Elektriği iletmesi için biraz tuz ya da asit katılmış su dolu bir kaba iki iletken tel daldırılıp, bu teller bir elektrik pilinin kutuplarına bağlandığında tellerin uçlarında gaz kabarcıkları belirmeye başlar. Sonunda su tümüyle bileşenlerine, yani hidrojen ve oksijen gazlarına ayrıştığı için kapta hiç su kalmaz. Bu örnekte olduğu gibi, kimyasal bir bileşiğin elektrikle ayrıştırılmasına elektroliz denir.
Aynı örneği sürdürecek olursak, elektrik akımını ileten tuzlu ya da asitli suyun adı elektrolit, birbirine değmeyecek biçimde elektroliz kabına daldırılan iletken tellerin adi da elektrot 'tur. Pilin artı kutbuna bağlı olan elektrota anot, eksi kutbuna bağlı olana da katot denir. Suyun elektroliziyle açığa çıkan oksijen anotta, hidrojen ise katotta toplanır. Elektrik enerjisinin bol ve ucuz olduğu yerlerde oksijen ve hidrojen elde etmek için bazen bu yönteme başvurulur. Klor gazı da erimiş sofra tuzunun (sodyum klorürün) elektroliziyle elde edilir.
Suda erimiş ya da çözünmüş bakır sülfat dolu bir kaba iki bakır levha daldırılır ve daha önceki örnekte olduğu gibi bu levhalar bir pilin kutuplarına bağlanırsa, anottaki levha yavaş yavaş incelirken katottaki levhanın giderek kalınlaştığı görülür. Çünkü bakır sülfat çözeltisinden (elektrolitten) geçen akım bu bileşiği iyon denen artı ve eksi yüklü atomlara ayrıştırır. Bakır iyonları artı yüklüdür, yani katyondur; bu yüzden pilin eksi kutbuna bağlı olan katoda doğru çekilir. Böylece katottaki bakır levhanın üzerinde yeni bir bakır katmanı oluşur. Öte yandan, sülfat iyonları da eksi yüklü, yani anyon olduğu için, pilin artı kutbuna bağlı olan anota doğru göç eder; ama anottaki bakır levha iyonlarına ayrılarak erimiştir. Elektrikli ya da elektrolitik kaplama denen bu yöntem, sanayide çok sık uygulanan bir kaplama tekniğidir. Örneğin, daha ucuz bir metalden yapılmış çatal-bıçak takımlarının daldı-rıldığı bir gümüş çözeltisinden akım geçirildiğinde çatal-bıçakların yüzeyinde gümüş birikir; böylece daha değerli "gümüş sofra takımları" elde edilir. Çelik eşyaların paslanmasını önlemek için bakır ya da kalayla kaplanmasında da aynı yönteme başvurulur. Örneğin konserve kutularının yapıldığı tenekeler aslında incecik bir kalay katmanıyla kaplanmış çelik saclardır.
Birçok elementi bileşiklerinden ayırarak katışıksız halde elde etmek için de gene elektrolizden yararlanılır. Sözgelimi, sülfürik asitte çözünmüş çinko cevheri elektrolit olarak kullanıldığında katotta element halinde çinko birikir. Sudkostik denen sodyum hidroksitin elektroliziyle sodyum, potaskostik denen potasyum hidroksitin elektroliziyle de potasyum elde edilir. İngiliz kimyacı Sir Humphry Davy de bu metallerin varlığını ilk kez elektroliz yöntemiyle bulmuştu. Aynı biçimde, boksit denen cevherinden alüminyumun, deniz suyundaki magnezyum klorürden magnezyumun elde edilmesinde de elektrolizden yararlanılır. Elektrik tellerinin yapımında kullanılan katışıksız bakır da gene elektrolizle elde edilir; anottaki bakır levha iyonlarına ayrılırken içindeki bütün katışkılardan arınır ve katotta saf ya da elektrolitik bakır toplanır.
Kaynak: Msxlabs & Temel Britannica