Arama

Sizin Yazılarınız - Tek Mesaj #20

evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
15 Şubat 2007       Mesaj #20
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
TEBESÜM : )

Düşündünüz mü hiç neden tebessüm ederiz.. ama beni yanlış anlamayın tebessüm derken kalpten içimizden gelen o sıcacık tebessümlerimizden bahsediyorum, kalbimizde ki o güzel mutlu içten olayların dudaklarımıza yansıması olan tebessümlerimizden; durun ben size birkaç örnek vereyim..

Hafta sonunu düşününün evdesiniz sabah erkenden işe veyahut ta okula gitmemişsiniz. Pencereden giren ışık gözlerinizi almaya başlamış uyanmakla uyumak arsında ki o küçük andasınız, içinizde patlamaya hazır bir gül tomurcuğu var sanki biran önce güneşi görsem de açılsam diyor şu yeni güne. Burnunuza gelen kokuyla içinizi neşeli bir heyecan kaplıyor dudaklarınız anlarcasına bu anı tebessümle uyanıyor yeni güne mutlusunuz ekmeklerin üzerine süreceğiniz tereyağı geliyor aklınıza. Gelen koku annenizin kahvaltı için kızarttığı ekmeklerin kokusu…
Çıkıyorsunuz yataktan perdeleri açıyorsunuz pırıl pırıl bir hava dudaklarınız tebessümün dozunu biraz daha artırıyor. Buna içeriden gelen neşeli seslerde katkıda bulunuyor anne sofrayı hazırlıyor, çocuklarıyla beraber yapacağı kahvaltı için neşelenmiş kendi döneminin en sevdiği şarkısını mırıldanıyor. Kalbinizi sımsıcak bir sevgi sarıyor, dışarıyı seyrediyorsunuz kuşlar da anlıyor neşenizi yüzünüz deki tebessümden, onlarda katılıyorlar size cıvıldaşıyorlar. Şükrediyorsunuz sonsuz yaratıcıya, teşekkür ediyorsunuz böyle güzel bir güne uyandığınız için…

Oğlum hadi kalk artık bak ekmeler soğuyacak kahvaltı hazır… !

Kalktığınızdan haberi olmayan annenizin sesi sizi o küçük afacan günlerinize götürüyor… Artık iyice neşelisiniz keyfilisiniz tebessümleriniz ufak gülücüklere dönüşüyor… Size de mutlaka olmuştur, uyanık olduğunuz halde sizi sırf öperek annenizin uyandırmasını isteyipte şakacıktan uyuma numarası yaptığınız o gün. Biran tekrar yatağa dönsem yine annemi kandırsam diyorsunuz. Çok geç anne içeri giriyor günaydın diyor kalktın mı!, onunda yüzünde sizinkine benzer bir tebessüm var.. tıpkı şuan sizde de olduğu gibi…

Evet işte ben böyle gerçek tebessümlerden bahsediyorum. Duyguların ikinci planda kaldığı maddeselliğin öne çıktığı, hırsların ve bitmek tükenmeyen arzularımızın bizi ele geçirdiği. Tebessümlerin bile artık içten değil de sade ve yapmacıklaştığı günümüzde içten tebessümlerimizi hatırlatmak istedim.

Düşünün iş veya okuldan eve dönüyorsunuz giderken yol kenarın da neşeli cıvıltılarla oyun oynayan çocukları görüyorsunuz. Gülüşüyor neşeli sesler yayıyorlar etrafa, sanki insanın içini bir kabus gibi kaplayan arabaların, insanların, kornaların çıkarttıkları o kötü seslere; Heey! bi durun da bizi dinleyin bakın biz size hiç aldırmıyoruz dercesine, meydan okurcasına, eğleniyorlar henüz kirlenmemiş, kirletilmemiş kalpleri masum pırıl pırıl gözleriyle kendi kurdukları dünyaların da dışarıdaki olumsuzluklara aldırmadan oynuyorlar…
Dudaklarınız kalbinizden gelen sinyallerle geriliyor yine tebessüm durumundasınız. Seyrediyorsunuz onları içlerinden birisine takılıyor gözleriniz .. İçinizden bir ses aman Allah’ım ne kadar tatlı bir çocuk diyor başını okşuyorsunuz ve dudaklarınız yine artıyor tebessümün dozunu. Dönüyor size bakıyor bir an, tanımadığı için ürkek. Yüzünüzdeki sıcak tebessüm den aldığı cesaretle, dil çıkartıyor alaycı bir tavırla size ve kaçarak karışıyor arkadaşlarının arasına.
Dalıyorsunuz kendi masum çocukluk dönemlerinize arkadaşlarınız geliyor gözünüze buruk bir tebessüm var dudaklarınızda şimdi çünkü. Çoğunu bayadır görmemişsiniz..hatta isimlerini bile unutmuşuz.. Bahçede saatlerce oynadığımız misketler geliyor aklıma zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık hatta düşünmezdik bile zaman kavramını, bizim için zaman annemizin dudaklarından gelen sözcükler idi ..bide mahallemizin camisin den okunan ezanının sesiydi..yüzüm deki tebessüm şimdi anılarımın verdiği heyecanla tüm vücudumu sarmaya başlıyor.
Toz toprak içinde oyunlar oynarken evimizin arka bahçesinde, koşuştururken, o ağaçtan bu ağaca zıplarken, geçi verirdi zaman, ama hiç aldırmazdık o zamanlar, zamanın bu kadar çabuk geçmesine. En çok ta misket oynardık çok severdik beklide o zamanlar oynana bilecek en güzel oyun olduğu içindir sanırım.
Neşe ile oynarken düşüncelerimizde hislerimizde; hırs, intikam, kibir, kin, nefret gibi kötü duygular yoktu saf ve temizdik. Mahallemizin camisinden okunan o güzel ezan sesiyle toparlanıp şöyle bir kendimize gelip bakardık pırıltılı gözlerle birbirimize. Ve anlardık zamanın dolduğunu eve gitme saatimizin geldiğini.. Zaten o sırada annemin camdan “hadi oğlum artık eve gel bak akşam azanı okundu yemek yiyeceğiz” demesi de doğrulardı düşüncemizi.
Vedalaşarak toplardık yerden tozlu çamurlu misketlerimizi, evin yolunu tutardık giderken cebimizdeki misketlerin birbirlerine vurarak çıkardıkları seslere eşlik ederdik ıslık çalarak. Kapıda anne beklerdi ilk söylediği laf genelde “oğlum ne bu üstünün başının hali” olurdu, bende atlardım kucağına öperdim onu, şimdi onun da üstü toz toprak olmuştu, ama kızmazdı bu sefer oda beni öperdi ama! Anne öpücüğüyle.. bilirsiniz anne öpücüğü işte hani öperken derin derin içine çeker ye seni bide oohh der poponada bi şaplak patlatır işte o öpücükten…
Şimdi yüzümdeki tebessümün yanında birde gözlerim de nem, kalbimde bir sıcaklık hissediyorum sanırım sizde hissediyorsunuz demek istedğimi…

Temizlenip masaya oturunca en sevdiğim yemeği görüyorum keyfime diyecek yok.. Şimdi bile kokusu geldi burnuma.. Yemekte de o zamanki her çocuğunda eminim benim kadar sevdiği köfte ve patates kızartması var yanında da makarna ..o da tebessüm ediyor bana çünkü anne üstünü keççapla süslemiş tebessüm eden bir yüz yapmış bilirsiniz iki göz birde gülen bir dudak : ) kenarların dan yiyorum ki yüz görüntüsü en sona kalsın ..yemek boyunca tebessüm ediyoruz birbirimize..

Tamda o sırda yakınlardaki bir camiden gelen ezan sesi ile çıkıyorum daldığım çocukluğumdan ve biraz önce başını okşadığım güzel çocuğa sesleniyor annesi, “kızım hadi artık eve gel baban gelir birazdan yemek yiyeceğiz”..

Tamam deyip arkadaşlarıyla vedalaşması güldürüyor beni tamda kendiminkini düşünürken..

İrkiliyorum çünkü ben, zaman kavramını unuttuğum misket oynadığım o bahçeden ve annemin beni pencereden çağıra bileceği mesafeden uzaktayım hızlanıyorum ..yüzüm de ki tebessüm le beraber…


: ) EvO