Arama

İskan Nedir? - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Kasım 2018       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İSKAN
—Tar. Bu göç ve yerleştirme hareketleri, üç ayrı yönteme göre yapılırdı:
  1. yeni fethedilen toprakların türkleştirilmesi ve nüfus yoğunluğunun artması amacıyla, arazi vakıfları kurumuna dayalı bir yöntem olarak;
  2. sistemli bir biçimde yapılan zorunlu yerleşim (tehcir) yöntemi olarak;
  3. toprak sıkıntısı çekenlerin bu durumlarını gidermek için sürgün çıkarma yöntemi olarak. Bu üç yöntem, sırasıyla gözden geçirildiğinde, OsmanlI devletinin izlediği iskân siyasetinin temelleri ortaya çıkar.
Önce Anadolu'da, sonra da Rumeli’de yeni yerler fetheden OsmanlIlar, konar-göçer türk boy ve oymaklarından bir bölümünü bu topraklara yerleştirdiler. Yönetsel ve parasal yönden bağımsız bir kurum olan arazi vakıflarınca yapılan bu sistemli göç ve yerleştirme hareketleri sonucunda buralarda toplum ve ekonomi yaşamı canlandı; yine vakıf girişimiyle kurutulan bataklıklar ve yerleşime açılan ıssız yerler kullanılır duruma getirilerek gelişti. Buralara yerleştirildikten sonra konar-göçer yaşamı bırakan halka, genellikle "resmi bennak”, “caba”, "tekâlifi örfiye", "avarızı divaniye" vb. gibi vergilere karşı bağışıklık tanınırdı.

Sistemli bir şekilde yapılan zorla iskân yöntemlerinden biri de, tehcirdi. OsmanlI devleti XVII. yy. sonlarında konar-göçer kabilelerin çiftçilikle uğraşan yerleşik halka zarar vermesini önlemek amacıyla, içe dönük yeni bir iskân siyaseti izlemeye başladı. Buna göre, Anadolu'da önceleri bayındırken sonradan toplumsal bunalımlar yüzünden yıkıma uğramış ve halkı tarafından terk edilmiş topraklara, konar-göçerler kafileler halinde yerleştirildi. Bu zorunlu iskân siyaseti, kimi zaman gerçekten zora başvurularak, XVIII. ve XIX. yy.'lar boyunca da sürdü.

Özellikle XX. yy. başlarında düşmanla işbirliği yapan Doğu Anadolu hıristiyanlarına karşı da tehcir yöntemi uygulandı. Yönetim tarafından girişilen bu tür yerleşim hareketinde herhangi bir kural ya da yasa geçerli değildi. Tehcir hareketlerini, konumuna göre vali ya da kaymakam (sancakbeyi) başkanlığında kadı, iskân beyleri, iskân mübaşiri ve iskânbaşından oluşan bir kurul (iskân dairesi) yönetirdi.

Yerleştirme yöntemlerinden üçüncüsü de, sürgündü. Devlet, gerekli gördüğünde müslüman ve hıristiyan yurttaşlarını kendi egemenlik sınırları içinde başka yerlere gönderme yetkisine sahipti. Nitekim, İstanbul fethedildikten sonra kentin türk nüfusunun çoğalması için Anadolu'nun çeşitli yerlerinden müslüman halk buraya sürgün edildi ve bunlar İstanbul’un değişik kesimlerinde, geldikleri yerlerin adıyla semtler kurdular (Aksaray, Fethiye, Çarşamba vb.).

Ayrıca, Ege adalarından. Mora ve Kefe'den, Kili ve Belgrad’dan da pek çok hıristiyan getirtildi. Bunların özellikle işçi, tüccar, esnaf ve zanaatçı gibi değişik sınıflardan seçilmesine özen gösterildi. Öte yandan, toprak sıkıntısı çekilen bölgelerde her köy ve kasabadan on hane başına bir ya da iki hane olmak üzere sürgün çıkarma yöntemi de uygulandı. Böylece Rodos ve Kıbrıs adaları alındıktan sonra, buralara aynı yöntemle sürgünler yapıldı. XVII. yy.’dan sonra iskân siyasetine uygun olarak, özellikle reayanın adalara gitmesini sağlamaya yönelik bazı önlemler alındı.
Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM