Unutulmayanlar
Kaç yıl oldu bilirmisin,aşkı karanlıklarda bırakalı...çeyrek asır vardır ki alıcı gözle bakmadım evdeşimden gayrı güzellere,ben mi kaybettim yaşamın rengini yoksa güzeller güzellikler mi değişti bilnmez. Bildiğim bir realite varsa o da karacaoğlan coğrafyasının Çukurovasında yetişen her türk genci biraz aşık biraz da yılgındır,çektiği aşk acısından...
Hemşerim Yaşar kemal ne güzel anlatmıştır bu coğrafyada yaşanan umarsız aşkları,yabanıl da olsa...Böylesine olmasa da bir aşktır,benimki de sonunda.
Erzurumun karlı boranlı bir havasında geçer umarsız aşkımız.81 eylülünde başlamıştı Erzurum maceramız...Üç yıl ara verdikten sonra ünüversiteyi ihtilalin hemen ardından yakalamış,o güne kadar vilayetim olan Adanaya bile gitmeyen bir köy çocuğu olarak bin kilometre uzaklıkta bir coğrafyaya sürgünümz başlamıştı.Erzurumu bilirdim,haritadan ve hava durumlarından başka da malumatım yoktu...
Bir valiz hazırlandı,birkaç iç çamaşırı,bir emanet ceket ve sümerbanktan alınma bir pardüso,cebime konulan iki bin lira...İyi para o gün için ya da biz öyle sanıyoruz.Okula kaydı yaptırdık bin zahmet ve torpille,o da ayrı bir hikaye...
Okulun ilk günü sınıfa vardım herkes kendine bir yer bulmuş oturuyor,sohbet ediyor,tanışıyor...Benim avantajım memleketten gelirken edindiğim arkadaşlarım tesadüfen aynı sınıftayız...Onlara selam verdim ve yanlarına oturdum.
Sınıfa şöyle bir baktım dört tane kız var gerisi mi işte anlayın kazma, balta...Biri bizim sıraya geldi ve 'Merhaba arkadaşlar' dedi...Onun o sıcak merhabası beni o kadar etkilemiş ki sonrasını hatırlamıyorum... Derse hoca gelmiş, zil çalmış ,tenefüs olmuş mübalasız bir saat kendimde değilmişim... Yine onun sesiyle kendime geldim ,tanışalım ben H.... Diyordu ,tanıştık Erzurum Oltu'danmış Ben de Adanalı olduğumu söyleyince Adanalı'lar Fellah olurmuş nedir bu fellahlık diyince dilimiz döndüğünce Fellah kelimesinin Arapça olduğunu ve çiftçi demek olduğunu söyleyip argo manasının yakıştırmadan ibaret olduğunu iknaya çalıştımsa da pek ikna olmuş görünmüyordu ancak arkadaşlığımız sınırlı da olsa devam ediyordu.Ne olduysa o gün oldu ,Sınıfta bulunan kurmaylardan biri,bu vasıf çift dikiş yapan öğrenciye verilen addır ünüversitede oyıllarda,Sınıfa bir hışımla girdi ve bağırıyor,sebep sınıftaki kız erkek ilişkisi ,zaten dört kız var hepsi paylaşılmış durumda kapanın elinde kalıyor beyefendi nutuk atıyor,böyle sapkınlıklar istemezmiş, onlar bacılarımızmış...vs Serde Adanalılık var ne de olsa Devleti Aliye kafa tutan Dadaloğlunun soyundan geliyoruz,Allahın mıhosuna mı papuç bırakacağız,genciz,canlı kanlı delikanlıyız...
-Ne diyorsun sen kardeşim git vaazını camide ver,dedim.Adam saldırdı.Braz vuruştuk ama sağolsun arkadaşlar uzamadan ayırdılar...Ne olduysa o kavgadan sonra oldu ...O kız selam vermez ,gördüğü yerde başını çevirir,konuşma niyetimi anladığı anda benden kaçar oldu...Bu yaklaşık üç ay sürdü sonunda ısrarlı takibim ve kararlığım sayesinde pes etti ve konuştuk.Meğerse o kurmayla kavgamızda öyle kendimden geçmişim ki onun tabiriyle FELLAHLIĞIM tutmuş akla hayale gelmedik küfürleri saymışım sinirden...
Artık her şey rayına girmiş onsuz günüm geçmez olmuştu,üçüncü yılın sonunda artık okul sonrasını düşünür olmuş mutlu yuva kurma hayalleri,çocuk sayısı ve ismine kadarher şeyi düşünür,konuşur olmuştuk...Ta ki o günün sabahına kadar 84 yılının bir kasım sabahı,yurta bir anons 'Kürşat Develi tilifon' bu sesle uyandım ve santrala vardığımda ağlamaklı bir sesle kız yurduna gelmemi istiyordu ısrarıma rağmen sebebini söylemedi...Erzurum ünüversite gençliği bilir hemen postanenin elli metre ötesinde cumhuriyet mahallesinde Elif pastahanesi vardı,yirmi beş yıl önce ,yıklmadıysa...Yurtla şehir arası beş kilometre vardır herhalde oraya gelinceye kadar ağzını açmadı...Orda ağzından çıkan tek sözcük ben gidiyorum olmuştu,beyninden vurulmuşa döndüm,inanamadım bir nisan şakası mı dedim...Hayır dedi,hayatın gerçekleri,gözlerinden yaşlar akıyordu,dayanamadım,sordum...Neden,niçin,
Ekonomik sıkıntılar, dedi.Her şeyin bir çözümü var,memlekete yazar,durumu izah eder gerekirse bir söz geçeriz, şurda bir yılın kalmış ,yapma dedimse de domuz inadını kıramadım onun...Giderken tek sözüm oldu ona,'Gözden ırak olan gönülden de ırak olur '
Oldu mu bilinmez ama olan şu ki;o gün bu gündür bakmadım eyalimden başka dilbere içim cız etse dahi