Ömrün Öte Yüzü/
Uzak dünyaların hasreti var içimde. Kalbimde arzuyla yanan mahkumun volta sesleri; uzaktaki kuşlara flütünün tiz sesiyle yanıt veren bir mahkumun…
Bu güzel şubat sabahına çökmüş sis gibi rüzgarı bekliyorum dağılmaya. Dalgaların boynumdan öpmesini bekleyen kum tanesiyim avucundaki kumsalda.
Ölümüne atılmayı bekliyorum…
Mahmur şafağın gözlerinden uyku akıyor. Bir uyku ırmağı ulaştırır mı beni sana? Yağmur bulutlarından kalın bir yorgansın. Üstüme sarıl, uyumak istiyorum. Uyumak ve sende uyanmak. Kendi kokusundan baygın yasemenin yaprakları üstünde uyanmak sana.
Aramızda bu andan başka hiçbir engel yok.
Bugün, bu an, aramızdaki sır perdesi. Aç ve yüzünü göster bana.
*-*-*-*-*-
Dilimdeki türkü kadar yakınsın; elimdeki çatlak, yüzümdeki çizgiler kadar yakın. Atamadığım kahkahasın. Bir tek benim duyabildiğim fısıltısın; ateşli bir fısıltı.
Ömrümü bir çiçek gibi yakana takmak istiyorum.
Şarkını söyle. Şarkın olmak istiyorum, sahibim olmanı. Islığın olmak istiyorum, savur beni. Yeniden çektiğin nefesle geleceğim sana. İhtiraslı bir nefes gibi
ciğerlerinde ateşli bir nağmeyle gezineceğim. Beni içinde tut, sahibim olmanı istiyorum…
Gecenin gözyaşları var yaprakların üstünde. Birazdan güneş silecek narin parmaklarıyla. Gözlerinde yaş olmak istiyorum. Sil gözyaşlarını ellerin değsin.
Ellerinle silinmek güzel şey...