Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hiçbir şeyi ciddiye almayan biri de, kendini çok önemli zannedenler de, hayatları boyunca bir kere olsun şu soruyu sormazlar mı kendi kendilerine: Neden yaşıyorum?

Yaptığı tek iş vida sıkmak olan bir işçi de, o işçinin nüfuz sahibi patronu da, bir an durup “Ben ne yapıyorum böyle?” demez mi?

Matematik dersindeki öğrencilerden hiç olmazsa birinin kafasına “Üçgenin iç açıları toplamı 180 etse ne olur, 190 etse ne olur?” diye bir soru gelmez mi?

Evinde yemek yapan kadın, ofisinde evrak imzalayan memur, trafikte ceza kesen polis, mahkemede bir alacak dâvâsında hüküm veren hakim, “Benim amacım, hedefim ne? Bütün bunlar neden?” diye hiç sormaz mı?

Sosyal statüsü, gelir durumu, eğitim seviyesi ne olursa olsun, insan hayatı boyunca “Nasıl?”ları bir kenara bırakıp bir an olsun, “Niçin?” diye sormaz mı? Yaptığı şeyi anlamsız, boş, değersiz görmez mi?

“Hayat bu olamaz. Ne vida sıkmak, ne üçgenin iç açıları toplamını hesap etmek, ne yemek yapmak, ne evrak imzalamak, ne ceza kesmek, ne de hüküm vermek… Hayat başka bir şey olmalı. Bunlardan daha fazla, daha büyük, daha önemli, daha değerli, daha… bir şeyler olmalı…”

Bir yazar sormaz mı hiç kendine, “Yazıyorum da ne oluyor?” “Neden yazıyorum bütün bunları? “Kime, ne faydası var?” Böyle bir düşünceye kapılıp da, yazıp yazıp silmiyor mu hiç?

Birileri bu düşünceyle uyanmıyor mu yeni bir güne?

Birileri böyle düşünerek kapamıyor mu gece gözlerini?

Nasihat veren bir ses tonuyla söylemeden hiç kimse hiçbir şey, birileri sorgulamıyor mu hiç, hayatını?

Ne yaptığını, ne yapacağını, ne yapmakta olduğunu, zincirleme bir “niçin”lerle sonunu, sonunun sonunu sormuyor mu?

Bir yerlerde birileri, inanmasa da dinin anlattığına, hocaların söylediğine, ezanların haykırdığına; kulak tıkasa da sarsılan yer kürenin mesajına, kendi içinden sese kulak tıkayabiliyor mu?

Yoksa bütün sesleri açıp, bütün gürültüleri yapıp, görüntüyü başka görüntülerle gölgeleyip mi yaşıyor, yaşadığını sanıyor?

“Bir yer var biliyorum. Her şeyi söylemek mümkün. Epeyce yaklaşmışım Duyuyorum” kıvamında “anlatamama” makamında olsa da, dilinin ucuna gelmiyor mu birilerinin.

Var elbette. Şarkılar söylemese, filmler anlatmasa, çok satan kitaplar yazmasa da var. Müziğin sesini kapattığımızda bile duymasak da, bize sunulmuş hayatın sesini kısıp gerçek hayatın sesini açtığımızda duyacağız o sesleri…