dokundum...taştı...
Dokunduğum kalemde bıraktığım hüzün
beni yaz diyor..
Dilimde acı tütün tadı/
Koynumda sür-git bir ihtilal
Taşralı bir çocuk gülümseyişi yüzümde asılı
düştü düşecek
çocukluğum;yonca yaprakları arasından gözlerimi kamaştıran o ışık..
ikindi vakitlerine ayarlı;o kırılgan duruşlar..
dokunsan ağlardım ya..
binlerce çocuk-gözyaşlarıyla..
birikmezdi bunca hüzün ağlama kanallarımda..
İnsan çocukluktan artakalan hüznü yaşar
hayatının geri kalanında
ömrün patikasında büyür..
çamurlanır paçaları..
ama o hüzün hep çocuktur..
annesini çağırır ağrısına
artık altmışında baston-lu bir ihtiyar bile olsa..
ilk annesini..
hep şefkate muhtaç o aciz savunmasız çocuk..
Dokunduğum yerde bir hüzün beni yaz diyor..
kırılgan bir kalp-tim ben..
kanadına dokunsan,ansızın düşüp ölecek bir kelebek..
bahçemde armut,bahçemde kiraz
gider adımı yazardım yadigar bir çakıyla..
gövdesine karnına bir ağacın..
hüznü yazardım..hüzün yazardım..
Atiden yarım bir tebessüm..ama dokunan içe..--------
sızar bir hüzün kenarından ipince.
adım bir ağaç gövdesinde büyür müydü ben büyüdüğümde de..
yıllar birer yaprak gibi döküldü sonra dallarımdan..
Zaman kamçılamış atlarını..
geçmişim,geçilecek köprülerden..
Sur kapılarından,pamuk ovalarından,kıyısında ölümün saklandığı geçitlerden..
zaman ağlamış beni..
Zaman susmuş beni..
emzirmiş beni zaman,anne gibi..aşk gibi .sıcak bir yuva gibi :
sarmış beni..
geçmişim..
köprüden taşlar düşmüş..
sular akmış diplerden..kudurmuş coşkudan kimileyin,
çatlamış sabrın taşları,yontula yontula unufak..
sarı bir toprak,humus..
kimileyin sönmüş bu volkan sanmışım..
yanılmışım..
küçük kanlı bir kıvılcımda harlanmışım..
Köprü altında çocuk oyunları,
sevinç içinde koştuğum kırlar..
köprü altında kanayan zaman..
Esrar ve bilmece...
Söyleyin kim böler uykularımı..
kimindir bu omzumdaki el..
düşümdeki perde..kim..
uyan der bu bir masal der..bitmeli..
masalmış...
bilmiyordum sanki masal olduğunu..
gerçek hangisidir,hayal ne yandadır..
bilmiyor muydum,
ağlamaları kesik,
gülüşleri yarım
bu uyduruk senaryoda kendime bir yer bulmayı..
bilmiyor muydum sanki..
Yanıldınız hiç uyanmadım..
Hiç bir el alıkoymadı beni bu masaldan..
Seviyorum ben bu masalı..
Biliyorum gidip dokunsam şu çınara
ağla! diyecek
içimdeki hüznü yaz diyecek..
susmuş bir çığlığım ben..
Kerbela da Hüseyin im..
beni yaz diyecek..
Ki unutmasın seleflerim
İhanetin çemberinde kalbime saplanmış bu hançeri..
unutmasınlar..
unutmasınlar belanın göğsümde açtığı oyuklara baktığımda
Yaram!
kanıyorsun
derinsin..ama benimsin..
Yeryüzünde insan bedeninde açılmış en kutlu kanlı çukursun...
seni nasıl sevmem ki..
haydi ak şimdi
ak akabildiğince...
canımdan..
kanımla ak beni..
Ki bilsin çağımın ardında duran o soylu neslin çocukları..
Adalet!Adalet!
bir bayrak gibi dalgalanacak hep çağın burçlarında..
öyleyse ey bela
gel nereden gelirsen..
dalgalan sende ey kanlı sancak ne yandan dalgalanırsan..
şimdi anladın mı
ey suskunluğumun dalgın voltaları..
bastıramadığım isyan..
kıpırdayan siyah perde..
nehrin içinde yüzen herhangi bir balıkken
ya da gökte uçan herhangi bir kuşken
bela mermisinin neden hep yüreğime saplandığını
Köprü-altından geçip gitti kanlı nehirler..
kana bulanmış oyuncaklar..
içi sırla dolu; ağzı mühürlü küpler...
geçip gitti..
Gidip çocukluğuma sığındım..
uzak bir coğrafyada kalmış
sessiz ve lirik bir kasaba..
sokakları taştı...
duvarlarla örülmüştü evler..
ve tahtadan kapılar..
numara 14 tü..
çaldım kapıyı..
belki annem çıkardı ya...
ellerim küçük,pabuçlarım eski,yüzüm çocuk olsaydı ya..
Açlıdı kapı...
yüzü, yüzün olsaydı annem!
orta-yaşlı yabancı bir kadın...
duraksadım..
ben ben ben...
bu çocukluğumun evidir..
girebilir miyim..
Dolaşmama izniniz var mı bahçede..
---Tabii ki elbette
Kurumuş nar,kurumuş kiraz.
elma hastaydı buraları terkettiğimde
Dokundum gövdesine.
yarıklar..
Uzak-gurbetlerde geçirdiğim upuzun yıllar..
baktım bir yarık,beş harf o yadigar çakımla kazdığım...
Bin çocuk yılı evvel..
Dokundum..
zaman...
dokundum....
hüzün...
dokundum..
çarmıh...
çıldırdım.
Taştı hüznüm,gözlerimden;
ırmak olup..
Beni yaz dedi..
Ben de yazdım..