anaokulu
0-6 yaş grubundaki çocukların yaşıtlarıyla bir arada olabildikleri bakım, oyun ve öğrenim yeri.
Günümüzde özellikle sanayileşmiş ülkelerde ve büyük kentlerde yaygındır.
16. yüzyıldan 19. yüzyıla değin İngiltere ve Amerika’da kadınların işlettiği küçük okullar (dame school) anaokullarının en eski benzerleridir. Bu okullarda çocuklara alfabe öğretilir, dinsel eğitim verilir ve günlük ev işleri yaptırılırdı. Genellikle öğretmenin evi okul olarak kullanılırdı.
Günümüz anaokullarının ilk örnekleri, 18. yüzyılın sonlarında Fransa, İngiltere, İsviçre, Almanya ve İtalya’da açıldı. Jean-Jacques Rousseau’nun Emile adlı yapıtının etkisiyle Fransa’da 1779’da küçük çocuklar için özel okullar açılmaya başladı. 1833’te merkezî hükümet bu okulların çoğunu devralarak ecole maternelle (anaokulu) adını verdi.
İngiltere’de, Sanayi Devrimi sırasında, anne, baba ve büyük kardeşleri uzun saatler fabrikalarda çalışan küçük çocuklar için okullar açılması düşüncesini ilk uygulamaya koyan Robert Owen oldu. Bir pamuklu dokuma fabrikasının sahibi olan Owen, işçilerinin çocukları için İskoçya’rın New Lanark kentinde 1816’da bir okul açtı. Owen’a göre bu okul, küçük çocuklara ilginç etkinliklerle dolu sağlıklı bir ortam sağlayacaktı. Owen’ın okulu amacına ulaştıysa da, İngiltere’de daha sonra açılan anaokulları Owen’ınkinin tersine, ezberciliğe ve ahlaki eğitime ağırlık verdiler. 1836’da İsviçreli J. H. Pestalozzi’nin geliştirdiği yöntemleri uygulayacak öğretmenler yetiştirmek üzere, Ingiltere ve Koloniler için Okul Derneği kuruldu.
Pestalozzi’nin küçük çocukların eğitimi konusundaki düşünceleri, İngiltere’de Robert Owen’ın, Almanya’da Friedrich Froebel’in, İtalya’da Maria Montessori’nin düşünceleriyle benzeşiyordu. Anaokulları yalnızca bakım yerleri değil, çocukların oyun yoluyla kendilerini ve dış çevreyi öğrenebilecekleri özgür ortamlar olmalıydı. Pestalozzi’nin öğrencisi Froebel, 1837’de Prusya’ nın Blankenburg kentinde Kindergarten (çocuk bahçesi) adını verdiği anaokulunu açtı. Froebel’in anaokulu da oyun yoluyla psikolojik eğitim ilkesi üzerine kuruluydu.
1907’de İtalya’da Maria Montessori ilk Casa da Bambim yi (Çocuk Evi) açtı. Montessori, küçük çocukların sıkı disiplin ve katı kurallarla yetiştirilmelerinin zihinsel ve ruhsal gelişmelerini engelleyeceğine inanıyordu. Ona göre çocuğun ilgisinin ve zihinsel kapasitesinin, belli yaşlarda belli bilgileri almaya doğal olarak hazır ve açık olduğu değişik duyarlılık dönemleri vardı.
Dolayısıyla, kendi seçtiği oyuncak ve arkadaşlarla dilediği oyunları oynamasına izin verilen çocuk, kendisini daha iyi tanıyacak ve çevresiyle uyumlu ilişkiler kuracaktı. Böyle bir ortamda öğretmenin işlevi yol göstermek, çocuğa gerektiğinde yardımcı olmaktı. Montessori’nin bu görüşleri sonraları bütün dünyada Montessori yöntemi adıyla yayıldı.
Türkiye’de ilk anaokulu, 1915’te Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-ı Muvakkati ile Ana Mektepler Nizamnamesi’ne göre, ilkmektepler bünyesinde açıldı. Cumhuriyet döneminde çıkarılan Ana Okullar ve Ana Sınıflar Yönetmeliği, ilkokulların bünyesinde açılan anaokullarının yanı sıra kız meslek liselerinde de döner sermayeli anaokullarının açılmasına olanak sağladı. Ayrıca özel sektöre de anaokulu açma izni verildi.
Türkiye’de özellikle 1980’den sonra İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde yaygınlaşan anaokulları kreş, anaokulu, çocuk yuvası, çocukevi gibi değişik adlar altında özel ya da kamu kuruluşlarınca işletilmektedir. 0-3 yaş grubundaki çocuklar için açılmış olanları “kreş”, 3-6 yaşlar arasındaki çocukLar için olanları da “yuva” adıyla bilinen bu okullardan, denetimleri açısından illerdeki Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olanlar anaokulu, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı olanlar da çocukevi olarak adlandırılır. Yasalara göre, çocukevleri anaokulları gibi eğitici etkinliklerde bulunmak zorunda değillerse de, uygulamada her ikisi de ilkokul öncesi eğitim vermektedir.
Yasalara göre, anaokullarında çalışan yönetici ve öğretmenlerin çocuk eğitimi konusunda yükseköğrenim yapmış olmaları gereklidir. Kurucular için böyle bir koşul aranmaz. Özel anaokullarmdan başka ilkokullarda, kamu kuruluşlarında ve özel işyerlerinde de anaokulu açılabilir. Ayrıca, öğrencilerin eğitiminin bir parçası olarak, kız meslek liselerine bağlı anaokulları da vardır. 1990 verilerine göre Türkiye’de anaokulu çağındaki çocuklardan ancak yüzde 4,7’si okulöncesi eğitimden yararlanmaktadır.
kaynak: Ana Britannica