Arama

Sanat Akımları - Fluxus - Tek Mesaj #3

farapoglu - avatarı
farapoglu
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #3
farapoglu - avatarı
Ziyaretçi
Fluxus Üzerine...

Forumda yer alan Fluxus - Sanatta Devrimci Bir Akım isimli Suhal Sağlan'ın Fluxus yazısına dair belirtmek istediğim bazı konular var. Bu konular hem sanat tarihsel süreçte ortaya çıkan akım ve sanatçıların değerlendirilmesinde hem de genel tarih akışının yorumlanmasında hayati önem taşır.

Sayın Sağlan'ın yazısı belli ki ağırlıklı olarak Halil Turhanlı'nın " Sanatta Devrimci Bir Tufan " isimli makalesine dayanmakta. Cumhuriyet Dergisinin, 1995 seneli 465 sayılı dergisinde Halil Turhanlı'nın kısaca Fluxus üzerine tanıtımı hedeflediği makalesinin de tarihsel olarak bazı noktaları içermediğini söyleyebiliriz.

Sağlan, Fluxus'u daha başta Dada ile ilişkilendirmiş. Bu tarihin çizgisel bakış açısından doğmaktadır. Fluxus'u önceleyen sadece Dada olmadığı gibi, performansın içerisinde Fütürist etkiler, siyasal bağlamda Sürrealist yaklaşımın etkisi de sayılabilir. Ayrıca, Duchamp ve Cage( Cage konusunu vurgulamıştır yazısında) de bu kavramların geri kalan yanlarını oluşturur. Fakat, Fluxus Neo-dada olmadığı gibi Dada etkisini de belli oranlarda taşır. Konu sadece akımın öncesinde gelişen etkenlerse, O zaman Bizans İkonlarını ve Barok resmi de sayabilirsiniz.

Fluxus'ta çoğulculuk konusu da ( Halil Turhanlı'nın da çokça bahsettiği) çok dikkatli ele düşünülmesi gerekmektedir. Çoğulcu yapı içerisinde Fluxus sanatçıları birey vurgusunu önemle ele alırlar. Ayrıca telif hakkı, üretimin Fluxus'ta temellendirilmesi ve sanatçının imza vurgusu Fluxus'ta önemle ele alınır.

Makalenin devamında Fluxus'ta yer alan bazı sanatçılar sayılmış ve "grup" haline gelemedikleri söylenmiştir. Sanatçılar arasında sadece bir isim sanırım Fluxus konseptine uymamaktadır. Umarım bu sadece salt "sözlük" bakışından doğmuştur. Charlotte Morman'ı Fluxus içinde değerlendirmek imkansızdır. Fluxus'un grup haline gelmek gibi bir isteği zaten olmamıştır da. Bu nokta hep Dada gibi Fluxus'u da değerlendirme hatasından doğmaktadır. Fluxus'un ( maalesef çokça bu konuda hata yapılmakta) asla "bir manifesto" oluşturmadığını görmek gerekir. Maciunas'ın hep alıntılanan manifestosu da dahil olmak üzere Fluxus sanatçıları bir "manifesto" imzalamamışlardır. Çoğu Fluxus sanatçısı bunu söyleşilerinde belirtmiştir. Bu biraz da sanırım Fluxus'u "marksist" bir çizgi içerisinde değerlendirme konusu yüzünden yanlış değerlendirilmektedir.

Sağlan'ın yazısı bu nokta sonrasında festival örnekleri ile devam ediyor. Festivaller ve yapıları ayrı bir tartışma konusu. Son olarak yazının Beuys ile bitirilmesi konusunu da belirtmeliyim. Sağlan, Beuys ismi ile Fluxus değerlendirmesini hangi açıdan değerlendirdiğini gösteriyor. Bir de konuya Maciunas ya da Dick Higgins açısından bakması gerekmektedir diye düşünüyorum. Beuys eylemliliği ile salt Fluxus'a dair yorum anlayışına sanırım ilk tepki ağırlıklı olarak Fluxus üzerine oldukça kapsamlı görüşleri bulunan, Fluxus sanatçısı Ben Vautier'den gelecektir.

Ayrıca" Jeder mensch ist ein künstler" ( Herkes sanatçıdır) salt Beuys'a değil, bunun Rimbaud açısından ilk belirtildiğini de hatırlatmak gerekir.

Fırat ARAPOĞLU