Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #22

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2006       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KUTU


Telaş ve korkuyu geride bıraktığını düşünerek girdi eve, evievrenini korunaklı kılan kapıya yaslandı. Kuzey yıldızının verebileceği bir güvendi bu, onun kapılarda bulduğu. Bedenini kapıdan ayırmadan yere çömelip gözlerini kapattı. Dakikalarca kıpırdamadan kendini güvende hissetmenin sıcaklığının kucağında oturdu: Yol gösterici kuzey yıldızının ortaya çıkmasını ümit ederek.
Kendini zayıf düşüreceğini bildiği duygulanımların yalancı sıcaklığıyla avunduğunu düşünerek ayağa kalktı ve ancak o zaman fark etti çıkarken açık bıraktığı lambanın yanmadığını, suni yollarla aydınlatmaya çalıştığı evievreni karanlığa kaçmıştı.

Sekiz kişilik kanepenin, kendinin ve diğer kendilerinin en uzak köşesine oturdu. Özel alanından bir milim sapmadan ve diğer kendilerine hürmeten.
Nabzını kontrol etti, Kalp atışları normal. Telaş ve korku karanlığın içine çekilmiş. Yok mu olmuş, hiç mi, bilmiyordu: Bilmiyorcuydu. Bu kadar beşeri bir durumun bu kadar uzun etkili olması şaşırtıcıydı. Şaşırtıcı mıydı? Üstelik hafife almışken pratik yaşamı ve onun kara uzantılarını, geçmiş her susadığında kendini bıraktığın bir kucak, sonra üzerine yapışan uzantılarından kurtulmaya çalıştığın bir kuyu.

Yaşadığı, yaşadığını sandığı, yaşadığına inandığı tacizler, geçmişinin şimdisine gönderdiği iki sevgiliydi. Birinin adı telaş, ötekininkiyse korku.

Taşımakta zorlandığı, 265 adet kendinin, kendi gider yükü kalır ağırlıkları.

Ağırlık arttıkça küçüldüğünü hissediyordu, katlandığını; ikiye, üçe, beşe ve hep katlandığını 265 adet kendine.

Kıpırdayamıyordu. Kolunu kaldırmaya çalıştı, olmadı. Kol kaldırma hareketini düşündü. Ne zaman öğrenmişti nasıl hareket etmesi gerektiğini, burnundan nefes alıp ağzından vermesini, neyin içindeydi şimdi, ne zaman girmişti bu kutunun içine? Bilmiyordu; bilmiyorcuydu çünkü. Beşe katlanan bedenlerin sığabileceği kadardı. Uydurulmuş hayatların tıkıştırıldığı bir kutu, herhangi bir kutu. Dokundu bedenine, bedeni kendine, kendi bedenine sokuldu. Kabullenişle sessizce kapandı kutunun kapağı. Ve o bir çevrimin içindeydi, bir çevrim onu dışına atmışken.

Kaç kendi, kendinden bir kendi götürmüştü kaçarken ve her giden geride bırakmıştı kendinden?

Mai karanlık bedeninden içeri süzülüyor, koyu kıvamlı sıvıların ağır akışkanlığıyla, karanlık içine gömülüyor. Neden bu kutunun içindeydi? Bedenini kontrol etti, soluk alışverişini, nabzını, adına yaşam denen, verilmiş zaman aralığı kendiliğinden akıp giderken, Neden bu kutunun içindeydi?

Hala nefes alması mümkün müydü? Bu bir geri dönüş ihtimali miydi? Seçilmeyi bekleyen bildiğin ve tükettiğin bir yere geri dönme ihtimali.

Neden bu kutunun içindeydi? Bu kutunun içindeki kimdi? Her nefes alışında 265 adet kendi içine doluyor ve her nefes verişinde kendi payına düşen ağırlığıyla birlikte karanlığa karışıyordu. Her nefeste, bir kendi uzaklaşıyor kendinden, soluk alışları zorlaştıkça, ağırlık azalıyor, bedeni boğulurken ruhu hafifliyor. Bedeninin tükenişi ruhunu besliyordu. Neden bu kutunun içindeydi? Kutu mu onun içindeydi?

Neden, içindeydi. Neden içindeydi? Kutu, nedendi. Neden kutuydu? Kutu kendiydi.

Şimdi, kapak açılabilirdi.

Hangi kapak?