Arama

Hayata Dair - Tek Mesaj #430

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Şubat 2007       Mesaj #430
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İçimizde...

Suskunluğumuzdan arta kalan
Sahipsiz bir çığlıktı yankılanan

Dün

İçimizde

Ve kırıktı pusulamız
Dümen kırdık fırtınanın üstüne
Sığ düşlere yöneldik bir zaman
Sonra karaya oturdu duygularımız

Suların yükselmesini bekliyorduk
Bir de rüzgarın çıkmasını yeniden
Dikiş tutmayacaktı yelkenlerimiz biliyorduk
Lakin, vazgeçecek değildik düşlerimizden

Pir Sultanın yarenleriydik biz
Mevlevi bakışlarımızda duran sabır
Yunus’un gönlünden akan dizelerimiz
Ve daha nice söylemediklerimiz

Bugün

İçimizde

Duyabiliyorsanız ne mutlu size
Açacak demektir yüreğinizde tomurcuklarınız
O halde sahip çıkın güllerinize
Boş verin yağmuru efendim
Ne güne duruyor göz yaşlarınız

Çıkarın yüzünüzde duran peçeyi artık
Saklamayın ne öfkenizi ne tebessümünüzü
Dostunuz da olacak elbet düşmanınız da
Neden ve ne zaman mühürlediniz gönlünüzü

Aşık olmak değil Aşk’ı bilmektir muradımız
Acıyı bal eğlemişiz çoktan görmez misiniz
Aşktan da ötedir bizim sevdalarımız…

Geliniz efendim, geliniz
Geliniz ve Aşk’ı biliniz
Ve sizinde sevdalansın yüreğiniz

Hayır! Bize değil

Bizden ötesine…

Bizler gibi
Siz de direniniz
Yol kesenine
Hırsızına haramisine

Namus sözü
Yedirmeyiz bir avuç arsıza
Dostu, düşmanı zaten biliyorduk
Sözümüz şurada duran kararsıza
Bir öğlen vakti, uyanmasını bekliyorduk

Sevdik sizi efendim çok sevdik
Nazenin bakışlarınız da yön buldu rotamız
Yüreğimizi delip geçti, Bedevi bakışlarınız
Ama Leyla kıskanırken mühürlenmiş aşkınızı
Ne gam! Biz, sahilde dolaşan Mecnun değildik

Biz de vakti zamanında bir bakışa yenildik
“Asil” terk edilişlerimizden miras kalan
“Soytarı” hüzünlerin eğlencesi olduk bir zaman

Az mı yollara düşmüştük
“Akşamcı” derlerdi bize
Cebimizde şarap şişesi
Yüreğimizde Aşk’ın kelepçesi
Yokluğun zemheri yangınlarında üşümüştük

Anladık sonra giden gitmişti
Bizdik çok sonrasında farkına varan
Onca yalan onca talan
Aşk bitmişti

Şimdi kaldırım üstü sevişmeler zamanı
Cepkeni delik pantolonlarda saklanıyor ar dediğiniz
Ve yalnızca tarih kitaplarında okunuyor sizin söylediğiniz

Geliniz efendim geliniz
Biz “Aşk adamı” değiliz
“Ar” ederiz bu lakaptan
Utanırız entel bir sakal
Boynumuzda kelebek misali
Eğreti duran lastikli Papyondan

Ne bar’da ayyaş bilgeliğimizi dinler
Ne asilzade konaklarında yazılmış
Yoksulluğun anatomisini anlatan kelimeler
Okursunuz sahtekar dürüstlüğümüzden

Sevdik sizi efendim çok sevdik
Bakışlarınızdaki anne şefkatinden
Tanıdık merhametinizi
Ve mühürlenmiş geçmişinizden
Anladık sadakatinizi
Şimdi siz boşluğa savururken
Sahipsiz sözlerinizi

Suskunluğumuzdan arta kalan
Bir özlemdir yanağınızdan sızan

Yarın

İçimizde…