"Yobazlığa Övgü"
"Bu kitabı yobazlara adıyorum.İbrahim'e...
Her şeytanÎ taarruzda, gövdesi oklarla delik deşik edilen o katı kayaya; Eyyub'a...
Çatal dilli bir yalanın, pelteleştirmeye, çamurlaştırmaya çalıştığı o dimdik gövdeye; Musa'ya...
İstatistikle görülemez, tedris ile bilinemez olana; Yunus'a...
Kendi mağmasını katı kabukları altında tutup da, altı milyar kelleye gezip dolaşacakları bir yeryüzü bahşedene; Yusuf'a...
Jeostrateji yerine su içmeyi, meclis aritmetiği yerine teçhiz ve tekfinin inceliklerini bilene; Salih'e...
Bizim acemice vuruştuğumuz bu vadiye, ağlayarak oğul gönderene; Yakub'a...
Dedeme ve onun gibilere..."
Kitabının girişinde böyle diyor Süleyman Çobanoğlu, ben de bu sayfayı tüm yobazlara adıyorum.Ona çok teşekkür ediyorum.Ve onun dilinden devam etmek istiyorum.
***
"Sanki bütün dünyanın acısını yalnız onlar çekmektedir.
Bağırlarında kaynayan bir şeyi dinlemekten, geçip giden bağrışların, çığırmaların, lafların ve sözlerin ve hatta şaplaklamaların farkına varmaya fırsat bulamazlar.
Pek çoğu geçimsiz bir uzak amcadır.
Yeni yetmelerin "bizim peder" diye yakındıkları, bir an önce hakkında emr-i Hak diledikleri öksürüklü baba...
'Çıkmayan' kızdır bazen, bazen kafa dengi olmayan genç...
Fatih'in Çarşamba'sında kafası yeşil takkeli çocukları civarda seğirtirken, usul usul tesbih çeken bir 'İran manzarası...'
Dünya bir sesler cehennemidir; bir gürültülü gayya kuyusu...
Piknikte içmeyenin ,komşusu Pakize hanımı öpmeyenin, faiz yemeyenin, altın takmayıp ipek giymeyenin üstüne üstüne haykırır:
Yobaz!
***
Yobaz'ın anlamı; 'iri ve kuvvetli.'Muhtemelen 'yavuz' kelimesiyle akraba.
Fakat şimdi ona ne derseniz deyin; mutaassıp, tutucu, gerici...
Gerçekten de, yobaz, ahde vefa gösteren, sözünün eri, misakına sâdık...
Gittikçe domuzlaşan bir dünyanın içinde, insanlık taassubu.
***
'Biz yobaz değiliz' demenizin bir faydası yok.
Sizde, kendilerini tırmalayan, ürküten, korkutan o cevheri gördükleri müddetçe, sizi rendelemek, yamyassı etmek, avuçlarına alabilecek hale getirmek üzere bu uğursuz kelimeleri sarfetmeye devam edecekler.
Öyle bir düzenekle karşı karşıyayız ki, bulunduğumuz zeminden ayak baş parmağımızı kaldırmamız bile, öğütüleceğimiz tertibata düşmemiz için yetiyor.
'Biraz serbestlik' derseniz, varacağınız yer serkeşlik oluyor.'Biraz para da ondan sonra...' derseniz, kapıldınız gitti.'Enflasyon kadar faiz' dediniz mi, peşinden repo geliyor.
'Firavunla iktisaden cihad edeceğiz' diyenler, üç buçuk yıl sonra borsa simsarı...
Taviz, uyum, 'ilerde düşünürüz', sonra...
Gittiniz...
***
Bir tek onlar sımsıkı kalıyor.Yobazlar...
Sanki yeryüzündeki hayatın bir damlacık tohumu koyunlarında saklıymışçasına kıskanç, gezdiriyorlar imanlarını.
Hiçbir lafazanlık, onların gövdelerini ve ruhlarını savuramıyor.İyi ki var onlar.
Hoşgörü mü, karşılıklı anlayış mı?
Yeşil coğrafya hallaç pamuğu gibi atılırken mi üstelik?
Yarım suratlı Madam, Radikal'in yedinci sayfasından Konya'ya "eşek" derken mi?
Hayır.
Ben Konya kalacağım.Ve yobaz."
Süleyman ÇOBANOĞLU
***
Selâm olsun İbrahim'e, Eyyub'a, Salih'e, Musa'ya, Yusuf'a, Yakub'a, Yunus'a
ve beraberindekilere,
ve
"İnsan, ancak kendine inanan kimse kalmadığı zaman delirir" dediği için selâm olsun Süleyman Çobanoğlu'na.