Arama


Asi-BeL - avatarı
Asi-BeL
Ziyaretçi
17 Aralık 2006       Mesaj #1
Asi-BeL - avatarı
Ziyaretçi
Sanatın tanımı ,bir sanat eserinin hangi özellikleri taşıması gereği konusunda, yapılan tarifler içinde, kavramın hakkını en doğru verenin- Sanat eserinin toplumsal realite geliştirici
özellikte olması - şeklinde ifade bulan tanımlanma olduğu kanısındayım.Tariflerin tanımların gelişen değişen kavramlarla orantılı değişim gereği ,elimizdeki tanımların güncelliğini sürekli kontrol etme zorunluğunu doğurur. Toplumsal realite gelişiminde sanatla beraber görev yapan diğer iki etkinliği -Bilim ve manevi disiplinler olan"felsefe ve din"şeklinde özetliyerek,.bu üçlü sac ayağının beraberliğinin öneminide vurgulamamız gerekir zannederim.
Sanat tarihine yönelik araştırmazlarımızla,sanatta gördüğümüz en temel ve tek değişmez özelliğin,değişimin kendisi olduğudur., Her akımın çerçevesini çizdiği dönemsel değerlerle üretilen eserler, bir sonraki döneme temel teşkil etsede,yeni akımlarda eski anlayış kriterlerini aramak,yeninin doğasına aykırı düşmesinden dolayı bulmayacağımız bir şeyi boşuna arama anlamını taşır..Bu değişim ve farklılaşım aktivasyonu ile gelişen sanat kavramı toplumsal bilincin genişleyen perspektifini oluştururken,dünyaya bakan yeni bir pencere açar hayatlarımıza.
Sanat -bilim ve manevi olguların, sürekli değişim ve gelişiminin ortaya koyduğu yeni ve farklı kriterlerin, eski kriterlerle anlaşılıp değerlendirilememesi ,yeniye duyulan şüphenin kaynağını oluşturur. Bu şüphenin ortadan kalkması ise,öncü değerindeki eserlerin,sahip olduğu farklı bakış açısı ile zamanla ilerleyen toplumsal bilincin gelişen kapsama alanının,bu mahiyetteki eserleri kapsayacak konuma
gelmesi ile gerçekleşir.
Sanat eserinin yaşanılan uzay zaman dönemi üst frekansını taşıyan değerlerle donanmış olması,verilen eserin öncülük vasfını oluştururken çağdaşlık kriterinide yakalamış olduğunu gösterir.Öncü,çağdaş olan eserlerin, ancak öncü karekterdeki ve her dönem çok az sayıdaki seçkin sanatçılar tarafından yaratılmış olmasının sırları acaba nelerdir?Sanatçının doğuştan getirdiği yeteneğinin yanında en az yeteneği kadar hatta ondan önemli olan unsurlar hangileridir.
Cesaret,doğru bildiğini her şeye karşı müdafa yeteneği,gelişmiş bir irade gücü bu unsurların önemlilerindendir.
Cesaret,yeni değerleri sergilenmesi ile karşısına aldığı banazlıklarla,irade bu müdafaların sürdürülebilme gücü açısından sanatçının karekter yapısının olmasa olmazlarıdır.Çağdaş sanatçı eski kurallara uyan değil kuralları koyandır.
Avan gard sanatçıların sanatları ile ortaya koyduğu yenilikler gibi,sosyal hayatlarındada basma kalıplıklardan,klişelerden arınmış özgün bir yaşam sergilemeleri,sanatçının sadece eseri ile değil,en temel eseri olan hayatı,yaşantısı ile kökten bir artis olduğunun göstergesidir.
Öncü değerdeki eserlerin toplum tarafından anlaşılmasının getirdiği zorlukla,üvey evlat muamelesi görmesi,onu yaratan sanatçının dramı olarak öncülüğünün.paradoksal mükafatı olur.Bazı sanatçılar toplumsal değer yargılarının alt kategori basamaklarından kaynaklanan eleştirilere dayanamayarak,onların kolayca beğeneceği kiç olgulara yönelerek yaşadıkları dönemi kurtadıklarını sanarak sonsuzluğu satarlar.
Bu bakış açısından,sanatın tekrar mevzusuna girmesi,kısır döngüyle yaşanması demek olan geçmiş dönem değerleri ile eserler verilmesi,bir otomobil şirketinin sürekli aynı modeli önceki modellerden hiç bir değişim olmadan üretmesinden farklı bir anlam taşımaz.Bu anlamdaki bir eseri belirleyen kelime ise sanat değil zenattır .
Sanat,bilim ve soyut bilimler toplumların sonsuzluk yolculuğunda bindikleri vasıtanın lokomotifi olma durumundadırlar.Bu üç disiplinin ortaya koyduğu öncü eserlerin sahip olduğu sinerji ile sonsuz sınırsızlıktaki ebedi yolculuğun,bilinmeyen ülkelerine gidilme imkanı yaratılmış olur.
.Evrensel var oluşun sürekli değişime,gelişime programlanmış bu kurgusunu idrak edenler,gidilen her yeni ülkenin ötelerinde,bambaşka değerlerle yaşanan ülkeler olduğunu görmesede gelişen sezgileri ile kabul edenlerdir.
Evrensel-Global varoluşta sanatçının aydınlatıcı fonksiyonelliğini en doğru şekilde vurgulaması için,yukarıda belirtilen hasletlerin dışında çağının genel realitesi üstü bilgilerle donanmış olması gerekir.Bir sanatçı,çağının tanığı olarak,bilim felsefesinden, maneviyat denilen ve henüz bilimsel safaya geçmemiş, ama kendi içeriğinde gene bir verite olan değerlerden ,çağı geliştirecek düzeyde olanları içselleştirip, toplumsal bilince eserleri vasıtasıyla katması, onun çağdaş sanatçı kavramının hakkını tam anlamı ile vermesi anlamını taşır.
Çok eski dönemlerde- bilimsel rahip ve rahibeler- şeklinde ifade bulan toplumsal bilinci aydınlatıcı görevliler, yaşadıkları mabetlerde- sanat-bilim ve maneviyatla- yoğun eğitimli yaşamları neticesinde, bu kavramları geliştirerek çok parlak medeniyetlerin kurulmasına hizmet etmişlerdir.
Sanat eseri üretildiği çağa uygun değerleri taşıdığı oranda,duyumsal verilerle, harekete geçirdiği duygularla ve düşündürdüğü kadar,muatap olan bilincin biokompiturunda kapalı olan kodları açan ,anahtar fonksiyonelliğini yerine getirir
Günümüz sanatçısının evrensel var oluştaki rolünü anlaması demek,dünyadaki var oluşunun hakkını vererek, evrensel birliğe ve bütünlüğe hizmet etmesi anlamını taşır.Sahip olduğu biokompitur kodlarını açarak,daldığı sonsuzluktan dünyaya eser olarak getirdikleri ile kendini ceste ceste asli orjinal karekterde yaradan sanatçı,en değerli eserini bu şekilde verirken, eskilerin -kamil insan- dediği. hakiki öz insan prototipininde öncülerinden biri olma hakkını yaratmış olur.
Hakiki öz insan kavramındaki bir insan,bütünsel birliğe hizmet etmedeki en değerli etkinliğin,insanın bilincine yapılan katkı ile gerçekleştiğini bilerek hareket eder.Aydınlan aydınlatma ile gönüllden mükelleftir..