Arama

Ebru Gündeş - Tek Mesaj #3

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hayata bakış açısı
Kendini zor bir kadın olarak tanımlayan Ebru Gündeş, " Ben kuralları,oturmuş belli bir hayatı düzeni olan zor bir kadınım. Bir insanın benimle olması çok zor. Ben çok severim. Bir erkeğin bir kadından isteyebileceği en güzel şeyin o olduğuna inanıyorum.Reddedilmeye tahammül edemem diyen Gündeş, "Artık kendimi yıpratmayacağım,buna müsaade etmeyeceğim" diyor...,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Geçirdiği beyin kanaması ile sevenlerine korkulu anlar yaşatan ama yaşama bağlılığı ile eski günlerine kısa sürede dönen Ebru Gündeş, artık hayata daha sıkı bağlı.Gündeş hayatındaki en önemli şeyin işi olduğunu söylüyor."Ben işimi yaşayan bir insanım. İşim olmassa hayatıma giren yegane ışık kapanır.Ve ben karanlıkta kalırım" diyen Gündeş, işine geri dönmeseydi psikolojik olarak bunalıma gireceğini söylüyor.Ebru Gündeş artık hayatında hiçbir şeyi planlamadığını söylüyor... Sadece günü ve saati yaşadığını söyleyen sanatçı, "Hiç bir şey plana ve programa göre olmuyor" diyor.
Üzüldüğümüz insanlara hayranlık duyamayız, oysa Ebru Gündeş bunu başarmıştı. Bakın, nasıl... "Allah bana Zeki Müren gibi sahnede ölüm nasip ederse ne kadar sevinirim. Keşke şu en güzel dönemimde sahnede ölebilsem." Nisan 1998'de verdiği bir röportajda, şarkı söylemeyi ne kadar sevdiğini anlatırken böyle söyledi Ebru Gündeş. Bu sözlerden 1.5 yıl sonra, onlarca kamera çekim yaparken, yani bütün bir ülkenin sahne olduğu bir "konser" sırasında az kalsın ölüyordu. Artık ezberlediğimiz yere düşme anı için yazılanların tümünde, özellikle gülümsemesi hatırlatılarak, Ebru'nun yaşam hırsıyla ölüme bile direndiği vurgulandı. İlk bakışta öyle görünüyor. Yine de şu cümlenin 23 yaşında bir genç kızın ağzından çıktığını unutmayalım: "Keşke en güzel dönemimde sahnede ölebilsem." Gerçeği bilmiyoruz ama o gülüşün, ölümün kendisine "sahnede" nasip edilmesinden kaynaklanmış olması pek muhtemel.
Hayatının temel belirleyeni ihtiras olan bütün insanlar gibi durmadan koşuyordu ama, zaman zaman bu "delice koşu"nun bitmesini de arzuluyordu. Kendini yukarda hisseden herkes gibi, bir gün aşağı düşmekten delice korkuyordu; bir gün düşmekten delicesine korkan herkes gibi, ölümün "en güzel dönemde" gelmesini arzuluyordu. Çok güçlü, hayatı çok seven, çok iradeli bir insan olduğu söylendi hep. Sanki, zaman zaman çok zayıf, hayatla her an vedalaşabilecek kadar yorgun ve iradesiz de olabildiği söylense, haksızlık edilecek.
Oysa o bunların hepsinin toplamıydı ve öyle olduğunu hiçbir zaman gizlememişti. Zayıflığını itiraf edebilecek kadar güçlüydü; halk, şarkılarının yanı sıra "dobra, delikanlı" yanını da çok sevmişti. Hatta belki o yanını daha çok.
Biri için üzülüyorsak ona hayranlık duymamız zorlaşır. Ama biri bunu bir kez sağlarsa, artık ne yaparsa affedilir. Ebru Gündeş bunu başarabilen nadir insanlardan biriydi. Yaşıyla, çelimsizliğiyle, babasına özlemi ve baba öfkesiyle, terkediş ve terkedilişleriyle örülü hikâyesi böyle bir konum sağladı ona. Artık yalan da söylese (defalarca söyledi), burnu büyüklük de etse (defalarca yaptı), gömlek değiştirir gibi sevgili de değiştirse (defalarca değiştirdi) affedilecekti (defalarca affedildi




Son düzenleyen Safi; 16 Nisan 2016 17:31