Arama

Bedeviler - Tek Mesaj #3

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Şubat 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KURAN'A GÖRE BEDEVİ KARAKTERİ
64a
64b
64c
Peygamberimiz dönemindeki Bedevi topluluklar çölde yaşayan göçebe kabilelerdi. Bedeviler çölün sert şartları içinde sert ve kaba bir karakter edinmişlerdi.
Peygamberimiz döneminde Arabistan'da iki temel sosyal yapı vardı. Şehir insanları ve Bedeviler. Arabistan'ın şehirlerinde o dönemin şartlarına göre oldukça gelişmiş bir kültür hakimdi. Ticari ilişkiler bu kentleri dış dünyaya bağlıyor ve bu, şehirli Arapların "görgü"lerini artırıyordu. Giyim kültürüne sahiptiler, edebiyattan ve özellikle de şiirlerden hoşlanıyorlardı. Bedeviler ise çölde yaşayan göçebe kabilelerdi ve çok geri bir kültüre sahiptiler. Sanat ve edebiyattan tümüyle habersizdiler. Çölün sert şartları içinde kaba bir karakter edinmişlerdi.
İslam, yarımadanın en önemli şehri olan Mekke'nin sakinleri arasında doğdu ve gelişti. Ama İslam yayıldıkça Arabistan'ın tüm kabileleri onu aşama aşama kabul ettiler. Bunlar arasında Bedeviler de yer alıyordu. Ama Bedevilerle ilgili bir problem vardı: Entelektüel ve kültürel alt yapıları, İslam'ın derinliğini kavramak için çok yetersizdi. Bir Kuran ayetinde durumları şöyle açıklanıyordu:
Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah'ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha 'yatkın ve elverişlidir.' Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 97)
Bedeviler, yani "inkâr ve nifak bakımından daha şiddetli" olup sınır tanımamaya müsait olan sosyal gruplar, Peygamberimiz döneminde İslam dünyasına dahil oldular. Ancak sonraki dönemlerde İslam dünyası içinde sorun oluşturmaya başladılar. Bedeviler arasında gelişen "Hariciler" adlı mezhep bunun bir örneğiydi. Sünni inancının dışına çıktıkları için "Hariciler" (isyan edenler) olarak bilinen bu sapkın mezhebin en temel özelliği, son derece katı, vahşi ve fanatik olmalarıydı. İslam'ın özü, Kuran ahlakının meziyetleri konusunda hiçbir kavrayışa sahip olmayan Hariciler, birkaç Kuran ayetini gerçek anlamından tamamen çarpıtarak, kendilerinden olmayan tüm Müslümanlara karşı savaş açtılar. Dahası "terör" eylemleri düzenlediler. Peygamberimizin en yakın sahabelerinden biri olan ve onun tarafından "ilim şehrinin kapısı" olarak tarif edilen Hz. Ali, bir Harici tarafından düzenlenen bıçaklı suikast sonucunda şehit edildi.
İslam dünyasında daha sonraki dönemde de "Haşhaşiler" olarak bilinen bir başka şiddet örgütü daha gelişti. Bunlar, basit sloganlarla ve vaatlerle kolayca kandırılabilen, dinin özü ve derinliği hakkında hiçbir kavrayışa sahip olmayan, cehaletleri nedeniyle de büyük bir fanatizm sergileyen militanlardan oluşmuş bir "terör örgütü"ydü.
Bir başka deyişle, Haçlılar nasıl Hıristiyanlığı gerçek anlamından tamamen çarpıtarak bir vahşet öğretisi gibi yorumladılarsa, İslam dünyasında ortaya çıkan birtakım sapkın gruplar da İslam'ı yanlış yorumlayarak şiddet uyguladılar. Her ikisinin de ortak yönü, Kuran'daki ifadeyle "bedevi", yani cahil, kültürsüz, kendi içine kapalı, sert ve kaba tabiatlı insanlar olmalarıydı. Uyguladıkları vahşet, bu sosyal yapının bir sonucuydu, mensup olduklarını iddia ettikleri dinin değil.