Bir Ada Hikayesi
Bir Ada Hikayesi
Herhangi bir gündü, gitmek defterin son yaprağında asılı bir ağaç, dışıma vuran yangındı.....
ve yolculuk...
kaldırımda vuruşan ışıkları saydım tramvayın penceresinden
köşesine çekilmiş kırık şarap kokusunu
akşamın kavgalarının izini sürüp
vurdum yüzünden geri dönüşümü
azığımda tuhaf cinayet
zincirleyip, boynuma ilikledim
paslı kelepçe, sırtımda lodos bekledi
omzumda yaşamın romatizması
simitçi yetişti imdadıma
martıların hakkı var
dört susamı dökük simit, bir kaç dilim kaşar kırıntısı
yetiştim yirmibeş aç gaganın çırpınışına
Sirkeci...
boğazın gönüllü hizmetçisi
el bağlamış ceviz ağaçlarının intihar meydanı
sonra, sarı bir jetonun dibi bulan tok isyanı
ada vapuruuuuuuuu..
kıvrılarak gidiyor, dalgaların umrunda değil
sireni ayyaş, kasıntı
gidişimi götürüyor habersiz
dönemeyişimi
sanki iki parça, bölük pörçük
Heybeli...
ağaçların sakındığı patikala, haki koylar
faytonlardan damlayan çıngırak sesleri, gömülmüş kırbaçların toprağı delen uykusu
iskelenin gıcırtısı...
ciğerimdeki yosun tadı tanıdık
Marmarayı kışkırtıyor kayalıklar
güneşe mahkum asker
sağ yanım tuz sağdığım izbe kayık
Değirmen, Sineklikaya, Almankoyu
yasak girilmez levhası
namlusu dudağıma dönük dikenler
çadır kurduğum dört çam dibi
ben uçurumun dengesiz yeline tutundum
açtım kollarımı, bağırdım
sesimi duysalar ölürdüm
duyuramadım
saat dört buçuk
sahne kapalı
balık sürüleri döktüğüm şaraba tutunmuş
bir kaç kırlangıç asılı bulutlarda
gözlerimi çevirdim...şiir bitti
Hakan Kartal