Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
22:12, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Perşembe, 25 Nisan 2024 - 22:12
Arama
MaviKaranlık Forum
Hikayeler ve Öyküler -2-
-
Tek Mesaj #196
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2007
Mesaj
#196
Ziyaretçi
Şu insanoğlu başımdan gitse de biraz soluk alsam. Sabah erkenden geldi, bir türlü gitmek bilmedi. Ne anlar bilmem ki, öyle dikkatli dikkatli yüzüme bakmaktan? Sert baktım olmadı, yumuşak baktım olmadı. Kafamı çevirdim öte yana o da geçiyor o yana yine göz göze geliyoruz. Bugün bir şey de yemedi, tabi ki ben de açım. Yemek aklına gelse de bana da yiyecek bir şeyler verse. Aç yılanı uyku tutmaz, iyisi mi uyuyamıyorum işte. Ah, ne günlerdi o günler! Ormanda sabahın ilk saatlerinde ya da günün son saatlerinde avlanır, güneş çıkınca gizlendiğim yere dönerdim. Bol av vardı ormanda. Gel de o günleri arama şimdi. Benim gibi hareketli bir yılan tıkılıp kalsın bu cam fanus içinde. Olacak şey değil ama oldu işte. Birkaç insanoğlu yakaladı beni getirip buraya kapadılar. Gözlerime baygınken mercek gibi bir şey takmışlar, gözbebeklerim yuvarlak gözüküyor. Aslında ben bir engerek yılanıyım ve zehirli bir yılanım. Zehirli yılanların gözbebekleri düşeydir. Durumu bilmeyenler beni zehirsiz yılan sanacak. Ormanda olsaydı bu durum bana büyük avantaj sağlardı ama burada hiç faydası yok. Aynayı eline aldı insanoğlu yine yüzüme tutacak. Bu bir bilim adamı olmalı ve herhalde benim üzerimde bir tür deney gerçekleştiriyor.
Gece yarısı oldu. İnsanoğlu yarım saat kadar aynayı yüzüme tuttuktan sonra yedi köfteleri yattı, uyudu. Bir köfte de bana verir mi diye boşuna bekledim. Belki yarın da aç kalırım, belki öbür gün de. Belki de, bu yılan acaba kaç gün açlığa dayanır diye bekleyecekler. İyisi mi ben bir an önce canımı dışarı atmanın yoluna bakayım. Yoksa burası bana mezar olacak.
Yorulmadım desem yalan olur. Bir saattir bilmem kaç defa dikilip kafamla tos vuruyorum, cam fanusun üstündeki kapak kısmına. Cam kırılmaz cinsten bunu biliyorum da kapak dört köşesinden menteşeli. İşte benim amacım, bu menteşelerden hiç olmazsa ikisini söküp dışarı çıkmak. Birini söktüm ama hiç kuvvet kalmadı. Biraz dinlenip kuvvetimi topladıktan sonra diğer köşedeki menteşenin altına tos vurmaya başlayacağım. Başaracağım, buradan kaçıp kurtulmayı başaracağım.
Neyseki sonunda bu menteşe de söküldü. Aralanan kapağın altından rahatça geçebilirim. İşte cam fanustan çıktım. Bir insan için burası karanlık ama ben gündüzmüş gibi rahatça görüyorum. Fanustan çıkınca yönümü şaşırdım. Şu üç kapının hangisi koridora açılan kapıydı acaba? Aman sende deneme-yanılma metoduyla ne büyük sorunlar çözülmüş. Dene-yanıl bu suretle deneyene o yanılmalar bile çok şey öğretir. Eğer denemezsem üç kapıdan hiçbirini açmamam gerekir, o zamanda bu salonda kalırım. Şu kapıyı açalım bakalım. Ohoo, bilim adamının odasıymış burası, yatağında uyuyor. Gidip ısırsam mı şunun ayağını acaba? Isırırım ısırmasına kolay da bir de ölür-mölür sonra bütün Afrika peşime düşer. Şimdi kapıyı sessizce kapatayım ve ikinci kapıyı açayım. Tamam, koridora açılan kapı buymuş. Çık koridora, kapıyı kapa, yürü dış kapıya. Dış kapıyı aç, etrafına bakın, kimse yoksa süzül dışarı, kapa dış kapıyı, işte orman şurası. Onlar beni çok ararlar içerde. Savulun, engerek yılan geliyor. Boyu 1.5 metre, gövdesinin genişliği 25 cm. olan bu Gabon engereğinin insan aklının sınırlarını zorlayan, akıllara durgunluk veren macerasını okumaya devam ediniz.
Yazan
erdar Yıldırım
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 22:12
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...