Arama


AlCoLiC - avatarı
AlCoLiC
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #3
AlCoLiC - avatarı
Ziyaretçi
Ramazanoğlu Beyliği (1378-1608)
Ramazanoğulları, Adana merkez olmak üzere Çukurova bölgesinde kurulmuştur. Beyliğe adını veren Ramazan Bey, Oğuzların Üçok koluna bağlı Yüreğir boyundandır. Memlûk Sultanı Baybars tarafından Gazze-Antakya arasına yerleştirilen Türkmenler, daha sonra Adana ve Payas bölgesini Ermenilerden almışlardı. 1378 tarihinde Memlûklerin gönderdiği vali, Dulkadiroğlu Halil Bey tarafından öldürüldü. Bu olayla birlikte Ramazanoğulları Beyliği kurulmuş oldu. Ancak Memlûklerin gücünden çekindikleri için daha çok onların hâkimiyetini tanıdılar. Memlûklerin ve Dulkadirliler gibi iki önemli güç arasında kalan Ramazanoğulları, Yavuz Selim'den itibaren Osmanlıların yanında yer almışlardır. 1608'de son Ramazanoğlu Beyi Pir Mansur, görevden alınarak toprakları Osmanlı beylerbeyiliğine çevrilmiştir.
Ramazanoğlu Beyliğinin yapıtları :
Ramazanoğullarından Suphi Paşa Konağı
Atatürk`ün 15 Mart 1923`te Adana`ya gelişinde kaldığı bu bina 19.
yüzyılda yapılmış bir Ramazanoğlu konağı.
Ramazanoğullarından Suphi Paşa Konağı olarak bilinen yapı, tarihi
Adana evlerinin özelliklerini taşıması açısından da ayrı bir öneme
sahip.
Müzede, Atatürk`ün kullandığı eşyaların yanı sıra toplama tarihi
eşyalar, kitaplar ve yazma eserler de yer alıyor.
Müzenin kütüphanesinde Osmanlıca-Türkçe 2 bine yakın kitap
bulunuyor. Ayrıca Kurtuluş Savası sırasında çıkan Yeni Adana, Türk
Sözü, Çukurova ve Dirlik gazetelerinin koleksiyonları da müzenin
tescilli eserleri arasında.
Atatürk`ün yattığı pirinç karyola, sim işlemeli yatak, masa örtüsü,
Maraş işi koltuk, elbise dolabı, masa ve sandalye, nargile, madeni
mangal, kilimler ve halılar, müzenin değerli eşyalarından önemli bir
bölümünü oluşturuyor.
Ramazanoglu konagi 1
1) Camiler
1.1) Merkez Ulucami Külliyesi
Aynı adla anılan Ulu Camii Mahallesinin orta kısımlarında yer alan eser, aynı zamanda Adana'nın en büyük camii ve tarihi yapısı oluşu bakımından da önem taşımaktadır. Selçuklu Memlük ve Osmanlılar devrine ait mimari karakterleri üzerinde toplayan bu eserin üç ayrı kitabesinden, ilk defa 1513 yıllarında Ramazanoğlu Halil Beyin inşasına başladığı 1541 yılında Hâlil Bey'in oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından bitirilerek ibadete açıldığı anlaşılmaktadır. Caminin bitişiğindeki türbe, Ramazanoğlu ailesi için Cami ile birlikte 1541 yılında yaptırılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen plandaki türbenin üzerini küçük bir kubbe örtmektedir. Türbe içi de Camii de olduğu gibi XVI. ve XVII. yüzyıl çinileri ile kaplanmıştır. Ayrıca bir duvarı da bitki motiflerinden meydana gelmiş oyma taş işçiliği ile süslenmiştir.
Ulu Cami külliyesine dahil olan ve caminin doğusunda bulunan medrese, cami ile birlikte 1540 tarihinde Ramazanoğlu Piri Paşa tarafından yaptırılmıştır. Eserin batı cephesindeki cümle kapısı büyük bir avluya açılmakta olup, avlu etrafında medrese odaları sıralanmaktadır. Birbirine bitişik, önlü arkalı iki büyük hücreden meydana gelmiş olan dershanenin üst örtüsü, dıştan kiremit kaplı kubbeler halindedir.
1.2) Kemeraltı Cami
Abidin Paşa Caddesinin Tarsus kapısı mevkiindedir. Evvelce bu semte Tarsus kapısı denmekte iken sonradan, Kemeraltı ismi verildiğinden, cami de aynı ismi almıştır. Savcıoğlu Hacı Mustafa isimli bir hayırsever tarafından yaptırılmış olan eserin yapılış tarihi, Ramazanoğlu Piri Paşanın emirliği zamanına rastlamaktadır (1548). Vaktiyle caminin yanında bir de medrese bulunduğu söylenmekte ise de bugün için Medreseden en ufak bir iz dahi kalmamıştır. Sadece medresenin kitabesi Adana müzesine kaldırılarak muhafaza altına alınmıştır. Gayet mütevazi bir yapı olan Kemeraltı Cami, kare plan üzerine kesme taştan yapılmıştır. Kuzey ve doğu cephelerdeki son cemaat yerlerinin üzerini küçük kubbeler örtmektedir. Kuzeydoğu köşesindeki minaresi caminin mütevazi yapısına uygun bir görünüşe sahiptir.
1.3) Yağ Cami
Eski Belediye Caddesi üstünde Büyük Çarşı semtinde olup bitişiğindeki Medrese ile birlikte bir külliye teşkil etmektedir. Evvelce kilise iken camiye çevrilmiş olan bu yapının asıl adı "Eski Camii' dir. Evliya Çelebi Seyyahatname'sinde de “Eski Cami” diye bahsedilmekte ise de; caminin kapısı önünde vaktiyle yağ pazarı kurulmuş olduğundan Yağ Cami adını almıştır. Caminin hemen bitişiğinde yer alan medrese kapısı üzerindeki kitabede eserin 1501 yılında Ramazanoğlu Halil Beyin emriyle camiye çevrildiği de bu tarihten 57 yıl sonra da buraya Piri Paşa tarafından medresenin yaptırıldığı okunmaktadır. Minarenin inşası ise kilisenin Camiye çevrilişinden 24 yıl sonrasına, 1525 yılına rastlamaktadır. Caminin avluya giriş kapısı ise ayrı bir güzelliğe sahip bulunmaktadır. Kapının abidevi yapısı, caminin mütevazi mimarisi ile tezat teşkil etmektedir. Yağ Cami'nin bitişiğinde ve aynı avlu içinde yer alan medrese de 1558 tarihinde Piri Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Büyük bir avlunun etrafında sıralanan, dershane, mutfak, yatakhaneler ve çeşitli hücrelerden meydana gelen medresenin bölümlerinin en ilgi çekici kısmı kare planlı ve üzeri kubbeli dershanesidir. Bilhassa saçakları devrin ahşap işçiliğini göstermesi bakımından büyük önem taşır. Medresenin diğer bütün hücreleri beşik tonozlarla örtülmektedir.

medrese
1.4) Hasan Kethüda Cami
Adana'da bilhassa Osmanlıların Klasik devir mimarisi özelliğini taşıyan tek eser olması bakımından da büyük önemi vardır. Hasan Kethüda (Hasan Ağa) camiinin Ramazan oğlu Piri Paşanın beyliği sırasında (1558) "Abdullah Hasan Ağa" adlı biri tarafından yaptırıldığı söylenilir. Caminin kitabesi bulunmamaktadır. Ancak bugüne kadar gelen bazı rivayetlere göre, caminin planlarının büyük Türk Mimarı Sinan'a ait olduğu ileri sürülmektedir.
Gerçekten de, yapının mekan konstrüksiyonu, yapı tekniği itibariyle Sinan'a has özellikleri taşıması bunun doğru olabileceği kanaatini vermekte ise de cami Sinan'ın eserleri arasında yer almamaktadır.
İki bölümden meydana gelen son cemaat yeri, klasik Türk mimarisinde görülen stalaktitli sütun başlıklarının taşıdığı sivri kemerlerle 3 bölüme ayrılmakta ve bölümler üzerini küçük kubbeler örtmektedir. Dıştaki ikinci son cemaat` yeri ise hafif meyilli bir sundurma ile örtülmüştür. Son cemaat yerinden caminin esas ibadet mekanına girilmekte olup, kare plandaki mekanı, köşe trombları ile intikali sağlanan yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir.
1703 -1730 tarihli ve tek şerefeli minaresi ise altına kadar kesme taştan yapılmış olan minarenin, şerefe altı stalaktitleri sanatkarane bir işçiliği aksettirir.

1.5) Mestanzade Cami
Kendi adını taşıyan mahallede bulunan Mestanzade Camii, Ramazanoğulları efradından Mestanzade Hacı Mahmut Ağa tarafından 1682 tarihinde inşa ettirilmiştir. Kare plan üzerine kesme taşlardan yapılmış olan caminin üzerini kurşunla kaplı küçük bir kubbe örtmektedir. Kubbe intikali pandantiflerle sağlanmakta olup, dışta köşeler, yüksek saçaklarla gizlenmiştir. Beden duvarları köşelerde çıkıntı teşkil eden payandalarla takviye edilmiştir. Kuzey cephede beden duvarlarından hafif çıkıntı yapan cümle kapısını yay kemeri üzerinde iki katlı ikinci bir kemer, cepheyi süslemektedir. Bütün cephelerde ikişer adet sivri kemerli pencereler yer almaktadır


2)Hamamlar
2.1)Çarşı Hamam
Büyük Saat Kulesinin karşısında bulunan Çarşı Hamamı Ramazanoğullarından Piri Paşa tarafından 1529 tarihinde yaptırılmıştır. Tek hamam halindeki eserin ilk bölümünü teşkil eden soyunmalık, kare planda kalın kesme taştandır. Üst örtüyü teşkil eden büyük baldakin kubbe ortasında bırakılmış olan aydınlık feneri içeriye bol ışık girmesini sağlamaktadır. Soyunmalık kısmını güney duvarı üzerindeki büyük kemer adeta bir eyvan şeklinde yapılmıştır. Güney ve kuzey duvarlarda bulunan büyük nişler küçük birer hücre şeklindedir. Soyunmalığın doğu duvarı ortasındaki dar bir kapı ile soğukluk kısmına geçilmekte olup burada büyükçe bir kare plan arz eden mekanı tek bir kubbe örtmektedir. Soğukluğun kuzey ve güney duvarlarına bitişik küçük hücrelerle mekanı biraz daha genişletmek mümkün olmuştur.
Soğukluğu takiben batı uçta yer alan sıcaklık ve sıcak su sarnıcı ile hamam planı tamamlanmaktadır. Büyük bir kubbenin örttüğü orta kısmın dört kenarına açılan beşik tonozla örtülmüş eyvanlar ve bu eyvanların köşelerinde kalan kubbeli özel halvet hücreleri ile dört eyvanlı sıcaklığı bulunan hamamlar tipine giren Adana Çarşı Hamamı bilhassa giriş kapısı üzerindeki oyma taş işçiliği ile dikkati çekmektedir. Sıcaklığın orta kısmını örten büyük kubbenin iki kısımları küçük mukarnaslarla süslenmiştir.

2.2) Irmak Hamam
Seyhan Irmağına olan yakınlığından dolayı Irmak Hamamı adını almıştır. Ramazan oğlu beyliğinin son devrinde eski bir Roma hamamı harabeleri üzerine kurulmuş olan Irmak Hamamı, bilhassa külhan kısmındaki yapı malzemesi ile Türk devrine ait olan kısımlardan ayrılık göstermektedir. Büyük kubbeli ve tromp intikalli soyunmalı üç kubbeli dikdörtgen soğukluğu ve merkezi kubbeli sıcaklığı ile ilginç bir yapıdır


3) Konutlar
Ulucami mahallesinde 15. Yüzyılda yapılmış olan Ramazanoğlu Sarayı ve Tepebağ, Kayalıbağ, Sarıyakup, Türkocağı mahallelerinde 18., 19. ve 20. Yüzyılda yapılmış ve bu gün çoğu oldukça harap olmuş ve yıkılmak üzere olan konut yapıları bulunmaktadır. Bu konutlardan yaklaşık 300 tanesi koruma altına alınarak koruma amaçlı imar planı yaptırılmıştır. 27 Haziran 1998 tarihinde meydana gelen depremden sonra bu binaların büyük bir bölümü ciddi şekilde hasar görmüştür. Bu binaları kurtarmak ve onarmak için halen hiçbir işlem yapılmamakta az hasar görmüş binalar bile giderek yok olmaktadır
Son düzenleyen _KleopatrA_; 19 Ocak 2010 14:29 Sebep: yazı boyutu