belkide yıldırım denen ataş buydu önce inamadı kırpdı göslerini 2 kere, sonra döndü tekrar baktı dağlar kızı reyhana önce korktu peri kızı mıydı yoksa sonra hemen toparlandı yanına gelen reyhanı tekrar süzdü.. rehyanda bilo yaa bakıyordu ve elindeki kavalına, düşündü kendince kavaldanmı çıkıyor bu ses yoksa nefestenmi diye ama gözlerini kaldırıp tekrar gözgöze gelince çoban biloyla afalladı kaldı, bu kadar mı yağız olur bir dalikanlı çoban değil sanki ulu bir heykeldi çoban bilo, elinde tutuğu bir kaval değil sanki sazıydı bilonun onunla bütünleşmiş bir şair di bu sezsiz bakışmaları çoban bilonun keçilerin tıslamaları bozdu kendilerine gel diklerinde ilk sordukları sou .....
( ne alak böle masal mı olur olum demeyin oluyooo işte bak.....

)