahçesine sahip olma kararlılığından vazgeçirebilmektedir. Bazı yazarlara göre banliyö yaşam biçimi çağdaş AvustralyalInın dünya görüşüne damgasını vurmuştur.

NÜFUS


1991 nüfusu 17.337.000 olan Avustralya’da kilometre kare başına düşen kişi sayısı 2,3’tür. Doğal nüfus artışının yılda binde 8,4 düzeyinde olmasına karşın, göçler nedeniyle genel nüfus artışı yüzde 1,2’yi bulur.
Avustralya’nın nüfusu çarpıcı bir homojenlik gösterir; büyük çoğunluğunu İngiliz kökenliler ile öteki AvrupalIlar oluşturur. Beyaz ırktan olmayan azınlıkların başında 1989’da nüfusun yüzde 4,3’ünü oluşturan Asyahlar gelir. Sayıları 228 bin dolayında olan ve nüfusun yüzde 1,5’ini oluşturan Yerliler ikinci sırayı alır.
II. Dünya Savaşı sonuna değin Britanya Adalan’ndan gelen göçmenler içinde, İngi- lizlerin yanı sıra çok sayıda İrlandalI, İskoç ve Galli de yer almıştır. Bugünkü Avustralya nüfusunun yaklaşık yarısı İngiliz, beşte biri İrlandalI, onda biri de İskoç asıllıdır. Savaş sonrasında nüfusu artırmak amacıyla, öteki Avrupa ülkelerinden göçler de özendirilerek, yurtsuz kalmış pek çok mülteciye sığınma hakkı verilmiştir. Koşullara çabuk uyan Avrupalı göçmenlerin çoğu beş yıllık ikamet süresinin ardından yurttaşlık için başvuruda bulunmuştur. İlginç olan nokta, bu dönemde Avustralya’ya gelen her altı İngiliz ailesinden birinin geri dönmüş olmasıdır.
Nüfusun homojen oluşunun ardında, geçmişte sıkı bir biçimde izlenen Beyaz Avustralya siyaseti yatmaktadır. 1901’de kabul edilen göçleri sınırlayıcı yasalarla getirilen katı koşullar beyaz olmayanların kıtaya gelişini olanaksız hale getirmiştir. Siyah, sarı ve kahverengi derililere sürekli oturma izni vermemeye dayanan bu siyaset, 1966’da bir ölçüde gevşetilmiş ve 1973’te İşçi Partisi hükümetinin göçlerde ırk ayrımına son verildiğini açıklamasıyla, Asyalı göçmenlerin sayısında belirli bir artış görülmüştür. Bunun bir sonucu olarak 1970’lerde ve 1980’lerde Avustralya’ya gelen göçmenlerin yüzde 40’mı Asyalılar oluşturmuştur.
Ad:  avustralya3.JPG
Gösterim: 787
Boyut:  54.0 KB

İki yüz yıldan beri beyazların baskıları ve aldırışsız tutumu altında yaşayan Yerliler unutulmuş bir azınlığı oluşturmaktadır. Avustralya’nın ulaştığı refah düzeyinden pek az yararlanan Yerlilerin büyük bölümü Kuzey Toprakları ile Queensland ve Batı Avustralya’nın kuzeyinde otururlar. Bazıları hâlâ kabileler halinde yaşarken, pek az bir bölümü de eski göçebe avcılık yaşamını sürdürür. Geriye kalanlar sığır çiftliklerinde hayvan yetiştiriciliği gibi işler yaparlar. Çok sayıda Yerli de, misyoner evlerinde ya da devletin kendilerine ayırdığı özel alanlarda oturarak, geçimlerini geçici işlerde çalışarak sağlar. Güney eyaletlerinde oturan melez Yerliler, iş bulma olanakları daha yüksek olmasına karşın, benzer bir yaşam sürdürürler. 19. yüzyıldaki kıyımdan sonra Tasmanya’da hemen hiç Yerli kalmamıştır.

Yerlileri Avustralya’nın toplum yaşamına katma doğrultusundaki resmî siyaset beyazların önyargıları, Yerlilerin yerleşmiş kuşkuları ve daha da önemlisi içinden çıkamadıkları yoksulluk-cehalet-hastalık çarkı yüzünden bir sonuç vermemektedir. Doğum oranları yüksek olmakla birlikte, bebek ölüm oranı beyaz AvustralyalIların beş katıdır. Yaşayabilen çocuklar da kötü beslenme ve hastalıklar yüzünden sağlıklı bir biçimde yetiştirilememektedir.
Günümüzde oy hakkına sahip olan Yerlilere yönelik ayrımcı yasalar Queensland dışında her yerde kaldırılmıştır. 1976’da Kuzey Toprakları’nda Yerlilere mülk edinme hakkının tanınmasından sonra, Güney Avustralya eyaletinde de Bicancara (Piçançaçara) halkına belli yerlerde toprak edinme izni verilmiştir. Öteki eyaletlerde ise Yerlilere üzerinde yaşadıkları özel alanlarda mülkiyet hakkı verme konusu gündemdedir.
Yüksek ölüm oranına karşın nüfusları hızla artan Yerliler siyasal açıdan bilinçlenmekte, toprak ve tam eşitlik konularında seslerini giderek yükseltmektedir. Kentli beyazlar.

Yerlilerin bu isteklerini anlayışla karşılarken, kırsal kesimdeki kasabalarda Yerlilerle bir arada yaşayan beyazlar bu gelişmeye tepki göstermektedir. Günümüzde Avustralya’da bir ırk çatışmasının bulunduğu söylenebilir.
Büyük çoğunluğu Hıristiyan olan Avustralya nüfusu beyaz ve Anglosakson ağırlıklı olmakla birlikte, Protestanlar çoğunlukta değildir. Bunun başlıca nedeni İrlanda kökenlilerin Katolik oluşudur. Katolik- Protestan ayrımı Avustralya’nın toplumsal ve siyasal yaşamında önemli rol oynar. 1989’da ilk kez Katoliklerin sayısı Anglikanları geçmiştir.

EKONOMİ


Serbest piyasa ekonomisini benimsemiş olan Avustralya’da GSMH 242 milyar ABD Doları, kişi başına GSMH de 14.440 ABD Doları’dır (1989). 1980-89 arasında yüzde 3,2 olan yıllık ortalama büyüme hızı büyük ölçüde ticaret, imalat ve hizmet sektörlerinden ve mali kuruluşlardan kaynaklanmıştır.
Ülkenin başlıca gelir kaynağı olan tarım, II. Dünya Savaşı sonrasında yerini madenciliğe bırakmıştır. Avustralya, geniş topraklarının altındaki ve çevre denizlerdeki zengin maden yataklarıyla günümüzde Japon sanayisinin maden gereksinimini karşılayan başlıca ülke haline gelmiştir.
Kıtada madenlerin bulunmasının ardından sanayi ve hizmet sektörü hızla gelişmiş ve AvustralyalIların yaşam standartları ileri ekonomiler düzeyine yükselmiştir.

DOĞAL KAYNAKLAR


Yeraltı kaynakları


Sanayi Devrimi’nin başlarında kıtaya ilk gelen göçmenler Sidney ve Melbourne çevresinde kömür yatakları buldular. Sidney’in batısında, ardından Victoria ve Batı Avustralya’da altın bulunması, gerek ülke içi nüfus hareketlerini gerekse dışardan göçü hızlandırdı. 1949’dan sonra birbirini izleyen maden yatağı keşifleri günümüzde de artan bir hızla sürmektedir.
Avustralya dünyanın sayılı demir cevheri ve boksit rezervlerine sahiptir. Kurşun, çinko, bakır yataklarının yanı sıra, rutil, zirkonyum, ilmenit gibi ender bulunur maden rezervleri de çok geniştir.
Ülkenin başlıca maden yatakları Batı Avustralya’da (demir, nikel, boksit, elmas, altın), Queensland’de (boksit, kurşun, çinko, gümüş) ve Victoria kıyısı açıklarındadır (petrol ve doğal gaz).
Başlıca taşkömürü damarları Sidney Havzası ve Queensland’deki 250 milyon yıllık Permiyen tortul katmanları arasında bulunur. 80 milyar ton kadar olan kömür rezervlerinin yarısından çoğu iyi cins taşkömürüdür. Victoria’da ve Melbourne’un batısında çıkarılan linyit kömüründen elektrik üretiminde yararlanılır.
Kıyı açıklarında ticari gaz yataklarının bulunması ve 1969’da buralardan önemli kentlere boru hatlarının döşenmesi sonucu, ülkenin yakıt gereksinimi doğal gazla karşılanmaya başlamıştır. Kuzey Topraklarındaki Ördovisiyen kumtaşı katmanları arasında da önemli doğal gaz rezervleri vardır.

Ticari petrol ilk kez 1961’de Moonie-Alton’da, 1964’te Surat Havzasında bulunmuştur. Ham petrol gereksiniminin üçte ikisi ülke kaynaklarından sağlanır. II. Dünya Savaşı sonrasında atom enerjisine dayalı sanayilerin talepleri nedeniyle yoğunlaşan maden arama çalışmaları sonucunda ülkenin çeşitli yörelerinde uranyum bulunmuştur. Dünya uranyum rezervlerinin yüzde 18’i Avustralya’dadır. Kıtanın güney kıyısındaki Ben Lemond en zengin uranyum bölgesidir. Öteki önemli yataklar Kuzey Topraklarında, Batı Avustralya’daki Frome Gölü ovasında ve Yeerlirrie bölgesindedir.

Demir ve çelik üretiminde kullanılan ve ihraç edilen demir cevheri, çağdaş teknolojik işlemlerden geçirilerek geniş bir biçimde değerlendirilir. Başlıca demir yatakları Güney Avustralya’daki Middleback Sıradağları ile Avustralya’daki Yampi Boğazı ve Koolyanobbing sıradağlarında yer alır. Avustralya’da her geçen gün yeni demir cevheri yatakları bulunmaktadır. Tom Price Tepesi yataklarının kalitesi çok yüksektir; Whaleback Tepesi ve Newman Tepesindeki yataklarda milyonlarca ton demir rezervi bulunduğu bilinmektedir. Robe Irmağı yöresinde yakın bir dönemde yüzde 56-57 oranında demir içeren birkaç milyar tonluk rezervler saptanmıştır.
Dünya tungsten üretiminin yirmide birini Avustralya karşılar. Tungsten, Bass Boğazındaki King Adasında ve Queensland’de bulunan volframit ve şeelit madenlerinden elde edilir. Carpentaria Körfezindeki yataklardan yılda 2 milyon ton kadar manganez çıkartılır. Nikel, Kalgoorlie yakınlarındaki Kambalda yataklarından ve Queensland’deki Greenvale yataklarından çıkarılır.

Avustralya aynı zamanda dünyanın başlıca kurşun ve çinko üreticilerindendir. Yeni Güney Galler’deki Broken Hill’de 1883’ten beri işletilen yataklar ülkenin kurşun ve çinko üretiminin yarısını karşılar. Queens- land’in batısındaki Isa Tepesinde, kuzeydeki McArthur Irmağı çevresinde ve Tasmanya’da da kurşun ve çinko rezervleri vardır. Miktarca düşük olmakla birlikte, Prekam- briyen ve Paleozoyik kayaçlarda da dağınık bakır yatakları bulunur. Alüminyum üretiminde kullanılan ve Carpentaria Körfezindeki Weipa’da, kuzeyde Arnhem bölgesinde ve batıda Darling sıradağlarında bulunan boksit yatakları çok zengindir. Batıda, doğuda ve Tasmanya’da kalay, doğu kıyılarında rutil (titanyum oksit) ve zirkonyum gibi ağır madenler çıkarılır.

Avustralya’da altın ilk kez 19. yüzyıl ortalarında Yeni Güney Galler’de, ardından Victoria, Oueensland’in kuzey kesimi ve Batı Avustralya’da bulunmuştur. 1904’te 112 tonla doruğuna çıkan yıllık altın üretimi, 20. yüzyılın sonlarında bu düzeyin yaklaşık yedide birine düşmüştür. Zengin kurşun-çinko yataklarında gümüş bulunur; nikel için yapılan maden arama çalışmaları sırasında az miktarda platin ve palladyuma rastlanmıştır.
Avustralya kil, mika, tuz, dolomit, yapı malzemesi, tuğlamsı ve aşındırıcı maddeler, talk ve asbest gibi sanayide kullanılan doğal kaynaklar açısından da çok zengindir. Fosfat yataklarının giderek tükenmesi üzerine yürütülen yoğun arama çalışmaları sonunda, yüksek maliyet nedeniyle henüz tam olarak işletilemeyen yeni fosfat rezervleri bulunmuştur. Avustralya’nın kıymetli taşlarından beyaz ve siyah opal, dünya çapında ünlüdür. Gökyakut ve topazın yanı sıra 1979’da Kimberley yöresinde geniş elmas yatakları bulunmuştur.

Su kaynakları


Dünyanın en kurak kıtası olan Avustralya’nın güneydoğu, güneybatı ve kuzey kesimleri dışında düzenli yağmur görülmez. İç kesimde yüksek buharlaşma oranı ve yüzey şekillerinin alçak oluşu yüzünden akarsular son derece azdır. Kıtanın en geniş akaçlama alanına sahip olan Murray Irmağı sistemi Nil’in yaklaşık üçte biri uzunlukta olmasına karşın, su akışı Nil’in ancak altıda birini bulur. Su kaybını önlemek için yapılan pek çok baraj gölü içinde en önemlisi Snowy Dağları hidroelektrik projesidir. Su toplama, sulama ve enerji üretimi amaçlı bu dev proje 1974’te tamamlanmıştır. Snowy Dağlarından denize doğru akan bazı akarsuların yönü Murray Havzasına çevrilmiştir.

Büyük Artezyen Havzasında 25 bin su kaynağı saptanmıştır. Ancak havzaya giren su miktan havzadan çıkan sudan düşüktür; yörenin hidrolojisi üzerine çalışmalar sürdürülmektedir. Murray Havzası ve öteki tortul havzalarda önemli yeraltı su kaynakları bulunmakla birlikte, bunlar tam anlamıyla keşfedilmemiştir. Ülkenin orta kesimindeki Alice Springs önemli oranda su sağlar. Bütün bu sular genellikle çok tuzlu olup tuzdan arındırma işlemi de henüz pahalıya mal olmaktadır.

Biyolojik kaynaklar


Kıtanın kendine özgü biyolojik kaynakları kısıtlıdır. Okaliptüs ağaçlarından kâğıt yapımında, güneybatıdaki jarrah ve karri ormanlarından bıçkıcılıkta, pek çok yöredeki el değmemiş yerel bitki örtüsünden de hayvan otlatmakta yararlanılır. Kıtanın kurak kesimi toplam hayvan varlığının ancak üçte birini barındırır. Dışarıdan getirtilen bazı sığır soylan iklim koşullarına uyum sağlamıştır. Ilıman bölgelere yonca ve tirfil gibi otlak bitkileri ekilmiştir. Ayrıca gübre olarak kullanılan süperfosfat ve toprağı geliştirici öteki katkı maddeleri sayesinde, Avustralya otlakları giderek daha verimli hale getirilmiştir.
Enerji kaynakları. Büyük hidroelektrik enerji santrallarını işletebilecek yeterli su kaynaklarına sahip birkaç eyaletten biri olan Tasmanya, ülkenin hidroelektrik enerjisinin yarısını karşılamaktadır. Bu konuda ileriye dönük önemli bir gelişme de beklenmemektedir. Ülkenin başlıca enerji kaynağı petrol ve madenkömürüdür. Kurulu elektrik kapasitesinin dörtte üçü termal enerji yoluyla elde edilmektedir.

KIRSAL EKONOMİ


Dünyanın en büyük yün üreticisi ve önemli tahıl, süt ürünleri, et, şeker ve meyve üreticilerinden biri olan Avustralya, tarım ürünlerinin yaklaşık üçte birini dış ülkelere satar. Ekilen ve otlak olarak kullanılan topraklar, yararlanılan toprakların ancak yüzde 10’unu oluşturur. Bunun nedeni başta su kıtlığı olmak üzere, toprak türlerinin ve topografyanın elverişsizliğidir.

Hayvancılık


Avustralya’nın tanma ayrılmış topraklarının yarısında koyun beslenir. Dünyadaki yün koyunu varlığının altıda birini barındıran Avustralya dünya yün üretiminde dörtte bir oranında bir paya sahiptir. Avustralya koyunlarının büyük bölümünü ülkenin iklim düzensizliklerine uyum sağlamış olan, yününün kalitesiyle ünlü merinos soyu oluşturur. Geri kalanlar özellikle etleri için yetiştirilen Avustralya ve İngiliz kırmalarıdır.

Koyunların yaklaşık üçte biri otlatma kuşağı olarak bilinen ve yılda 380 mm’den az yağış alan kesimde yetiştirilir. 950 mm’ye kadar yağış alan yörelerde koyunculuğun yanı sıra buğday ekimi yapılır. Avustralya’ daki koyun sürülerinin yüzde 40’ını barındıran buğday-koyun kuşağında daha çok merinos dışındaki koyun soyları yetiştirilir. Ülkenin çok ve düzenli yağış alan yörelerinde yetiştirilen koyunlar en kaliteli yünü verirler. Kuzu ve koyun eti üretiminde ise Victoria başta gelir.
Sığırcılık değişik iklim bölgelerinde yapılır. Yüksek yağış alan zengin otlaklar besi sığırlarına ayrılmıştır. Besi sığırcılığı daha çok Oueensland ve Yeni Güney Galler’in ılıman ve büyük otlaklarında yapılır. Kuzeye yakın zamanlarda getirtilmiş olan zebu soyundan sığırlar kısa sürede tropik otlaklara uyum sağlamıştır. ABD’den getirtilen ve gene zebu kanı taşıyan Santa Gertrudis soyundan da iyi sonuç alınmaktadır. Süt sığırcılığı ılıman kuşağın çok yağış alan kıyı kesimlerinde yapılır.

Tarım


Ekilebilir alanlar toplam yüzölçümünün yüzde 6’sı kadardır ve bu toprakların üçte birinde sulama gerekir. Avustralya’nın en önemli tahıl ürünü buğdaydır; hemen ardından arpa ve yulaf gelir. Orta derecede yağış alan yerlerde ve çoğu kez koyunculuk da yapılan çiftliklerde yetiştirilen tahılların tanesinden un, yeşil saplarından ve samanından hayvan yemi elde edilir. Buğdaydan sonra Avustralya’nın en önemli tarımsal ürünü olan şeker, Yeni Güney Galler ve Oueensland kıyılarındaki küçük çiftliklerde yetiştirilen şekerkamışından elde edilir.

Ormancılık, balıkçılık.


Avustralya’da ticari olarak işletilmeye elverişli milyonlarca dönümlük ormanların yanı sıra yerel gereksinimleri karşılayan küçük ormanlar da vardır. Büyük ormanların çoğu Avustralya’nın güneydoğu, doğu, batı, güneybatı kıyıları ve kıyıya yakın dağlık bölgeleri ile Tasmanya’da bulunur. Başlıca ağaç türü olan okaliptüsün dayanıklı kerestesi inşaat ve ambalaj sanayisinde kullanılır.
Avustralya’yı çevreleyen denizlerde ve kıtanın ırmaklarında kefal, morina, tatlı su levreği, orkinos, mezgit yassıbaş ve uskumru avlanır. Batı Avustralya tatlı su ıstakozu dünya çapında ünlüdür. 1978’de kıtayı ve Dış Toprakları çevreleyen 200 millik bir avlanma alanı saptayan Avustralya, bu bölgedeki balık ve öteki canlı türleri üstünde yapılacak düzenlemeleri de üstlenmiştir.

SANAYİ.


Tarımsal sanayi.


Tarım sektörünün GSMH’ye katkısı yüzyılın ortalarına göre üçte ikilik bir düşüşle yüzde 4 düzeyine inmiştir. Tarım sektöründe çalışanların sayıca çok azalmasına karşın, tarımsal üretim II. Dünya Savaşı’ndan bu yana yüzde 80’lik bir artış göstermiştir. İhracat gelirlerinin yüzde 10’unu yün üretimi sağlar. Sık sık görülen kuraklıklar yüzünden inişli çıkışlı bir grafik çizen buğday üretimi yerine sığırcılığa ağırlık verilmesi sonucu, Avustralya dünyanın başlıca et ihracatçılarından biri haline gelmiştir. Ormancılık ve balıkçılık gelirleri GSMH’nin ancak yüzde l’ini oluşturmaktadır.

Madencilik.


Avustralya, kısmen ithal ettiği petrol ve doğal gaz dışında, maden gereksinimini büyük ölçüde kendi-kaynaklarından karşılar. Maden rezervleri ve üretimi, çoğu madenlerin ihraç edilmesine elverecek bir düzeydedir. Maden ihracatı gelirlerinin dörtte üçü kömür ve demirden sağlanır. Ayrıca gümüş, kurşun, çinko, bakır, altın, nikel, boksit ile yol yapımında kullanılan kırıktaş ve çakıl, kil, kireçtaşı ve yapı taşı gibi inşaat malzemeleri de ekonomiye önemli bir katkıda bulunur. Madencilik ve taşocakçılığının GSMH içindeki payı yüzde 7, istihdam içindeki payı ise yüzde 1 dolayındadır.
Ad:  avustralya5.JPG
Gösterim: 700
Boyut:  46.6 KB

İmalat sanayisi.


İmalat sanayisi 1950’ lerden bu yana olağanüstü bir gelişme göstermiştir ve günümüzde GSMH’nin yaklaşık beşte biri bu sektörde üretilir. Başlıca ürünler ham çelik, pik demir, metal eşya, petrol ürünleri, çimento ve beton ürünleri, yünlü kumaş, dokuma ve giyim eşyası, elektrik- elektronik donanımı ve makineler, tarımsal gereçler, kara ve demir yolu taşıtları, uçak, gemi, ev eşyası, kiremit, fayans, kimyasal maddeler, yapay gübre, plastik, sentetik kauçuk, taşıt lastikleri, ahşap inşaat malzemesi, mobilya ve deri eşyadır. Hassas makineler, bazı elektrikli gereçler ve karmaşık bilimsel aletler gibi çok özel ürünler dışında, iç pazarda sürümü olan hemen her tür mal yerel olarak üretilir. Bu sanayilerin çoğu yüksek gümrük duvarlarıyla korunmayı gerektirmeyecek ölçüde gelişmiştir.
Ülkedeki işgücünün yaklaşık yüzde 15’i imalat sektöründe çalışır. Mühendislik, kara taşıtları, petrol arıtma, petro-kimya ve inşaat malzemesi üretimi özellikle gelişmiş sanayi kollarıdır.
Motorlu taşıt üretimi Avustralya ekonomisinde önemli bir yer tutar. Dünyada kişi başına düşen motorlu taşıt bakımından ilk sıralarda yer alan Avustralya’da, bu araçların çoğu yerel olarak üretilir ya da monte edilir.
Elektrik üretiminin beşte dördünden fazlası termik santrallarda, geri kalan bölümü hidroelektrik santrallarda gerçekleştirilir.

BANKACILIK VE TİCARET.


Avustralya’nın bankacılık sistemi büyük ölçüde İngiliz modeline göre kurulmuştur. Avustralya Merkez Bankası, özel ticaret ve tasarruf bankaları, Avustralya Uluslar Topluluğu Kalkınma Bankası, Avustralya Doğal Kaynakları Geliştirme Bankası ve Avustralya Sanayi Destekleme Bankası sistemin başlıca kuruluşlarını oluşturur.
Avustralya’nın bankacılık sistemi büyük ölçüde İngiliz modeline göre kurulmuştur. Avustralya Merkez Bankası, özel ticaret ve tasarruf bankaları, Avustralya Uluslar Topluluğu Kalkınma Bankası, Avustralya Doğal Kaynakları Geliştirme Bankası ve Avustralya Sanayi Destekleme Bankası sistemin başlıca kuruluşlarını oluşturur.
Bir devlet kuruluşu olan Avustralya Uluslar Topluluğu Bankacılık Şirketi’ne bağlı ticaret, tasarruf ve kalkınma amaçlı üç banka vardır. Avustralya Doğal Kaynakları Geliştirme Bankası madencilik projelerini finanse eder; Sanayi Destekleme Bankası yatırıma girişen yeni sanayicilere uzun vadeli krediler açar. Avustralya Merkez Bankası para politikası uygulamaları aracılığıyla gerektiğinde enflasyonist baskıları yumuşatıcı önlemler alır.

Avustralya para piyasasının önemli bir öğesi de finansman kuruluşlarıdır. İzlenen resmî para politikasının bankacılık sistemi üzerindeki kısıtlayıcı etkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış olan bu kuruluşlar, 1950’lerden bu yana çok gelişmiştir. Bellibaşlı Avustralya bahkalarmın yanı sıra, pek çok yabancı banka da Avustralya para
piyasasına girebilmek için bu kuruluşlara ortak olmuştur; federal yönetim ülkede yabancı banka kurulmasına izin vermemektedir.
Avustralya gelişmiş bir kısa vadeli para piyasasına sahiptir. Çeşitli ticaret bankaları teminat verme, şirket tahvilleri çıkarma ve pazarlama, şirketlerin tasfiye ve birleşme işlemleri, portföy yönetimi gibi hizmetleri de yerine getirir. Sigorta şirketleri, borç sandıkları, tarımsal kredi kuruluşları ve inşaat kurumlan da para piyasasında önemli bir rol oynar. Her eyaletin bağımsız borsaları vardır. Ayrıca merkezi Sidney’de olan Avustralya Birleşik Tahvil Borsası da şubeleri aracılığıyla eyaletlerde etkinlik gösterir.

1980’lerin sonlarında Avustralya’nın GSMH’sinin yedide birini ihracat gelirleri, bunların yaklaşık beşte birini de madencilik ürünleri ihracatından elde edilen gelirler oluşturmaktadır. Öteki önemli ihracat kalemleri arasında yün, et, buğday ve mamul ürünler sayılabilir. İthal edilen başlıca ürünler makine, ulaşım araç ve gereçleri, kimyasal ürünler ve petrol ürünleri, yiyecek ve içecekler, ham petrol ve doğal gazdır. Avustralya’nın ticaret yaptığı ülkelerin başında Japonya gelir. Ayrıca ABD, AT ülkeleri (özellikle Ingiltere), Yeni Zelanda ve Asya ülkeleriyle de ticaret ilişkileri vardır.

EKONOMİNİN YÖNETİMİ.


Avustralya’nın özel sektör ağırlıklı ekonomisinde devlet de önemli rol oynar. Sermaye yatırımlarının büyük bölümü özel sektör eliyle yürütülür. Buna karşılık posta idaresi, uluslararası havayolları, Avustralya Uluslar Topluluğu Bankacılık Şirketi, Avustralya Deniz Nakliyat Komisyonu, elektrik ve gaz dağıtım şebekeleri devletçe işletilir.
Bütçeye dayalı mali politikalar ve para politikaları aracılığıyla ekonomiye yön veren hükümetin bu alandaki başlıca karar oluşturma odakları Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı’dır.

Avustralya’da federal ve eyalet yönetimleri ile yerel yönetimler ayn ayn vergi toplar. Gelir, gümrük, tüketim ve satış vergileri federal yönetimin elindedir. Eyalet yönetimleri de pul, taşıt, emlak ve alkollü içkiler gibi çok değişik vergileri toplama yetkisine sahiptir.
AvustralyalI işçilerin hemen hepsi sendikalıdır. İşçi-işveren anlaşmazlıklarını çözmek için geliştirilmiş olan özel hakemlik sistemi pek tutmamıştır; sendikalar işverenlerle doğrudan görüşmeyi yeğlemektedir.

ULAŞIM.


Ülkenin büyük, nüfusun az oluşu nedeniyle Avustralya’da ulaşım pahalıdır. İşgücünün önemli bir bölümünün ulaşımda çalışması da ayrıca sorun olmaktadır. Ülkenin önemli karayolu ve demiryolu hatları, Avustralya’nın doğrudan İngiltere ile ticaret yapan ayn ayn kolonilerden oluştuğu 19. yüzyılın ikinci yarısında kurulmuştur. Bu hatlar yalnızca önemli limanlarla bağlantılı olduğundan, iç ulaşım uzun yıllar yetersiz kalmıştır. Üç farklı ray sisteminin kullanılması, 1970’lere değin ulaşımın ancak aktarmalarla sağlanabilmesine yol açmıştır. Bütün bunlara karşın, Avustralya başta güneydoğu eyaletleri olmak üzere, oldukça gelişkin bir ulaşım ağma sahiptir. Avustralya’da ulaşım amacıyla yararlanılabilecek suyolu yok gibidir. Demiryollarının yapımından sonra kısıtlı olan ırmak taşımacılığından bütünüyle vazgeçilmiştir. Öte yandan ülkenin koşulları hava taşımacılığına çok uygundur. Mesafelerin uzak oluşu, yüksek dağların bulunmayışı ve havanın sürekli açık olması nedeniyle uçuşlar ucuz ve güvenlidir.

Karayolları ve demiryolları eyalet yönetimlerince işletilir; deniz ve hava ulaşımı ise federal yönetimin sorumluluğu altındadır.
1946’da kurulmuş olan Avustralya Ulaşım Danışma Konseyi ulusal hatlardaki ulaşımın eşgüdüm içinde yürütülmesini sağlar.

Karayolları ağının odakları önemli limanlar ve Sidney, Melbourne, Brisbane, Adelaide ve Perth gibi eyalet merkezleridir. Eyalet merkezlerini birbirine bağlama çalışmaları halen sürmektedir. Kıtayı doğudan batıya ve kuzeyden güneye geçen karayollarının ikisi de trafik yükünü kaldırmaktan uzaktır. Avustralya da, sanayileşmiş Batılı ülkeler gibi, hızla artan otomobil sayısının yol açtığı trafik sorunuyla karşı karşıyadır.
Her eyaletin kendi demiryolu kuruluşu vardır. Avustralya Ulusal Demiryolları ise federal yönetimce işletilir. Madencilik, tarım ve sanayi kuruluşlarına hizmet veren bazı özel demiryolu hatlan da vardır. Sidney ve Melbourne’da kent içi ulaşımın bir bölümü elektrikle işleyen metro ve banliyö demiryolu hatlarıyla sağlanır.
Avustralya’daki 70 kadar ticari limanın çoğu doğu kıyılarında yer alır. Kıtanın öteki kesimlerinde doğal liman yok denecek kadar azdır. Dünyanın başlıca limanlarından olan Sidney’i Port Hedland, Melbourne, Fremantle, Newcastle, Brisbane, Hay Burnu, Port Walcott, Gladstone, Port Kembla ve Port Adelaide izler. Deniz nakliyatı büyük ölçüde yabancıların elindedir; eyaletlerarası kıyı taşımacılığını ise Avustraly alı şirketler üstlenmişlerdir.
Devlet havayolları öuantas Airways taşımacılıkta dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Uluslararası havalimanları Sidney, Melbourne, Brisbane ve Adelaide’dedir. İç uçak seferleri federal yönetimce işletilen Trans-Australia Havayolları (TAA) ile özel sektörce işletilen Ansett Airlines tarafından yürütülür. Avustralya dünyanın en ucuz, en güvenli ve en gelişmiş iç uçak seferleri ağlarından birine sahiptir.

YÖNETSEL VE TOPLUMSAL KOŞULLAR YÖNETİM.


Avustralya anayasasının kabaca İngiliz ve Amerikan anayasalarının bir karışımı olduğu söylenebilir. Avustralya, resmen İngiliz kral ya da kraliçesine bağlı bir anayasal monarşidir. Gerek Uluslar Topluluğu gerek eyalet hükümetleri, seçimleri kazanan partiler tarafından kurulur. Avustralya aynı zamanda ABD’ye benzeyen bir federasyon yapısına sahiptir; federal yönetimin görevleri ve iktidarın Uluslar Topluluğu ile eyaletler arasında nasıl bölüneceği anayasada yazılıdır ve buna ilişkin anayasa değişiklikleri ancak seçmen çoğunluğunun ve altı eyaletten en az dördünün onayıyla yapılabilir.

İngiliz hükümdarının Avustralya üzerindeki egemenliği semboliktir. Hükümdarı Canberra’daki federal başkentte oturan genel vali ile eyalet valileri temsil eder. Kural olarak bu valiliklere hükümetin gösterdiği adaylar atanır. Teamül gereği yürütmenin başı olarak başbakan kabul edilir. 1975’te genel valinin Avustralya İşçi Partisi (ALP; 1918’e değin, İşçi Partisi) hükümetini görevden almasıyla ortaya çıkan anayasa bunalımı üzerine, meclise genel valinin görev ve yetkilerini kısıtlayıcı bazı anayasa değişikliği önerileri getirilmiştir. Genel valinin görevine son verilerek Ingiltere ile olan bağların bütünüyle koparılmasını isteyen AvustralyalIlar varsa da, bunlar henüz küçük bir azınlık oluşturmaktadır.

Avustralya anayasasına göre federal yönetimin başlıca görevleri savunma, dış politika, göç, gümrük ve posta hizmetleri gibi alanları kapsar. Anayasada sayılmayan öteki yetki ve görevler, 19. yüzyılda kurulmuş koloni hükümetlerinin birer uzantısı olan eyalet yönetimlerine bırakılmıştır.
Kuramsal olarak egemen olan eyaletler adalet, eğitim, sağlık ve eyalet içi.ulaşım gibi konulardan sorumludur. II. Dünya Savaşı’nın en tehlikeli günlerinde (1942) gelir vergisinin federal yönetimce toplanması doğrultusunda alınan bir kararın süreklilik kazanmasıyla, eyaletler eski güçlerini yitirmiş ve gelirlerinin önemli bir bölümünü sağlayan federal yönetime bağımlı hale gelmiştir. 1970’lerde yerel yönetimlerin yetkilerini artıran ve mali kaynaklarım güçlendiren düzenlemeler yapılmıştır.
Kuzey Toprakları, federal yönetim yetkilerinin çoğunun yerel yönetime devredilmesiyle 1978’de özerk bir bölge haline gelerek, eyalet yönetimlerine yakın bir statüye kavuşmuştur. Bu bölge vali yerine bir yönetici ve başbakan yerine de bir bakanlar kurulu başkanı tarafından yönetilmektedir.
Parlamenter demokrasinin bütün koşullarıyla yürürlükte olduğu Avustralya’da, Senato ve Temsilciler Meclisi üyeleri 18 yaşını doldurmuş bütün yurttaşların katıldığı genel ve doğrudan seçimle belirlenir. Eyalet temsilciler meclisleri de aynı yöntemle oluşur. Gerek federal seçimlerde, gerekse eyalet seçimlerinde oy kullanmak zorunludur. Temsilciler Meclisi seçimlerinde tercihli oy verme sistemi uygulanır; Senato’nun 76 üyesi ise nispi temsil esasına göre seçilir.

Avustralya’da siyasal çekişmenin odağını öteden beri ALP ile çeşitli dönemlerde kurulan İşçi Partisi karşıtı koalisyonlar arasındaki iktidar mücadelesi oluşturmuştur. 1949’dan sonra iktidarı daha çok özel girişimcilerin çıkarlarını temsil eden Liberal Parti ile çiftçilerin ve sığır besicilerinin çıkarlarını temsil eden Milliyetçi Parti’nin (eskiden Vatan Partisi) oluşturduğu koalisyon hükümetleri elinde tutmuştur. Batı’ya özgü sosyal demokrat partiler çizgisinde olan ALP, sendikalarca desteklenen ve sosyalist kuramlardan çok, pratik reformlara öncelik tanıyan bir partidir. 1977’de kurulmuş olan Avustralya Demokrat Partisi liberal ve radikal görüşlü orta sınıfların partisidir.

Avustralya hukuku Angloamerikan hukukunu temel almıştır. Yargı ve güvenlik işleri eyalet yönetimlerince yürütülür. Eyaletlerde bir yüksek mahkeme ve buna bağlı bir dizi mahkeme bulunur. Avustralya Yüksek Mahkemesi tüm federal ve eyalet mahkemelerinde görülen davalarda ve anayasanın yorumlanmasında başvurulabilecek son mercidir.
Avustralya Silahlı Kuvvetleri, I. Dünya Savaşı’nda Avustralya Kraliyet Birliği’nin Gelibolu çıkarmasıyla başlayan tarihi boyunca, dünya savaşlarının dışında, Malezya, Kore ve Vietnam’da da savaşmıştır. Avustralya Kraliyet Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri ayrı komutanlıklara bağlıdır. Kraliyet Deniz Kuvvetleri, denizaltılara karşı savaş konusunda özel eğitim görmüş küçük, ama vurucu ve çevik bir donanmaya sahiptir. Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri baskın ve keşif, taktik savaş, hava taşıma, taktik hava desteği ve deniz birliği gibi birimlere ayrılır.

SAĞLIK, SOSYAL HİZMETLER, EĞİTİM


Avustralya’nın kendine özgü bir refah devleti anlayışı vardır. Gerek federal yönetim, gerek eyalet yönetimleri parasız sağlık ve öteki sosyal hizmetler alanında Avrupa’nın gerisinde, ama ABD’nin ilerisindedir. Emekli, sakat, dul ve yalnız yaşlılara bağlanan aylıklar, sağlık sigortası, gebelik ve çocuk yardımı gibi sosyal hizmetler, konsolide bütçeden finanse edilen Ulusal Sosyal Yardım Fonu tarafından karşılanır.
Avustralya’da herkesin kendi evini kurması ya da satın alması köklü bir gelenektir.

Kiralık kamu konudan oldukça azdır; buna karşılık konut alimim destekleyen çeşitli federal ve eyalet fonlan vardır. Eğitim işleri genelde eyaletlerin sorumluluğu altındadır. Eğitim 6-15 yaşları arasında zorunludur. Devlet okullannda ilk ve orta öğrenim parasızdır. Aynca çoğu Katolik Kilisesi’nin yönetiminde olan özel okullar vardır. 1974’ten sonra üniversiteler ile uygulamalı teknik öğrenime ağırlık veren yüksekokullarda da eğitim parasız hale getirilmiştir. Avustralya’daki üniversitelerin en büyükleri Yeni Güney Galler ve Gueensland’de, ötekileri eyalet merkezlerindedir. 1991’de yükseköğretim kurulularındaki öğrenci sayısı 500 bin dolayındaydı.
Sağlık hizmetleri son derece gelişmiştir, parasız tıbbi bakım sağlayan devlet hastanelerinin yanı sıra, özel bakım ve doktorluk hizmeti sunan sağlık sigortası sistemleri vardır.

Avustralya’da, bir başka örneği yalnızca Yeni Zelanda’da görülen ilginç bir hakemlik sistemi gehştirilmiştir. Anayasa uyarınca işçi-işveren anlaşmazlıklarında arabuluculuk ya da hakemlik yapma yetkisine sahip olan federal yönetimce oluşturulan Avustralya Arabuluculuk ve Hakemlik Komisyonu, kalifiye olmayan bir işçinin ailesini geçindirebilmesi için gerekli olan asgari ücreti belirler. Toplu pazarlık ya da arabuluculuk yoluyla çözülemeyen anlaşmazlıklarda işverenlerin ve sendikaların hakemlik mahkemesine başvurma hakları vardır. Grev hakkı genelde tanınmış olmakla birlikte, mahkeme kararma karşı greve gitmek suç sayılır ve bu suçu işleyen sendikalar para cezasına çarptırılır. Son zamanlarda giderek artan eleştirilere karşın, bu sistem uzun yıllar boyunca çalışma barışını korumuştur.
Avustralya’daki gelişmiş sosyal hizmetlerin ve hakemlik sisteminin temelinde, AvustralyalIların kişi ve sınıf ayrıcalıklarına karşı olan geleneksel eşitlikçi anlayışları yatmaktadır. Bu durum ülkede sınıf ayrımını ve zenginliğin dengesiz dağılımını engelleyememişse de, kapitalist sistemin iç çelişkilerini belirli bir oranda yumuşatmıştır.

KÜLTÜREL YAŞAM


Kıtaya ilk yerleşen beyazların yaklaşık yüz yıl boyunca sanatla ilgilenmeye pek zamanlan olmadı. Bu dönemde zaman zaman ortaya çıkan şair, ressam ve romancılar İngiltere’den alınma kültür ve sanat kalıplanyla yetindiler.
Sanat alanında ilk ulusal bilinçlenme 1890’larda Sidney’de yayımlanan Bulletin çevresinde toplanan bir grup sanatçıyla başladı. Çoğu radikal, eşitlikçi ve milliyetçi görüşlerin etkisinde olan bu grubun üyeleri arasında, Tom Collins takma adıyla romanlar yazan Joseph Furphy ve öykü yazarı Henry Lawson sayılabilir. Karakalem yapıtlarıyla ünlü ressam Norman Lindsay de Bulletin grubundandı.

Avustralya, ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra, refah düzeyindeki yükselmenin ve İngiltere ile Avrupa’dan kopmanın etkisiyle sanat alanında önemli bir sıçrama yapabildi. 1954’ten bu yana federal ve eyalet bütçelerinden sanatlara önemli fonlar ayrılmaktadır. Ünleri ülke sınırlarını aşan ilk AvustralyalI sanatçılar ressamlar oldu. Russell Drysdale, Sydney Nolan ve Arthur Boyd gibi ressamlar çağdaş tekniklerle Avustralya’ya özgü konuları ve manzaraları işleyerek ilk özgün Avustralya okulunu kurdular. II. Dünya Savaşı sırasında Melbourne’da ortaya çıkan bu okul, günümüzde etkisini yitirmiştir; Paris, Londra, New York sanat çevrelerinde geçerli uluslararası üslupları benimseyen çağdaş AvustralyalI ressamların yapıtlarında, bu genç ulusa özgü tazelik ve canlılık gene de kendisini gösterir.
Ad:  avustralya1.JPG
Gösterim: 646
Boyut:  41.7 KB

AvustralyalI şairler, ressamların tersine geleneksel kalıplara sarılmalarına karşın, yeni bir olgunluğa ve inceliğe ulaşmışlardır. Bu gelişmede A.D. Hope ile James McAuley’nin klasik yanlısı tutumlarının payı büyüktür. Daha “modern” çizgideki şairler arasında Geoffrey Lehmann ile hemen hemen tek başına özgün bir Avustralya şiir dili geliştirmiş olan Les A. Murray sayılabilir.
AvustralyalI romancıların aynı ölçüde yaratıcı ve özgün oldukları söylenemezse de, 1973 Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Patrick White dünya çapında ün kazanmıştır. Thomas Keneally de tarihsel romanlarıyla adını duyurmuştur. Uzun yıllardır ABD’de yaşayan romancı Christina Stead ile Shirley Hazzard’ın Avustralya asıllı oldukları artık unutulmuş gibidir.

Önemli parasal yatırımlar gerektiren gösteri sanatları, önde gelen AvustralyalI gösteri sanatçılarının daha iyi olanakların bulunduğu Ingiltere ve ABD’ye gitmeleri nedeniyle cılız kalmıştır. Bu sanatçılar arasında Dame Nellie Melba ve Dame Joan Sutherland gibi uluslararası ün kazanmış oyuncular ve şarkıcılar sayılabilir. Son zamanlarda kentsel nüfusun artması, refah düzeyinin yükselmesi, sanatlara parasal desteğin artması, Sidney’de DanimarkalI mimar Jörn Utzon’un gerçekleştirdiği görkemli Opera Binası’nın, Melbourne ve Adelaide’daki yeni sanat merkezlerinin açılmasıyla AvustralyalI gösteri sanatçıları için yeni olanaklar yaratılmıştır. Avustralya’da birinci sınıf ulusal opera ve bale topluluklarının yanı sıra, Avustralya Yayın Komisyonu’na (ABC) bağlı çeşitli senfoni orkestraları vardır.
Sinema sanayisi dikkate değer bir gelişme göstermiştir. Avustralya’nın genç sinemacıları arasında Picnic at Hanging Rock (1976), Gallipoli (1980) ve The Year of Living Dangerously (1983) adlı filmleriyle dünya çapında ün kazanmış olan genç ve yetenekli yönetmen Peter Weir’ın özel bir yeri vardır.
Avustralya popüler sanatlarda Ingiltere ve ABD’deki yeni gelişmeleri yakından izlemektedir. Yerli sanatının özellikle ilginç danslarını ve ağaç kabuğu üzerine resim çalışmalarını yaşatma çabaları sürdürülmektedir.

1954’te kurulmuş olan Elizabeth Tiyatro Vakfı ve 1975’te bu vakfın görevlerinin çoğunu devralan Avustralya Konseyi’nin desteği ve denetiminde geliştirilmiş olan Avustralya Operası ve Avustralya Balesi federal ve eyalet yönetimlerince finanse edilir.
Ülkede yapılan pek çok şenlik arasında Perth’te her yıl ve Adelaide’da iki yılda bir düzenlenen uluslararası sanat şenlikleri anılmaya değerdir.
Ulusal resim koleksiyonları 1982’de Canberra’da açılan Ulusal Sanat Galerisi’nde toplanmıştır. Bu galeride Avustralya’nın eski ve çağdaş sanat yapıtlarının yanı sıra, Pasifik ve Asya sanatından örnekler ile uluslararası çağdaş sanat yapıtları da sergilenir.
Özgür, bağımsız, rekabetçi ve atak Avustralya basını, Sydney Morning Herald ve Melbourne Age gibi 19. yüzyıl ortalarında kurulmuş ağırbaşlı gazetelerin yanında, sansasyonel haberlere öncelik veren çok sayıda popüler gazeteyi kapsamaktadır. Bütün bu gazeteler yerel düzeyde kalmıştır. 1964’te kurulan The Australian’ın ardından günlük Financial Review ve haftalık National Times gibi ülke çapında okuyucusu olan yayınlar da çıkmaya başlamıştır.
Radyo ve televizyon yayınları, federal yönetimce finanse edilen ulusal ABC şirketi ile gelirlerini reklamlardan sağlayan çeşitli özel istasyonlar tarafından yapılır. ABC’nin özellikle müzik alanındaki kaliteli yayınlan yalnızca küçük bir dinleyici topluluğunu çekerken, çoğu ABD ve İngiltere’den alınmış ikinci sınıf programlar yayınlayan özel istasyonlar geniş kitlelere seslenir.
Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2017 20:17
SİLENTİUM EST AURUM