Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Tek Mesaj #247

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
16 Aralık 2006       Mesaj #247
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Bu bir hikayedir kimselere anlatamadığım. Kağıttan gemiler gibi sulara saldığım şiirlerim, hiçbir zaman özlediğim yere varmayan gemilerim, fırtınalara, dalgalara yenik düşen umutlarımın öyküsüdür yani. Sevmenin her devirde farklı oynandığı bir yaşam sahnesinde bütün ayrılıklar da birbirinin benzeriymiş meğer. Coşkularımız anlık, sevinçlerimiz sahte, sevdalarımız mağrurmuş biraz. Sevdalar unutulan bir efsaneye döner bir zaman sonra.
Geçmişin raflarında tozlanan med- cezir’lerden bir öpüş dilenir. Tel tel olan yüreğimiz,
bahçelerimizde çürüyen güllerimiz, yüzümüzdeki kırışıklıklarımız, aynalara dargınlığımız,
gidince geriye dönmeyen günlerimiz akıtır göz yaşlarımızı. Her geçen gün içimizden kayıp giden sevda yıldızını tutarız sımsıkı nasırlı ellerimizle ve artık ağlamamayı da öğreniriz. Öğrenmişizdir de zaten…

Anlayacağın, Hüzündür koluna girdiğimiz. Kol kola gezdiğimiz Kimi zoraki bir gülüş, kimi ağlayarak bir ömür sürüştür künyemize kazınan. Yüreğimizdeki sevgi, bedenimizdeki ateş ve ruhumuzdaki kaçışla aşk’ı kovalarız. Sıcacık bir merhaba umarız hayattan. Gelirse biliriz başımızın üstünde yeri var olduğunu. Günaydınlardan gülüş umar, gecenin siyah kelepçeleriyle korkulara dolanırız. Korkarız senin anlayacağın. Aydınlıklardan kaçar karanlıklarda ömür tüketiriz. Tükeniriz azar azar. Masalımsı bir sevda bu, size anlattığım. Ne garip, ne tuhaf bir sevda. Uzaklıkları yakın eden bir sevda bu, zamanı durduran bir sevda diyordun. Masal bitti işte. Masalcı baba masal anlatmayı bitirdi. Zaten tuhaf olan sevdalar kurumuş topraklara benzer ve yağmura hasret yaşar yıllarca. Sevda saati durdu artık.Yelkovan akrebini özler oldu be mübarek.

Eskiden arada bir de olsa görüşürlerdi. Ama şimdi yelkovan bir ötelerde, akrep başka bir ötelerde. Sevda masalı bitti işte. Sevin işte, gül şimdi ağlanacak halimize. Neylersin, her defasında beyaz kağıtların yüzü beyaz cümlelerle, beyaz tonlarla, beyaz aşklarla dolmuyor, arada bir karalanıyorlar işte. Bir karalanıyor ki sil silebilirsen…

Olsun be, ne yapayım kadermiş derim bende, çekerim kaderimi. Ama birileri var yalan söyleyen, belki de kaderdir benimle oynayan kim bilir. Belki de martılardı yalan söyleyen, belki dalgalar kumlarla birlikte benim sevdamdan da bir şeyler götürüyordu. Çok kere söylemişti içimdeki çocuk ama inanmamıştım. Belki tek yalancı sen değildin. Belki de hayat yalan söyledi bana. Belki kaderimdir yanlış yazılan kimbilir. Dedim ya her defasında beyaz kağıtların yüzü beyaz cümlelerle, beyaz aşklarla dolmuyor. Karalanıyor da çoğu zaman, hem de ne karalanıyor…

“Bir şarkı olmalı seni anlatan,
Yüreğin olmalı yüreğimde bulduğum...
Ne çok denedim seni bulmayı,
Ne çok aradım seni bir bilsen... “


Belkide bırakıp gitmeliydik bu sevdayı, zararın neresinden dönersek kar deyip de öylece akıntıya bırakmalıydık kendimizi. Onca tutunacak dal bulmuşken tutunmalıydık birine. Sırf kadere gıcıklık olsun diye ağlamamalıydık gülünecek halimize. Belkide ağlamalıydık. Belki, belki de uzaklaşmalıydık bu kıyıdan, içimizdeki yangılardan, aşktan belkide. Ama ben bu kıyıları çok sevdim biliyor musun.

Ben seninle deniz kabuğu toplayamamayı sevdim. Sol yanında uyanamamayı, başımı göğsüne koyup ağlayamamayı belkide. Ama hep sevdim işte. Yalansız ve riyasız sevdim. Biliyordum sende severdin beni. Sende seviyorsun beni. Bu yanılgılar deryasında, heyecan ve telaşların oynandığı sahnede, anılar, anılardaki çocukluğumuz, kollarına tutunup hayata yürüdüğümüz değerler bırakınca ellerimizi üzülürüz. Yasak bahçelere girer, yasaklı elmaları yemek isteriz. Artık gecelere mahkum kalmak istemiyorum ben.

“Bakma öyle sustuğuma
Susmalar sığınak yerim
Terkedilmiş bir bahçedeyim
Hüzün kokar çiçeklerim
Sende bahçemdesin uyuyorsun
Ve sende ben gibi
Hüzün kokuyorsun.
Ve sende ben gibi
Yaşamaktan korkuyorsun…”


Çöz artık düğmelerini yüreğinin görünsün sevdam…..