Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #103

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #103
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
::Kadim Zamanlar

Etkin akış tüm vücudunu sardığında, ruhuna yol verdi yokuş aşağı. Varacağı yere, adımları nasılsa götürecekti. Sıyırdı eteğini, bakanlara aldırmadı bile. Yolun çamuru yeterince kızdırıyordu.

Ahşap ve azametli kapıdan içeri süzüldü sessizce. Kayboluşun ilk durağı diye düşündü, bunca yuvarlaklığın kaynağını. Bölünmüşlüğün üçgeninde, kendini keşfi bile başlayan serüvenin, buraya sürüklemesi, müdavim olmasına yeterliydi.

Dar solukların, keskin nişancısı olmaya kararlıydı. Her zamanki yerine hırslı adımlarla yürüdü. Koku; buraya has, oyuntuların içine aldığı tümünü kendisine hissettiren şekildeydi.

Tamamlandığını hissettiğinde, onu duyumsayan şekilde bir kadeh şarabı önüne konulmuştu. Yine isli peyniri ve yeşilliği de… Duvara yakın bir yerdi tercihi, o duvara dokunmak pigmeleri anlamaktı ona göre.

Yudumunu aldığında şarabından, Da Vinci’nin şifresini çözmüşçesine, kutsal kaseye dokunmuş hissetti… Sarımsak kokusu da, azmettirmedi değil hani! Ying ve yang’ı düşündü, neydi bunca kavga? Kırmızıda kavrulmak mı yoksa? Dengesini kayıp için mi, yoksa dengeyi bulmak için mi buradaydı?

O küçücük adamların, yaptıkları devasa eserleri canlandırınca duvarın oyuntularında; kendine dair hazları depreşti. Her darbede, aslında biraz daha kafasına vuran bir sessizlikti bu!

Yan tarafına baktığında, kıza tüm iştahı ile bakan adamı fark edip gülümsedi… Ondan başka kimse; peynirin, otun, şarabın ve duvarın, ruh alemindeki gezintisinin farkında değildi. Güneşin oğlunun, karısı olabilmiş miydi?. Namelerin yansıyıp geri gelmesinin tınısı ve havalandırmadan gelen uğultu! Sokrates’ın ruh gezintisi dediği bu muydu?

İnsan soyununun düzeneğini bozan yay gibi hissetti gezinimini! Doğunun yakınlığını, doğumun uzaklığını keşfi ile başlayan sürecin bilinmezinde, aslında Tanrı O'ydu.


Sır ve sus, uhde ve heves, yaşam ve denge üçleminde Horus’la sevişti…





“Ey dünya: yumurta, duy beni

Ben milyonlarca yılın Horus’uyum.

Ben tahtın efendisiyim, kötülükten arınmış

Sonsuz boşlukları ve çağları aşarım… “ (1)