Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #135

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Şubat 2007       Mesaj #135
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Vurun!
Sonbaharın ilk yağmuruydum, maviydim, neye ve nereye düşeceğimi bilmeden savruldum.

Pencere kenarına, bir sıcak kahvenin buğusuna, bir boyacının ayakkabısına, her yere damlayabilirdim.

Oysa ben, rüzgara bıraktım kendimi, hiç düşmeden savruldum.

İçli bir türkünün sazında buldum kendimi, bir şairin son mısrasında...

Hiçbir vicdâna emanet edilmezmiş umutlar; sığındım sığınmak olmaz bulutlara, camların karanlıklarında, yoklukların talanında, kirlere sıvanmış özlemdi tetik, basıp vurdum kendimi...

Tanrı'nın iyiliği, bir keşişin hırkasında gizliydi; yolumun hiç kesişmediği...

Günahkâr bedenimi dünyanın hiçbir hazinesiyle örtemedim; çıplaktım...

Ruhumun yakarışlarıyla, af diledim Tanrı'dan;

...ve senin için
...ve benim için
...ve tüm insanlık için

"Yolum da senin, gözyaşlarım da" diye diye diz çöktüğümde, yol eğildi önümde...

Yerimden kıpırdayacak hâlim yok; ne kolumu kaldıracak ne de bir nebze konuşacak mecâlim yok!

Haydi! Haydi! Haydi!

Bütün karanlıklar! Vuracaksanız eğer, şimdi vurun beni!

Vurun...
Vurun...
Vurun...

Zaman; ölmek zamanı!

Öldürün!

... Öldürün ve bir gülün en ince yaprağına
gömün beni...