Babamı çocukluğumdan beri tanırım.Ne zaman kendimi kaybetsem kendimi onda bulurum.Onun kaybolmuş anılarında benim yarınım/dünüm gizlidir bilirim. Babama baksam aynaya bakmış gibi olurum.
Baba Enter rampa yukarı takatsizdi.Şimdi ise ben anlatmaktan acizim.Babamı bildim
bileli ağladığı olmamıştı.Ben görmedim. Ben görmedim ya başkası da görmemiştir. Çocukluğunu bilmem ama çocukluğumdan beri bilirim: Babamı.
Hayat pek çoğumuz için götürülmesi zor bir yük olabilir.Baba enter içinde yokuşu çıkmak , hem de 15 ton kömürle çıkmak zordu.Çıkılamıyordu.Frene köküne kadar basılmasına karşın kamyon gerisin geriye ağır ağır kaymaya başlamıştı.Üzerindeki 15 ton kömür fren borularını zorluyordu.Gece karanlık ,yokuş dik, etraf ıpıssız,insan çaresiz, makina mekaniğin sınırlarında, babam ölümle burun buruna.ben görmedim ben bildim.
Ben bilmezdim irade nedir.İrade herkesin çaresiz kaldığı yerde var olmaktır. Beton atıyorduk.Tahta kalıp süzülen bir kuş gibi ayaklarımızın altından gidiverdi.Demir iskeletin üstünde 5 kişi kalakaldık.Herkes çaresiz, ben afallamış, babam dimdik.Yıkılan kalıbı, dökülen betonu,dağılan herkesi toplayan o idi. Ama bir kamyon, eski bir kamyon, kömür yüklü eski bir kamyon nasıl durdurulurdu. Freni patlayan kamyonla 5 takla atarak karacabeyde koca bir tarlaya kömür eken o idi. Arka dingilin koparak koputun üstüne düşmesi hergün görülen bir şey değildir.Mesela ben hiç görmedim.
Ben babam kalp krizi geçirdiğinde ambulansta yanında idim.Elini tuttum. Babacım nasılsın dedim.Gözleriyle iyiyim diye işaret etti; aklım gitti.Kamyonun içinde ben olaydım arabayı istop ettirmek ,el ferenini çekip arabayı 1. vitese takmak aklıma gelirmiydi? Gelse böyle büyük bir riski alırmıydım? Babamın yanında olsam elinden tutarmıydım ? Risk alırmıydım ? Bambam risk almış ama arabayı durduramamıştı.Kamyon gerisin geriye kaymaya uçuruma doğru sürüklenmeye devam ediyordu.Sanırım yarabbi medet diye bağırmıştı. Yada en azından kalbinde böyle bir haykırışı geçirmişti.
Dedem gençliğinde kop dağına bakarak şu dağın bir yuları olsa da çekip düze indirsem dermiş.Düşünüyorum da kamyon uçuruma doğru agır ağır kayarken , gecenin en karanlık yerinde babamın aklına kim gelmişti.Biz çocukları mı , karısı mı , babası mı ,hepsi mi ,en çok hangisi. Bilmiyorum. Araba ağır ağır kayarken aşağı inip bir kaya bulup arka dingile taş koymak akla gelebilecek son çare.Denedi babam. Arka dingil bana mısın demeden taşı aştı ama taş iki tekerlek arasında takoz gibi şıkışıp kamyonu durdurdu.Uçuruma bir kaç metre kala.Yanında değildim ama 5. kata asansörle çimento çekerken asansörün direği kırıldığında yanındaydım.Dört adamla anca kurduğumuz yük asönsörünü(gırgır) dizlerinin üstüne alıp yüküyle birlikte kenara koyan babam idi.Allahım bir kuvvet verdi demişti.Hani çanakkale gazisi seyyit onbaşı var ya ruhu şad olsun.
Ben olsam böyle bir badireden sonra kamyonu orada bırakır yada sabahı beklerdim. Ötesi bana mantıksız gelirdi.Tek başına bir hak çaresini bulup kamyonu uçurumun kenarından gecenin içinden söküp sabaha karşı eve getiren babamdır.Çünkü cam da bekleyen biri vardır.
Yarın elbet bu gündür.Babacım ellerinden öperim.Geçmişe ait yaşananları anlatırken seni ilk kez gözlerin nemli gördüm.Sen gittin ben ağladım.