Yaralarımı kanatıyor her yeni gün bir kez daha
Acı çekmekten yorgun düşmüş bir bedenle
Kat etmeye çalışıyorum bu dehlizlerle dolu dünyayı
Anlaşılmadan geçecek bir ömrün yükünü taşıyorum omuzumda
İnsanı en çok seven anlamazsa kim anlar,demekten vazgeçtim
Çok seven diye birşey yok, sevgi de, aşkta bir yalanın parçaları
Puzzle tamamlanana kadar oynanan, bu hayat oyununda
Ben, prenseslikten adi insanlığa düşmüşsem sevdiğimin gözünde
Yüreğimdeki uyuyan nefret uyandırılmışsa hiç düşünmeden
Çıkarlar üstüne kurulmuşken sevmek ve sevilmek denen ses uyumu sözcükler
Etimi yırtarcasına hızlı da atıcam diye inatlaşsa yüreğim, kör olurcasına ağlamak istese de gözlerim
İzin vermiyorum, kendimi herşeyden, herkesten uzaklaştırıp
İçime gömüyorum gerçek duygularımı ve gidiyorum
İstanbuldan uzaklara, bir anlığına da olsa, bir ömür sürse de
İnsanların beni ben olduğumdan farklı yerlere oturtmaya çalışmayacağı bir yere
Dilini anlamadığım uzak diyarlara
Ardımdan ağlayacak gözler yok biliyorum, umursamayacak kimse yokluğumu
Yanlızlığımı alıp, kalbimi toplayıp, istediğim şeyi yapacağım işte sonunda
Gidiyorum kırık yüreğim, yorgun nefesimle
Unutmanın en derin yerine ve uzak bir memlekete
deniz ipek